ARTI GERÇEK - KCK davasında, DTK Eş Başkanı ve milletvekili Leyla Güven’e verilen 6 yıl 3 ay, Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları'na verilen 9 yıl hapis cezalarını onayan Yargıtay, toplamda 118 kişi hakkında verilen hükümleri onadı.
Verilen hapis cezalarının Yargıtay tarafından onanmasına tepki gösteren HDP Batman Milletvekili ve partinin Hukuk ve İnsan Hakları Sözcüsü Ayşe Acar Başaran yaptığı yazılı açıklamada, "Bu kara tabloya sebep olan tüm çevre ve klikler, gelecek nesiller tarafından utançla anılırken, Kürt siyasetçilerinin ortaya koyduğu onurlu ve demokratik mücadele gururla hatırlanacak. KCK davası adı altında demokratik ve siyasi alana dönük bu sistematik cezalandırmanın hiçbir meşru ve hukuki tarafı olmadığı gibi, bunun müsebbibi olan çevreler büyük bir suç işlemekte, yargıyı tek adam rejiminin hizmetine sokmaktadır" dedi.
Dönemin 'FETÖ' ile ilintili polis, savcı ve hakimleri tarafından başlatılan soruşturmalar, iddianameler ve yargılamalarla yüzlerce Kürt siyasetçi, gazeteci, avukat ve aktivistin 2009 yılından itibaren sistematik olarak gözaltına alınıp tutuklandıklarını hatırlatan Başaran, açıklamasının devamında "Bu hukuk dışı ve yüzkarası yargılamada rolü olan ve imzası bulunan yetkililerin birçoğu, darbe suçlaması ile hala tutuklu olarak yargılanırken ve bu kişilerin yargıyı siyasi emelleri için istismar ettiği açıkça ortadayken Yargıtay’dan gelen son karar, can çekişen adil yargılanma ilkesine bir kez daha büyük bir darbe vurmuştur" ifadeleri kullandı.
'YARGININ ALET EDİLDİĞİ HAMLELERLE SİNDİRİLECEK ÖZNELER DEĞİLİZ'
Batman Milletvekili ve HDP Hukuk ve İnsan Hakları Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, KCK davasında verilen cezaların Yargıtay tarafından onanmasına karşı yayımladığı yazılı açıklamada şunları söyledi:
Aralarında partimizin milletvekilleri Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın olduğu 93 kişinin cezasını onayan Yargıtay, 41 kişi hakkında yerel mahkemenin verdiği cezaları aleyhte bozdu. Kopyala - yapıştır usulü ile hazırlanan ve temel hukuki ilkelerden yoksun iddianamelere dayandırılan bu siyasi soykırım operasyonu, Kürt siyasetini legal zeminden silmeyi, demokratik siyaset alanını bütünüyle ortadan kaldırmayı ve Türkiye siyasetini tek sesli bir formata çekmeyi amaçlamaktadır.
Ancak Kürt siyaseti ve Türkiye’deki devrimci, demokrat güçler durduğu zemini ve siyasetin alanını salt parlamentodan ibaret görmemektedir. Cezaevlerinde veya parlamentoda, halkın mevcut olduğu her alanda radikal demokrasiyi kendine pusula belleyenler, yargının alet edildiği bu ve buna benzer hamleler ile sindirilecek özneler değillerdir.
İLGİLİ HABER
Yargıtay, Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’na verilen hapis cezasını onadı
KCK KARARI SİYASİ SOYKIRIMIN DEVAMI NİTELİĞİNDE
Yargıtay’ın KCK davasında aldığı karar, siyasi soykırımın devamı niteliğindedir. 2009 yılından bugüne değin sürdürülen bu operasyonlar gösteriyor ki; İktidarlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları ve hatta yönetim sistemleri değişse de Kürt düşmanlığı güncelliğini korumaktadır. Dün FETÖ savcıları tarafından uygulamaya konulan hukuk dışı uygulamalar, bugün de benzer odaklar tarafından sürdürülmektedir.
Bu kara tabloya sebep olan tüm çevre ve klikler, gelecek nesiller tarafından utançla anılırken, Kürt siyasetçilerinin ortaya koyduğu onurlu ve demokratik mücadele gururla hatırlanacak. KCK davası adı altında demokratik ve siyasi alana dönük bu sistematik cezalandırmanın hiçbir meşru ve hukuki tarafı olmadığı gibi, bunun müsebbibi olan çevreler büyük bir suç işlemekte, yargıyı tek adam rejiminin hizmetine sokmaktadır.
İLGİLİ HABER
Yargıtay Başkanı: Bağımsız yargı yoksa hukuk devletinin varlığından söz edilemez
'Yargı reformu adalete katkı sağlayacak.'
ArtıGerçek