HDP İzmir İl Başkanlığı’na 17 Haziran 2021 günü saat 10.30 sıralarında saldıran Onur Gencer isimli kişi 25 yaşındaki Deniz Poyraz’ı silahla öldürdü.
Aslında hedefinin sadece bir kişi olmadığı, aynı gün yapılacak ancak son anda iptal edilen parti toplantısında yaklaşık 40 kişiyi öldürmek olduğu ileri sürüldü.
Doğal olarak bu hain ve alçakça saldırıyı hemen herkes kınadı, lanetledi.
Zaten başka türlü bir tavır takınmak da mümkün değildi. Kınamak siyasette en kolay ve sıradan bir tavır.
Böylesine adi bir eylemi kınamamak için en az katil kadar aşağılık olmak gerekir.
Bu tip eylemlerde adettendir, cinayeti planlayanlar bile en süslü kelimeleri seçerek katili kınarlar.
Timsah gözyaşları dökerek, olayı geçiştirmeye ve unutturmaya çalışırlar.
Ve her ne hikmetse daha olay olur olmaz bu gibi katiller için ‘meczup’, ‘akli dengesi yerinde olmayan’, uzunca bir süredir psikolojik tedavi gördüğü söylenen’ ifadeleri tedavüle sokulur.
‘Kanı yerde kalmayacak’,
‘Adaletin pençesinden kaçamayacaklar’
‘Olayın perde arkası en ince ayrıntılarına kadar aydınlatılacak’, ‘En ağır cezaya çarptırılacaklar’ naraları yeri göğü inletir.
Tecrübelerimize binaen söyleyelim ki atılan naralar ne kadar yüksekse, dava da o kadar derindir ve mutlaka karanlıkta kalır.
1950’li, 1960’lı yıllarda her 3-5 ayda bir Atatürk heykellerine saldırılar olur, saldırganlar Ticani Tarikatı’na mensup ‘meczuplar’ olarak takdim edilir ve ‘İrtica hortladı, şeriatçılar ayaklandı, laiklik elden gidiyor’ sloganları ile İslami kesimin tüm kurum ve kuruluşlarına operasyonlar düzenlenirdi.
Uğur Mumcu’yu bombayla havaya uçuranlar da suçu bu işle hiçbir alakası olamayan İslamcılara yıktılar.
Cenaze törenine katılan yüz binler ‘Kahrolsun Şeriat’ ve ‘Türkiye laiktir laik kalacak nidaları’ ile Ankara’yı titrettiler.
Bir diğer tecrübe de şu ki bu gibi organize işlerde gerçek failler genellikle ilk akla gelenler değildir.
Gerçek katiller usta bir şekilde kendilerini gizlemeyi çok iyi bilirler.
Yıllardır bıkıp usanmadan tekrarlanan bu oyunlardan bıktık usandık, aynı kötü senaryoları seyretmekten halkımıza gına geldi.
İzmir’deki olaya gelince;
İzmir’deki olay beylik kınamalar ve nutuklarla geçiştirilemez.
Önü arkası, sağı solu, altı üstü irdelenerek mutlaka en kısa zamanda aydınlatılmalı.
Başta HDP olmak üzere özellikle de Avrupa’daki diaspora saldırının faili ve tertipçisi olarak ilk baştan hükümeti ilan etti.
Ancak az buçuk siyaset bilen herkes görür ki böylesine alçakça bir eylemin hükümete sağlayacağı hiçbir yarar yok.
Aksine iktidara zaten var olan tepkileri daha da arttırmaktan öte bir şeye yaramaz.
Saldırının tam da HDP’nin kapatılma sürecine denk gelmesi de rastlantı olmamalı.
Öyle anlaşılıyor ki uzunca bir müddettir sokakları karıştırarak Türkiye’yi iç savaşa, en azından etkili bir kargaşaya götürmek isteyenler iş başında.
AK Parti iktidarı olayı mutlaka açıklığa kavuşturmak ve gerçek failleri bulup ortaya çıkararak en ağır bir şekilde cezalandırmak zorunda.
Bunu yapmadığı/yapamadığı takdirde tıpkı, ‘aydınlatılamayan’ Uğur Mumcu, Muhsin Yazıcıoğlu, Hrant Dink… cinayetlerinde olduğu gibi devlet ve dolayısıyla da hükümet zan altında kalacaktır.
Hele, hele aşağılık katile ‘ismin ne abicim’ diye hitap eden polisler ortadayken!
Uğur Mumcu’nun eşi sayın Güldal Mumcu’ya söylenilen ‘Bir tuğla çekersek duvar yıkılır’ sözü siyasi tarihe geçti!
Bir ‘duvar’ uğruna milletin evi yıkıldı, Diyarbekir tabiriyle ‘Hepimizin evi eyvan oldu.’
Yıkılsın bu namussuz duvar da, her gün ölmektense en azından bir kez ölelim!
‘Deli, sapık, meczup…!’ hikayelerini de ne yazık ki yiyen yok!
Bu ‘deli, sapık ve meczuplar’ ne hikmetse ‘çok akıllı’ ifadeler veriyorlar.
Yakalandıkları ilk andan itibaren hiç paniklemeden ve hepsinden de önemlisi hiç şaşırmadan soğukkanlı bir şekilde makinalı tüfek gibi aynı ifadeleri sıralıyorlar:
‘Hiçbir örgüte bağlı değilim’
‘Bu eylemi hiç kimsenin yardımı olmadan kendi başıma gerçekleştirdim’
‘Pişman değilim, vatan, millet, bayrak için yaptım; vesaire, vesaire, vesaire’
İktidara tek bir sözümüz var;
Gerçek katilleri, alçak senaristleri bulup çıkarıp önümüze koymak zorundasınız. Hiçbir mazeret kabul etmiyoruz.
Bunun lamı, cimi yok, böyle biline!
Allah Deniz Poyraz’a rahmet etsin, ailesine ve sevenlerine sabırlar versin.
Allah bütün zalim, katil ve alçakları kahretsin.
Kaynak: Farklı Bakış