24. 09. 2018 Pazartesi
Fehmi Koru, ?Türkiye´de hikaye bitmez? diye yazdı. Yazının akıcılığı bana 1980´lerin başında Latin Amerika ekonomik krizine dair bir anektodu anımsattı. Latin Amerika ülkelerine borç veren bankalar verdikleri kredileri ?Egemen devletler iflas etmez? şeklinde savunmuşlardı. Latin Amerika krizi göstermişti ki, evet devletler iflas etmiyordu, ama devletlere borç veren bankalar pekala iflas ediyordu.
Türkiye´nin hikayesi bitmiyor ama Türkiye´de bazı hikayeler bitiyor.
?Ayının 40 türküsü vardır. 40´ı da ahlat (armut) üzerine? der ferasetli Türk geleneği..! Türkiye´nin son 10 yılının türküsü de betonarme karkas üstüne oldu.
50 dairelik evin 100 daire olarak yeniden inşa edilmesine kentsel dönüşüm dedik.
Şehir ve Bölge Planlama diye bir üniversite bölümünün varlığından habersiz başta İstanbul olmak üzere Türkiye´nin tamamını ?İnşaat ya Resulallah? diye rüya görmüş envai çeşit müteahhitin, kâr peşinde, kumu, suyu, çakılı birleştirip inşaat ve hafriyat alanına çevirmelerine seyirci olduk.
10 bin yıllık kadim şehir İstanbul´a hiçbir halkının reva görmediği kadar betonu yükledik. İstanbul, Ömerli´den Tuzla´ya, Sarıyer´den Silivri´ye koca bir şantiyeye dönüştü.
Bu ülkenin her bir karış toprağı harç kumu ile tanıştı.
Bu bir hikaye idi. Bu hikaye acı biçimde bitti.
TOKİ batan projeleri hacıyatmaz gibi yerden alıp idame ettirmekte idi, Orta Vadeli Plan´da (yeni adıyla Yeni Ekonomik Plan, YEP) bir de Emlak Bankası gündemde.
Ülkede kamuya ait topluiğne fabrikasını bile satan siyasi iktidar yeni bir kamu bankası planlıyor. İnşaat işlerinin yükünü alacak bu banka, yükü devletin sırtında sonraki nesillere taşıyacak.
Avrupa´da bir köye dahi ev yapacaksanız plandan projeden programdan geçer. İstanbul´da imar planını ranttan ibaret gören akıl ortada ne piyasa ne sektör bıraktı.
İstanbul´un semtlerinin adına bile göz diken bu aç gözlü ekonomi sonuçta finansmanı imkansız bir konut piyasası ile bizleri başbaşa bıraktı.
1 milyonluk evini 500 bine satmaya razı olan kişi, bankadan 8 bin lira faiz alacak. Evi alan kiracısından en çok 3 bin lira alacak, o da ödeyecek kiracı bulursa.
Bu ekonomik denklemi bu hale getiren plansızlık, projesizlik, iş bilmezlik değilse nedir?
Dış güçler bize 50 dairelik binaları 100 daire olarak yenile mi dedi?
Kum, çakıl ve suyu birleştirdiğinizde size yol, köprü, cami, işyeri, AVM, ofis, rezidans, ev verirler. Siz ise onlara ülkenizin toprağını, ekonominizin can damarını verirsiniz. Sonsuz rant diye bir şey yoktur. Sonsuz arazi rantı diye bir şey zinhar yoktur.
AKP hikayesi arazi rantını bilinçsizce, bilgisizce tüketerek hikayesini de tüketmiştir.
Hikaye kötü bitmiştir.
Hikayenin içinde arazi rantının ülke siyasetinde devam için acımasızca kullanılması en acı perde oldu. Sosyal yardım ağları inşaat rantının büyüyen hacmi içinde insanları ekonomiden kopardı.
Yakın bir dostumun anlattığı hikayede bir köy öğretmeninin sınav kazandırdığı öğrencisinin babasından istediği köy tavuğuna karşı, adamın ?biz tavuğu şehirden hazır alıyoruz? dediği vakidir.
Köylü artık tavuk bile beslemekten imtina eder hale gelmiştir.
Beyoğlu Belediyesinin Beyoğlu insanına 30.000 kap yemek verdiğine dair billboardları eski tarihli değildir.
Beyoğlu dünyanın özendiği yerdir. Beyoğlu´nda oturan gece gündüz çalışır yemeğinin parasını kazanır.
Beyoğlu´nda fakirleri doyurmak diye bir görev yoktur olamaz.
Fehmi Koru haklıdır. Hikaye bu ülkede bitmeyecektir. Ama aynı hikayeyi kimse yeniden dinlemeyecektir. Hikayecinin yeni hikaye bulması ise mümkün görünmemektedir.
Hikayeyi en iyi kaleme alacak olanlar, hikayenin gerçek aktörleridir.