Sayıştay´da denetim işlerinden sorumlu başkan yardımcısı değişecek, üstelik bu değişiklik bakanlık ve belediyelerde sarsıcı harcama usulsüzlüklerinin raporlanmasından sonra gerçekleşecek ve patronlar kulübünden çıt çıkmayacak...
Mümkün müydü eskiden, nereden nereye!
Eskiden olsa avazı çıktığı kadar bağırırdı ama büyük vergi mükellefleri kulübüne derin bir sessizlik hakim şimdi.
Sesleri solukları kesildi, ödedikleri vergilerin doğru yere mi harcandığını, suistimale uğrayıp uğramadığını sorgulamıyorlar bile.
Yahu, Sayıştay Başkan Yardımcısı Fikret Çöker´in görevden ayrılmasının zamanlamasını dahi sorgulamıyorlar.
Manidar da mı bulmaz, bir açıklama da mı istemez TÜSİAD?
Bu görev değişikliğinin, ses getiren son usulsüz harcama raporlarıyla ilişkisi olup olmadığını da mı sormaz, nerede...
Fikret Çöker´in kendi isteğiyle mi ayrıldığı, yoksa görevden mi alındığı dahi bilinmiyor.
Hiç değilse bilgi edinme hakkı kapsamında ayrılma gerekçesini öğrenmeye de mi teşebbüs etmez büyük vergi mükelleflerini temsil eden bir kurum?
Şeffaflık talebinde de mi bulunmaz yönetimden?
Yolsuzlukla mücadelenin, bu tasarrufla sekteye uğrayıp uğramadığına dair tatminkar bir güvence duymaya da mı ihtiyaç hissetmez?
Bir zamanlar üstüne vazife olmayan her konuda konuşurken, şimdi tam konuşman gereken bir konuda gel de sus sen! Ağzını bıçak açmasın, en küçük bir şüphe iması dahi ihzar etme!
Bir uçtan bir uca, ifratla tefrit arasında nasıl savrulduğumuz daha çarpıcı sergilenemezdi.
***
Vergileriyle ne yapıldığını merak eder, Sayıştay´ın usulsüzlük tespitleriyle yakından ilgilenirdi oysa eskiden patronlar.
Sadece o mu; vergi kurumunun siyasallaşması tehlikesine de dikkat çeker, özerkliği korunsun diye vergi idaresinin üstüne titrerlerdi.
Eğitim politikalarına da karışır, işveren kurumu olarak söz hakkı iddia eder ve bu hakkı kullanırlardı.
Artık Danıştay´ın ?Andımız´ kararına bile biganeler. Ne doğru ne yanlış diyor, ne eleştiri ne destek bildiriyorlar; hassasiyetleri depreşmiyor.
Hele yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı tartışması çıkmayagörsün, hukuk güvencesi adına ayağa kalkarlardı.
Oysa şimdi ?hakim teminatı´ adına bile Sayıştay´daki görev değişikliğine duyarlılık göstermiyorlar.
Sonuçta, statüsü biraz karmaşık da olsa Anayasa Mahkemesi kararlarıyla sabit ki yargısal nitelikteki kararları bağlayıcı Sayıştay´ın.
Sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlama açısından yargısal bir faaliyet icra ediyor.
Anayasa´da, denetim işlevinin yanında hesap yargılaması da yapan bir hesap mahkemesi olarak tanımlanıyor. Ve Danıştay gibi bir yüksek yargı organı olarak konumlandırılıyor.
Yine Anayasa´da, Sayıştay başkan ve üyelerine yasayla güvence düzenlemesi öngörülerek bağımsızlığı sağlanıyor.
Fakat...
Uyandırdığı bütün rahatsızlığa, iktidara ait takdir yetkisini gasp ettiğine ve sınırlarını aştığına dair tepkilere rağmen, ?Andımız´ kararını veren Danıştay hakimleri haklı olarak yerinde dururken...
Bağımsız yargı, kuvvetler ayrılığı ve hakim güvencesi prensipleri Sayıştay için geçerli olmuyor.
Ve en konuşması gereken yerde susuyor TÜSİAD, ?neden´ demiyor, gerisini varın siz düşünün.