Tarih: 03.08.2018 06:19

Hedef Batı ise yeni dünya nasıl kurulacak?

Facebook Twitter Linked-in

03.08.2018 Cuma

Ülkemizin ABD ve AB ülkeleri ile ilişkilerinin hep aleyhimize cereyan ettiğini sanıyorum söylemeye bile gerek yok. Giderek de bu ilişkiler maddi kayıpların ötesine geçmiş, adeta bir takım emirlerin dikte edildiği, daha doğrusu edilmeye çalışıldığı bir ülke konumuna düşürülmek isteniyoruz. Bu ise toplum olarak hepimizi rahatsız ediyor. Çünkü sürekli olarak Batılılara uymaya ve benzemeye çalıştıkça gördüğümüz muamele değişmiyor. AB ile ilişkilerimizde kuruluşundan beri kapıda bekletilen bir ülke olma konumunun ötesine geçilemedi. Kendileri ile eşit ortak üye olmamızı düşünmek bile istemiyorlar. Buna rağmen ülkenin yöneticileri, ?AB sürecinden vazgeçmeyeceğiz? açıklaması yapıyorlar. Hem de binlerce teröristi ülkelerinde korudukları bilinmesine rağmen, AB sevdamızın devam ettiğini vurgulama ihtiyacı duyuyoruz. Bu ne biçim sevdadır insan anlamakta güçlük çekiyor. ABD ile ilişkileri tekrarlamak bile insanın ağırına gidiyor. Çünkü giderek iş Türkiye´nin tehdit edilmesine geldi dayandı. Densizlik ve haddini aşmak ABD yönetimi için sıradan bir iş haline geldi.

 

Tüm bu hatırlatmalara baktığımızda insan yeni bir dünyanın kurulması ve Türkiye´nin de orada yerini alması gerektiğini düşünüyor ve istiyor. Çünkü Batı ile ilişkilerimizde eşit muamele görmüyoruz. Bunun çeşitli sebepleri var ama bunları sıralamaya gerek yok. Sadece Müslüman kimliğimiz Batı´nın bizi dışlamasına ve kendinden kabul etmemesine yetiyor. Batılılar insanlara insan olarak bakmıyor, kendilerinden olanlar ve olmayanlar olarak bakıyor. Böyle olunca da bizi kendilerinden sayabilmeleri için binlerce yıllık sahip olduğumuz kimliğimizi bir kenara atıp onlarla aynı boyaya boyanmamız gerekiyor. Netice itibariyle yeni bir dünyanın kurulmasına ihtiyaç var. Bu ihtiyaç sadece bizim için değil, tüm ezilenler ve dışlanmışlar için gerekli. Çünkü Batılıların sahip olduğu anlayış ile dünyanın huzura, barışa ve özgürlüğe kavuşması mümkün değil.

Bati ile ilişkilerimizin hep eksi verdiği bir noktada yeni bir dünya nasıl kurulacak? Bizim için yeni dünyanın tarifi bellidir ve bunu yıllardan beri köşemizde dile getiriyoruz. Ancak, bir yandan Batı ile ilişkilerimizden şikâyet edip yeni bir dünyanın kurulması ve Türkiye´nin de orada yerini alması gerektiğini ifade edenlerin hemen ardından, ?Türkiye, 1071´den beri Batı´ya doğru akan güçlü bir nehirdir. Bu nehrin akış yatağını değiştirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir; bu nehrin aşamayacağı bir bent yoktur, bu zamana kadar da olmamıştır. Yeni bir dünya kurulur Türkiye de orada yerini alır? deniyorsa bu yeni dünyanın kimler tarafından ve nasıl oluşturulacağının ifade edilmesi gerekir. Bu yapılmadığı takdirde bir takım güzel cümleler kurulmuş, dost bellediğimiz düşmanlara meydan okunur ama işin çaresi dile getirilmemiş olur. Yıllar önce de İsmet İnönü aynı cümleyi kullanmış, ?Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır? demişti. Yönümüz Batı´ya dönük olduğu sürece bu yeni dünyanın kurulmasını da onlardan beklemek gerekiyor ki, bunun derde derman olması mümkün değil.

Öte yandan ABD´nin tehditlerinin giderek ileri bir boyuta ulaştığı, hatta iki bakanımıza yönelik yaptırımlardan söz edildiği bir noktada hâlâ yönümüzün Batı olduğunu söylemek eğer gaflet değilse kendimizi kandırmak anlamına gelir. Bu yaklaşım doğru değildir. Yeni bir dünyanın oluşması için önce harekete geçilmesi, bu yönde çaba sarf edilmesi gerekir. Bu çaba sarf edilmeden; Batı´ya teslimiyeti sürdürerek yeni bir dünyanın kurulacağından söz etmek anlamsızdır. Bu arayış önce yediğimiz kazıklardan rahatsız olmakla ve Batı´yı sorgulayarak aranmaya başlanmalıdır. Kaldı ki, yeni bir dünyanın kurulması imkânsız değildir. Sadece Batı hayranlığımızdan kurtularak onların oluşturduğu Haçlı ittifakına karşı İslam Birliği´ni samimiyetle gündemimize almak gerekiyor.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —