Tarih: 23.11.2021 12:27

HESAPLAŞMADAN HELALLEŞME OLMAZ

Facebook Twitter Linked-in

Esra DURU yazdı birkaç gün önce, ‘KİNTSUGİ GİBİ HELALLEŞEBİLİR MİYDİK?’ diye

(https://www.hertaraf.com/haber-kintsugi-gibi-helallesebilir-miydik-esra-duru-7999).

Bu siyaseten helalleşme meselesi her yirmi yılda bir gündemimize bir şekilde geliyor.

AK Partili yılların başlarını hatırlayın. 

Kürt meselesinde konuştuğumuz şeyler, Ak Parti sözcülerinin söylemleri; liberalleri, namuslu solcuları, İslamcıları nasıl heyecanlandırıyordu.

 

Devamında dağlardan silinen ırkçı sloganlar, okullardan kaldırılan uyduruk antlar, Sabiha Gökçen Havaalanı ismi üzerinden yürüyen Dersim katliamı tartışmaları.

Çözüm süreci böyle bir altlık üzerinde inşa edilmiş, Ak Parti iktidarının bence en iyi icraatı olabilecekken nedenleri tartışılabilir elbette ama süreç başarısız olmuştu.

Köprünün altından çok sular aktı. 

O günlerde iktidarı bu cesur adımları nedeniyle destekleyen kesimler, iktidarın karşısına geçti.

İktidar da o günkü söylemlerini bırakıp daha muhafazakar-devletçi bir politikaya meyletti.

Kartlar karıştırıldı ve yeni ittifaklar, yeni stratejiler, yeni yol haritaları çizildi.

Bizim için hayali bile güzel olan bir süreç, artık hayal olmaktan bile çıktı.

Esra hanım yazısında helalleşmeden bahsederken Japonların Kintsugi sanatına atıf yapmış.

‘Hadi öpüşüp barışalım, gülelim oynayalım’ gibi gerçek dışı bir helalleşme yerine; ‘yaramızı bilelim, gizlemeyelim; acımızı unutmayalım ama tekrarlanmasın’ demek daha insani bir tavır şüphesiz.

Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çıkışı da daha önceki helalleşme söylemlerinden farklı gibi durmuyor!

Aslında helalleşmeden kasıt ‘unutalım bunları, geldi-geçti önümüze bakalım’ gibi üstenci bir tavır.

28 Şubat’ın darbeci generalleri de mahkemeye düşünce öyle söylemişti. ‘Olan oldu, bundan sonrasına bakalım, memleket için beraber ne yapabiliriz ona odaklanalım’

Düşkün olunca dil de değişiyor tabi, Allah düşürmesin!

Levent Gültekin’in bir televizyon programında sarf ettiği cümlelerse helalleşme meselesinin gerçek boyutunu göstermesi açısından önemli. 

‘Başörtülülerden ne kadar özür dilenmesi gerekiyorsa, başörtülülerin de ülkeden özür dilemesi gerekiyor. Onların oylarıyla insanların hayatı mahvoldu.’ Diyor ‘muhalif’ yazarımız.

Levent Gültekin’in kendisine siyaseten de yakın olan bir televizyon kanalında yaptığı bu açıklama, partidaşlarının gönlüne su serpmiş olmalı.

‘Ne yani şimdi başörtülülerden özür mü dileyeceğiz?’‘Dersim için özür mü dileyeceğiz?’, ‘İstiklal Mahkemeleri için özür mü dileyeceğiz?’, ‘İşlediğimiz cinayetler, kararttığımız hayatlar için özür mü dileyeceğiz?…’ diye içinden homurdanan kesimlerin duygularına tercüman olan Gültekin’e minnettarız.

Levent Gültekin’i İslami Camia, Gerçek Hayat’tan, Yeni Şafak’tan tanır aslında. 

Meraklıları hatırlar CİNE5 Televizyonuna Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) el koyduğunda (2009) kanalın başına yönetici olarak atanan isimdi Levent Gültekin. 

Mesele Levent Gültekin olsaydı söyleyecek başka şeyler de bulabilirdik ama konumuz o değil. TMSF insanı bozuyor deyip geçelim! Bundan fazlası kelime israfı olur.

Kılıçdaroğlu’nun helalleşme sözlerinin itibar görmemesinin temel nedeni işte bu durum.

İnsanlar siyaseten söylendiği izlenimi veren cümlelere itibar etmiyor.

Üstelik helalleşelim derken ‘Önce sen özür dile’ dermiş gibi ortaya konulan tavırlardan, partinin kanalında onlar da özür dilemeli gibi üstenci bir dilden hazzetmiyor.

Siyasetin sahih olmayan düzleminde, sahih bir dilden uzak söylemlerle kamuoyunda itibar kazanılabilir. 

Hafızası zayıf toplumlarda, geçmişi bilmeyen Y ve Z kuşaklarında sözlerinizin bir karşılığı da olabilir.

Ama yara orda duruyor.

Acı taze olmasa da zaman zaman kendini hatırlatıyor. 

Bilinenin aksine insan unutkan bir varlık da değil.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —