MHP, Cumhur İttifakı´nı, yerel seçimlere de sürdürme niyetini, açıkça ilan etti. İttifak çağrısı yapan ikinci parti ise birçok eski yöneticisi ve bir milletvekili cezaevinde bulunan, hemen hemen tüm belediyelerine kayyum atanan HDP oldu.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Meclis´in yeni dönemindeki ilk grup toplantısında, "Tıpkı parlamentoda çoğunluğu kaybetmeleri gibi yerellerde de AKP´nin mutlak iktidar planı boşa çıkarılabilir. Bunun için demokrasiden yana olan mevcut gidişattan rahatsız ve mağdur olan herkesin, tüm kesimlerin yerel seçimlerde ortak hareket etmesi, güçbirliği, ittifak yapması demokrasinin geleceği açısından önem taşımaktadır. Karşımızda faşizm bloku var" diyerek ittifak çağrısı yaptı.
Buldan´ın bu açıklamasının ardından parti içinde de bir süredir konuşulan ittifak senaryolarını ve tartışılan formülleri derledik:
Bir önceki seçimlerde Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) listelerinden belediye başkanı seçilen HDP´li belediyelerin tamamına yakınına 15 Temmuz 2016´daki darbe girişiminin ardından devlet tarafından "teröre destek" oldukları gerekçesiyle kayyum atanmış, çok sayıda belediye başkanı da tutuklanmıştı.
HDP, yerel seçimlere bu kez kendi ismiyle katılmaya hazırlanıyor.
Partinin güçlü olduğu Doğu-Güneydoğu´daki partili belediye başkan adaylarının yeni dönemde de seçilmesi halinde yeniden kayyum tehdidi altında olacağını düşünen HDP´de, "demokratik güçlerle işbirliği ve gerekirse ittifak" yapılması görüşü ön planda.
HDP´nin bu kaygılarını tetikleyen en önemli unsur ise AKP´den gelen "Kandil´le ilişkili isimlerin belediye başkan adayı olmasına izin verilmeyeceği" yönündeki açıklamalar.
Genel seçimlerde bölgeden beklenenin çok üzerinde oy alan MHP´nin lideri Devlet Bahçeli de, AKP-MHP ittifakı ile HDP´nin elindeki belediyelerin alınması hesabı yapıyor.
İşte bütün bu durumu dikkate alan HDP, güçlü bir ittifak ve "anti-AKP" bloğu oluşturmanın önemine inanıyor. HDP´nin olası ittifak ortağında aradığı en önemli kriter, "AKP-MHP ittifakının karşısında yer alınması" ve demokratik adaylarla yola çıkılması.
Ancak genel ve yerel seçimlerde sol-sosyalist küçük partilerle güçbirliği yapan HDP´nin ittifakta ortaklaşmak istediği esas parti CHP.
Daha çok İYİ Parti ile ittifaka yakın duran ve genel seçimlerde de bu nedenle HDP´yi ittifaktan dışlayan CHP´nin de AKP-MHP ittifakı tarafından zaten "kriminalize" edildiğine dikkat çeken HDP kaynakları, özellikle Kürt nüfusun yoğun olduğu İstanbul, İzmir, Mersin, Adana gibi illerde CHP ile "tavanda" olmasa da tabanda ittifak yapılabileceğine dikkat çekiyorlar.
İttifak için CHP´nin "mesafeli" tutumu nedeniyle üst düzeyde bir iletişim kurulmasa da iki parti arasındaki oy geçişkenliğini anımsatan HDP´liler, yerel ölçekte ittifak temaslarının yürütülebileceğini ve birçok yerde AKP ve MHP ile başkanlık mücadelesi vermek durumunda kalacak olan CHP´nin bu seçeneğe tümüyle kapıyı kapatamayacağına işaret ediyorlar.
