Hey ölüm, sen ne büyük bir gerçeksin!
Şu dünyada her şey tartışılabilir, her şey.
Zaten insanların en çok sevdiği şey de tartışmaktır ya.
Fakat ey ölüm, sen asla tartışılmayan bir gerçeksin,
Bugüne kadar yeryüzünde seni kabullenmeyen bir tek insan olmamıştır,
Hangi dinden, hangi inançtan olursa olsunlar, insanoğlunun üzerinde ittifak ettiği biricik gerçek sensin ey ölüm!
Senin en büyük bir hakikat oluşun, bir gün herkese mutlaka gelecek oluşun şu dünyanın en büyük gerçeği değil midir?
Hey ölüm, sen ne müthiş bir şeysin,
Kimmiş sana boyun eğmeyecek olan, kimmiş sana söz söyleyecek olan, kimmiş seni erteleyecek olan, kimmiş seni geri döndürecek olan?
Biliyor musun, senin uğradığın her mekâna bir anda sessizlik çöküverir,
Arada bir kem küm eden, ah vah eden olsa da sonunda onlar da susar ve teslim olurlar sana!
Ey ölüm, senin uğradığın her yerin havası birden değişiverir,
Gözler yumulur, başlar öne eğilir, kollar yana düşer ve herkes senin karşında tartışmasız bir şekilde mağlubiyeti kabullenir.
Hey, zevkleri ve lezzetleri bir anda kesip atan ölüm!
Gülüşmelere bir anda son veren, gözlerin ışığını bir anda söndürüveren ölüm!
Her şeyi olduğu yerde yarım bırakıveren ölüm!
Başları öne eğdiren, kara kara düşündüren ölüm,
Sen ne müthiş bir şeysin, tartışılmayan kanun ve kuralsın böyle!
Nicelerinin kaçmaya çalıştığı ama hiç kimsenin kaçıp kurtulamadığı ölüm!
Her ne kadar bir kısım zavallılar sen yokmuşsun gibi, sen gelip onları yakalamayacakmışsın gibi numara yapıp dursalar da, çok iyi biliyorlar ki senin sıcak nefesin hep onların ensesindedir!
Biliyorlar ki sen kalabalıkların içinde sessizce gezip duruyorsun, her an birini tutup götüreceksin.
Hey ölüm! Sen ne güzel had bildirensin, sen ne güzel boyun eğdirensin, sen ne güzel omuzları çökertensin, sen ne güzel burun sürtensin, sen ne güzel azgın yatıştıransın, güzel terbiye edensin, güzel temizleyensin ey ölüm!
İyi ki varsın ey ölüm!
Ya sen olmasaydın nice olurduk!