Ressam İlhami Atalay, İbn Haldun Üniversitesi tarafından düzenlenen "Sanat Buluşmaları"nın ilk konuğu oldu.
Üniversitenin Kayaşehir´deki kampüsünde gerçekleştirilen etkinlikte konuşan Atalay, sanatın insan hayatındaki yeri hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Atalay, sanatın kendisine hayran olunan güzelliğin ta kendisi olduğunu belirterek, "Yani sanat aşık olduğumuz güzelliktir. İnsan güzele aşık olur. Çünkü güzelde sanat vardır. Güzelde ahenk, uyum, ritim, matematik, düzen ve denge vardır. Bütün bunlar güzelliğin sırları olarak güzelde mevcut. Peki sanat nasıl doğdu? Biz yokken sanat var mıydı? Demek ki biz yokken de sanat ve güzellik vardı. Çünkü Allah´ın 88 bin aleminde nice güzellikler var, hiçbir zaman göremeyeceğimiz, hayal bile edemeyeceğimiz güzellikler bunlar." ifadelerini kullandı.
İnsanın yaratılışından önce de kainatta bir sanatın olduğunu vurgulayan sanatçı, şöyle devam etti:
"Cenabıhak bu güzellikleri meydana çıkarmayı dilediğinde, yani kendi sanatını, kudretini, hikmetinin sırlarını meydana çıkarmayı dilediğinde her şeyden evvel Peygamber Efendimiz´in ruhunu yaratıyor. Onun hürmetine, onun aşkına ruhlar ve cisimler alemini yaratıyor ve gözümüzün önünde kainat sergisini sergiliyor. ´Beni bilebilecek, anlayabilecek insanı yarattım.´ diyor."
Atalay, sanatın ve güzelliğin kainatta gizli olduğuna işaret ederek, "Biz bu güzellikleri fark etmeye ve görmeye mecburuz. Yani hiçbir Müslüman ben sanattan anlamam diyemez. Allah bize güzellikten anlama zevkini vermiş. İnsana bu dünyada ve ahirette verilmiş en büyük nimetlerden biri güzellikten zevk alabilmedir. Müslüman da sanatı kabul etmiyor. Halbuki Allah, ´Beni anın ki ben de sizi anayım.´ diyor. Bir tablo yapıyor ve o tabloya bakıp ibret almamızı istiyor." diye konuştu.
Atalay, kainattaki farklılıkların incelenmesi gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Nerede sanat varsa orada güzellik, nerede güzellik varsa orada sanat vardır. Her şey sanatlı olduğunda güzeldir. Allah´ın bütün yarattıklarında da sanat vardır. Bir timsah korkunç gelebiliyor ama onun pullarını bir inceleyin. Yılan ne kadar süslü yaratılmıştır. Bize çirkin gelen şeylerdeki sanat ona göre ayarlanmasındadır. Domuzun dişi domuza göre, gergedanın boynuzu gergedana göre, filin hortumu file göredir. Hiçbir hata yoktur. Yani bir cadının burnunun cadıya göre olması lazım. Cadıya estetik burun koyarsan çirkinlik orada başlar. Demek ki Allah´ın yarattıklarında bir hikmet var ve onların üzerinde derin düşünmemizi istiyor. Bu derin düşünmeye de kalp gözüyle bakmak diyoruz."