TBMM´nin yeni yasama yılının açılışından sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´ın parlamentoda HDP dışındaki tüm siyasi partilerin liderlerini "çay içmeye" davet ettiğini, ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu´nun bu daveti reddederek, kuliste o toplantıya katılmak yerine cezaevinden tahliye olan partisinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ile Meclis kulisinde oturmayı tercih ettiğini anımsatan HDP kaynakları, "Kılıçdaroğlu´nun bu duruşu bizim için önemlidir. Eğer HDP de o çay davetine çağrılsaydı, Kılıçdaroğlu´nun tutumu aynı olmayabilirdi" görüşünü dile getiriyorlar.
Yerel seçimlerde batıda da seçime girecek olan HDP, partinin güçlü olmadığı illerde aday çıkarmama dahil birçok seçeneği seslendiriyor. Doğu-Güneydoğu´da zaten CHP´nin güçlü olmadığını, aday çıkarsa da parti oyunun bölünmeyeceğini savunan parti kaynakları, özellikle İzmir ve İstanbul´da iki partinin "güçlü adayı destekleme" yönteminin izlenebileceğine işaret ediyorlar.
HDP kulislerinde bu konuda şu görüşler dile getiriliyor:
"İstanbul Büyükşehirde, İzmir´de ve hatta Ankara´da biz CHP adayını destekleyebiliriz. Bu konuda tek kriterimiz, bizi kriminalize etmeyen, demokrat kimlikli bir aday olması. Örneğin, tahmin edilenin tersine, Muharrem İnce´ye bizim seçmenimiz oy verir. Biz büyükşehirde aday çıkarmayız. Bunun karşılığında belki HDP´nin güçlü olduğu bazı ilçelerde de CHP´liler HDP adayını destekleyebilir. Mersin, İzmir, Adana´da da bu yaklaşım izlenebilir.
"Eğer AKP-MHP yerel ittifak yaparsa, CHP tek başına bu illerde zorlanabilir. CHP, İYİ Parti ile ittifak yapmak istese de bu partinin tavrı henüz net değil, CHP oylarını bölebilir. Kaldı ki CHP her yerde HDP ile ittifak yapmak zorunda da değil. İzmir, bazı Akdeniz illeri, İstanbul´da İYİ Parti´nin oylarını bölmesi durumunda zor durumda kalacağını düşünerek, bizimle tabanda ittifaka yönelebilir.
"HDP olarak her ne kadar bölgede aday çıkaracak olsak da İç Anadolu, Karadeniz, Ege ve Akdeniz´in kimi önemli illerinde aday çıkarmayarak, biz CHP adayına destek verebiliriz."
HDP içinde ittifak senaryolarının ana aktörü konumundaki CHP ise genel seçimlerde olduğu gibi yerel seçimlere dönük de HDP ile temastan kaçınıyor. Bu konuda özellikle iktidar kanadındaki "PKK ile işbirliği yapıyor" algısı yaratma çabası etkili oluyor.
Bir başka endişe ise HDP sözcülerinin PKK ve Abdullah Öcalan´la ilgili kimi çıkışlarının yarattığı rahatsızlık. Bu konuda HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan´ın, Türkiye´de yaşanan ekonomik krizi, "Abdullah Öcalan´ın tecritte tutulmasına" bağlayan sözleri en yakın örnek olarak gösteriliyor.
Genel seçimlerde İYİ Parti´ye milletvekili ödünç vererek, seçimlere katılımını sağlayan CHP´ye yöneltilen en büyük eleştirilerden biri de bir kısım seçmenin HDP´ye yönlendirildiği iddiası.
CHP´de parti üst yönetimi HDP´ye mesafeli dursa da, bazı parti kurmayları, HDP´nin şimdiye kadar parti tarafından dışlansa da seçmenin tabanda güçbirliği yaptığına dikkat çekerek, yerelde çıkacak adaylara göre ittifakın tabanda kendiliğinden şekillenebileceğini ve yerel düzeyde temaslar olabileceğini belirtiliyorlar.