AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, 63. Hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´a iade etti. MHP lideri Devlet Bahçeli´nin, önceki gün biraraya geldiği Başbakan Ahmet Davutoğlu´nun tüm tekliflerini reddetmesinin ardından gözler CHP´ye çevrildi.
Görev verilirse partilerle temas kuracak
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan´ın hükümet kurma görevini vermesi halinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu partilerle temas kuracak. Ancak Kılıçdaroğlu´nun AK Parti´siz hükümet kurabilmesi için MHP ve HDP´yle anlaşması gerekiyor. MHP, HDP´li bir formüle kapıyı kapattığı için, Kılıçdaroğlu´nun hükümet kurma olasılığı mümkün görünmüyor. Ancak siyasetin değişkenliği içinde Kılıçdaroğlu´nun MHP lideri Bahçeli´yi ikna etmesi durumunda HDP´den 65 milletvekili CHP´ye geçebileceği gündeme geldi.
HDP´den 65 milletvekili istifa edip CHP´ye geçerse?
Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin´in ?3 günde hükümeti kurar, 6 günde de dünyayı kurtarır" ifadelerinin işaret ettiği hükümet kurma planına dikkat çekti. ?Güneş Motel Olayı" olarak bilinen, 1977´de, Ecevit´in CHP´sininhükümet kurmak için Demirel´in Adalet Partisi´nden (AP) milletvekili transferi yolunu hatırlatan Tuna benzer bir olayın yaşanabileceğini belirtti. CHP´nin 131, MHP´nin de 80 milletvekilinin olduğunu, hükümet kurmak için 65 milletvekili nin daha olması gerektiğini hatırlatan Tuna "İmdi, soru şudur: Nerden bulunacak bu sayı?" sorusunu yöneltti.
İşte Salih Tuna´nın o yazısı....
Transfer edilecek 65 milletvekili
Memleketi seller götürsün veya yağmur hiç yağmasın kuraklık her tarafı kavursun; 17 Ağustos´tan daha büyük depremler olsun, fırtınalar kopsun, ozon tabakası nah şu kadar delinsin, yeter ki Erdoğan ve AK Parti zevale uğrasın, bin parça olsun, yok olsun, mağlup olsun!
Paralelci takımının arzusu üç aşağı beş yukarı bu!
Orta ölçekli bir depremin ardından attıkları tweetlerle, ?bu var ya, büyük depremin habercisi, taş üstünde taş kalmayacak? yollu sevinenler de oldu, ?mülâaneyi yediniz, çarpıldınız, daha başınıza neler gelecek göreceksiniz? diyenler de!
Adı lazım değil genel yayın yönetmenlerinden biri de ?Malatya´ya gittim, kayısıları don vurdu? demişti, hatırladınız mı?
Biliyorum, bunları biliyorsunuz, dahası, sen bize transfer edilecek milletvekillerinden bahset, diye de sabırsızlanıyorsunuz.
Birazdan oraya geleceğim merak etmeyin, şimdi devam ediyorum:
Sayın Erdoğan´ın ve AK Parti´nin yönettiği Türkiye muhasara altına alınsa, hatta NATO´dan çıkarılsa, hatta Ankara, maazallah, bombalansa sevinecekler!
Zaten bunu da ?terörist Türkiye? algısının yerleşmesi için yaptıkları lobi faaliyetleriyle açık ettiler.
Türkiye ekonomik olarak 5 sente muhtaç hale gelsin, dolar alsın başını gitsin, esnaf yazarkasa fırlatsın, Gezi´nin önde giden işverenlerinden Cem Boyner´in, ?Borçlarımızı ödemek için Güneydoğu´dan toprak satalım? dediği Türkiye geri gelsin, IMF´den 1 milyar kredi dilenmek için sömürge valisi edasıyla arzı endam eden Kemal Derviş´in arzusu doğrultusunda bir gecede Meclis´ten bilmem kaç yasa çıksın yeter ki Erdoğan ve AKP gitsin!..
Depremlerden ekonomik krize, yangınlardan Ankara´nın bombalanmasına kadar felaketimiz için ?dua? ediyorlar.
Şayet felakete duçar olursak ?keramet? sahibi olduklarını, mülâanelerinin tuttuğunu, ?fırka-i naciye? olduklarını (güya) kanıtlamış olacaklar
Bu kadar husumet duymalarını, deşifre edilmelerine veya Sayın Erdoğan´ın ifadesiyle ?inlerine girilmesine? bağlayabiliriz.
