HDP operasyonunun manidarlığı!

Gazeteci yazar Ali Fikri Işık Analiz Etti...

HDP operasyonunun manidarlığı!

HDP’ye yapılan operasyonun zamanlaması mı manidar yoksa bizatihi operasyonun kendisi mi çok manidar? Hangisi? Yapılan operasyon gündem değiştirmeye mi yönelik yoksa operasyon, gündemin kendisi mi? Hangisi? Devlet Kürtlere operasyon çekiyor. Tutuklanan insanların büyük çoğunluğu Kürt ama neredeyse herkes elbirliği edercesine, bu operasyonun Kürtlere değil de kendilerine dönük bir kumpas olarak değerlendirme eğiliminde. Kimi radikal yorumlar ve kimi öfkeli değerlendirmeler bir tarafa bırakılırsa, Türkiye kamuoyunun son HDP operasyonunda merkezi algısı bu ikilemde dönüp durdu. Operasyonun bu zihin seviyesinde değerlendirilmesi, sonuç olarak Türkiye meselelerinin, Kürt meselesinden daha değerli daha kapsamlı mesele olduğu idrakine dayanır. Bu algıya göre Kürt meselesi, ikincil ve tali meseledir. Kürt meselesi bir “ara pası”dır. Araçtır, araçsaldır. Kürt meselesi söz konusu zihinlerde, “penaltı noktasındaki top” olmayı hiçbir zaman başaramadı. Son tahlilde, onlara ne olacağı meselesi Kürtlere ne olacağı meselesinden, kıyas kabul etmeyecek derecede önemli ve değerli oldu.

Onlara göre mevcut iktidar Kürtler üzerinden, kendilerine ayar çekiyor. Akıllarına bu durumun, sadece Kürtlere çektirilen bir eziyetten ibaret olduğu gelmiyor. Oysa mesele öz itibarıyla basittir. Türklerin kahir ekseriyetinin onay ve tasdiki olmadan iktidar, Kürtlere alenen bu eziyeti yapamaz. Hiçbir siyasetçi bu kadar ahmak olamaz. Halkın büyük desteğini almayan hiçbir şeyi “kör gözüne parmak” yapamaz.

Mevcut iktidar açısından gündem iktidarda kalmaktır. Ne pahasına olursa olsun, iktidar postunu terk etmemektir. Bunun en kolay yolu, elbirliğiyle günah keçisi ilan ettikleri Kürtlere vurmaktır. Bu yeni bir olgu değil, bizatihi bu iktidarın karakteridir. Daha doğrusu Türkiye’de iktidar olmuş bütün siyasi güçlerin karakteridir. Dün Kürtlere karşı siyaset, askeri vasıtalarla yapılıyordu ki bugün de aynı siyasi yöntemler uygulanıyor. Bu operasyonla bu iktidar, Kürtlere karşı siyaseti, hukuk üzerinden yapmıştır. Tutuklanacaklar listesinde yer alan iki isim, bu eylemin talimatla gerçekleştirildiğini açık seçik kanıtlıyor. Ayhan Bilgen ve Altan Tan söz konusu HDP MKYK toplantısına katılmayan iki isimdir.

Dolayısıyla bu operasyon Kürtler karşı tezgahlanan sinsi bir tuzaktır. Amaçları da bellidir. Birincisi; olası bir erken seçimde ya da olağan seçimlerde, Kürtlerin muhalefetle bağlarını koparmak, ikincisi; Kürtleri terörize ederek, geçmiş dönemde yapıldığı gibi, seçimlerin boykot edilmesini sağlamaktır.

Bu tuzağın ana hedefi Kürtleri yalnızlaştırmaktır. Yalnızlaşan Kürtlerle baş etmek, onları kontrol altında tutmak daha kolaydır.

Ama esasında Kürtler zaten yalnızdır. Bu operasyon bu yalnızlığı idrak etmek için Kürtlere yapılan en büyük tebliğlerden biridir. Bunu artık görmek lazım. Bu operasyonun ikinci sonucu Türkleşerek, Türkiyelileşmenin iflas etmiş olmasıdır. Çünkü bu operasyon, mevcut siyasi perspektifle bir yerlere ulaşılamayacağını kanıtlıyor. Türkiye’de Kürtlerin müttefiklere ihtiyacı var ama bunun yolu bu değil. Bu siyaset, müttefik arayışı değil, entegrasyondur. Ve açık ki entegrasyon politikası, bizzat Türkler tarafından, siyaseten değerli bir şey olarak anlaşılmıyor. En başta da Türkler bunu böyle anlamıyor.

Bütün Kürt partilerinin birliği esasına dayalı ve Kürt meselesinin çözümünü ilk ve tek koşul sayan bir siyaset, hem daha ciddiye alınır hem de aranılan müttefik meselesine daha kalıcı çözümler oluşturur. Türk siyasetinin parçası olmayı, Kürt sorununun çözümüne bağlamış bir siyaset, Kürtleri daha saygın bir müttefik yapar. Madem herkes iktidarda olup olmamayı bu kadar çok önemsiyor; madem herkesin hayatı Kürtlerin hayatından çok daha değerli, o zaman Kürtler de sadece kendi hayatlarını öne çıkarmakla, başkaları için ne kadar değerli olduklarını daha görünür hale getirebilirler.

 

*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.