Peki?
CHP´ye ve özellikle de HDP´ye ne oldu?
Ne oldu da, CHP ve HDP´de ?paralel yapı?yla nerdeyse aynı derecede kin, öfke ve nefret peydahlandı.
Irkçı Siyonist networkun domine ettiği dış medyada son günlerde 28 Şubat döneminden daha ağır yazıların çıktığını biliyoruz.
Mahut networkun ?Paralel yapıyla? ilişkisi de malum, Erdoğan ve AK Parti´siz bir Türkiye isteği de!
Seçimde başaramadılar!
Lakin, 7 Haziran´ın hemen ardından HDP, ?AKP´yle koalisyon kurmayız? açıklaması yaparak neyi yapmak istediğini, daha doğrusu, ?çözüm sürecini? feda edercesine neye koşulduklarını gösterdi.
Zaten çok geçmeden de Kılıçdaroğlu vekaletiyle Bahçeli´ye başbakanlık (rüşveti) teklifinde bulunuldu.
Sayın Bahçeli kabul etmeyince de malumunuz AKP - CHP koalisyon görüşmeleri başladı.
CHP koalisyon kurmak yerine ?vesayet? kurmak isteyince de haliyle olmadı.
Olmayınca da CHP Genel Sekreteri sevgili dostum Gürsel Tekin, Erdoğan görevi Kılıçdaroğlu´na versin, ?3 günde hükümeti kurar, 6 günde de dünyayı kurtarır? falan dedi.
Sayın Bahçeli, HDP´nin desteğini hiçbir şekilde (içerden veya dışardan) kabul etmediği için sevgili dostumu ciddiye almadılar.
Fakat bir yol daha var.
Zannedersem sevgili dostumun dilinin altında da kuvvetle muhtemel bu yol var. Ne ki bu yol biraz (ne birazı?) ahlaksız olduğundan açıkça dillendiremiyor.
Hangi yol mu?
?Güneş Motel Olayı? olarak bilinen, 1977´de, Ecevit´in CHP´sinin hükümet kurmak için Demirel´in Adalet Partisi´nden (AP) milletvekili transferi yolu.
Nasıl mı olacak?
Şöyle:
CHP´nin 131,MHP´nin de 80 milletvekili var değil mi; topladık, etti mi size 211; hükümet kurmak için yeterli sayıya ne kaldı? En az 65 milletvekili değil mi?
İmdi, soru şudur: Nerden bulunacak bu sayı?
MHP, HDP´nin desteğini kabul etse, değil 65, alayı (80) hazır olduğunu, CHP´nin tavrından anlıyoruz.
Peki, HDP´den 65 milletvekili istifa edip CHP´ye geçerse?
Yaaa!..
Sayın Bahçeli bir nevi ?hülle? yoluyla şişen böylesi bir CHP´yle koalisyon kurmayı kabul eder mi (veya midesi kaldırır mı) bilmiyoruz.
İşin tuhafı, an itibariyle sorsak, kabul edip etmeyeceğini Bahçeli´nin de bileceğini sanmam.
Bana sorarsanız HDP Eşbaşkanı Demirtaş da 65 milletvekilinin ayrılıp CHP´ye geçmesine rıza gösterip göstermeyeceğini an
itibariyle bilmez.
Tıpkı, Amerika´ya giderken, 53 vatandaşımızın katledilmesine neden olan Kobani çağrısını yapacağını bilmediği gibi.
Bence HDP´li zevat da işin bu aşamaya varacağını bilmiyordu. En azından, CHP üzerinden MHP´yle koalisyon kurmak için can atacaklarını tahmin edemezlerdi.
Evet, an itibariyle, Sayın Bahçeli de Sayın Demirtaş da milletvekili transferine dayalı koalisyonun gerçekleşeceğini bilmiyorlardır.
Peki, biz biliyor muyuz?
Şu kadarını biliyoruz: Sayın Cumhurbaşkanı anayasal yetkilerini (mesela, Anayasa´nın 111. Maddesi) kullandığında bu oyunu bozar.
Zaten?
Cumhurbaşkanlığı makamının bu tür kumpasları bozma yetkisi olduğunu bildikleri için ?adı ekmel, iman-ı ekmel, ihsân-ı ekmel, ihlas-ı ekmel? diyerek ?çatı adayı? peşinde koşmadılar mı?