02. 09. 2018 Pazar
Tarih boyunca var olan çıplak hakikati yalın kat dile getiren insanlara baktığımızda bu insanların en başında peygamberleri buluruz...
Ki, onlar Allah(cc)"tan aldıkları vahyi eksiltmeden, fazlalaştırmadan harfi, harfine gönderildikleri topluma sunmaya çalışırlar.
Zaten onlara da başka türlü hareket etmek yakışmaz!
Müminlerde her sözü dinlerler ve sözün en güzelini alıp hayatlarını anlamlandırırlar...
Birde büyük oranda vicdanının sesini dinleyip, henüz varlık belirtisi gösteren fıtratlarından yola çıkarak inandıkları doğruları usulünce değerlendirme yoluna girerler...
Böyle olmakla birlikte yalana, dolana başvurup bu yetmezmiş gibi doğruları ters yüz etmeye çalışan, çabalayan, söz ustası ama, tabiri caizse ´kalıbının adamı" olamayacak bir tarzda demagojiye baş vuran tiplerde mebzul miktarda olagelmiştir.
Yalancı peygamberleri, kâhinleri, kalbinde eğrilik bulunan şair müsveddelerini ve hayatları sürekli biçimde yapıp ettiklerini nakzetmekle geçen filozofların kâhir ekseriyetini bir çırpıda sayabiliriz...
"Rabbim Allah"tır" diyen ve doğru sözlü olmaya çalışan kişiden daha mübarek insan var mıdır"
Olmaması gerekir...
Birde kendileriyle ´ortak iyi" de gelinebilecek vasıfta bulunan sair insanlardan da bahsedilebilir. Bu kategoride bulunan insanlar her dönemde var olagelmiştir...
Günümüzde de fazla hayale kapılmadan söyler isek bu vasıftaki insanlar tek tük te olsa medyada, basın-yayın çalışmaları içerisinde kendilerini göstermektedirler.
Bunların bir kısmı batı dünyasında varlık gösterdikleri gibi az bir kısmı da ´en güzel haber" (ayet)olan Kur"an"dan yola çıkıp Müslüman kimliğine sahip olup İslam düşüncesine sığınmaktadırlar. Ör. Roger Garoudy...
Bu bağlamda karşımıza batılı Müslüman entelektüel gerçeği çıkmaktadır.
Birde İslam"a yönel(e)medikleri halde halden anlamaya çalıştığına tüm içtenliğimizle inanmak istediğimiz Amerikalı entelektüel Noam Chomsky gibi eleştirel düşünen ve olaylara, olgulara analitik yaklaşanlarda söz konusu...
New York Times"ın "O küresel bir fenomendir" diye tavsif ettiği Chomsky epey zamandır Türkiye kamuoyunda tanınmışlığını sürdürmektedir...
Chomsky"nin bir yığın eseri peyderpey Türkçeye kazandırılmakta ve bir eserinde Kürt sorunu ile ilgili olarak tercüme edilen bazı görüşlerinden dolayı yargılanan yayıncısına destek mahiyetinde Türkiye"ye gelmişti...
Chomsky"nin Türkçeye tercüme edilip yayımlanan son eserlerinden biri ´Hayaller ve Umutlar" adını taşımaktadır. Kapağında New York Times"ın yukarıda alıntıladığımız övücü bir vurgu bulunan bu eser Türkçeye Yarın Yayınları"nın düşünce dizisinden çıkmış bulunmaktadır. Kitap iki bölümden ve dipnot kısmından oluşmaktadır.
Chomsky bu kitabında birbirine bağlantılı olgulardan yola çıkarak 1492 yılına vurgu yapıp yaklaşık 514 yıldır dünyanın öteki kısmının işgal edilip kabinde de sömürülmesi duygusundan kaynaklanan bir küreselleşme olgusundan hareketle, hem küreselleşmenin kime ait olduğunu sorgulamaktadır.
Öyle ya modernleşmeye asırlar kala sırf sömürgecilik dürtüsüyle dönemin Avrupalı hakim güçlerinin yeni bir kıta keşfetme ve dünyayı mümkün mertebe tekellerine alma amaçları mucibince var olan bir gerçeklik ortada durmaktadır.
Bu gerçeklik doymak bilmeyen bir iştihaya, kat be kat kazanmaya ve var olan insani değerleri alt üst etmeye endeksli bir gerçeklik keşfedilen yeni kıtanın esas sahiplerini ve Afrikalı köleleri birebir ilgilendiren bir dikeyliğe sahip olmuştur, hep...
"Hepimizin bildiği gibi Colomb"un seyahatleri, yerli halk ve hemen sonrasında buraya getirilmiş olan Afrikalılar için ki bu tarihteki en korkunç sahnelerden biridir- dehşet verici sonuçlar doğurmuş olan bir olaya yol açmıştır." (s.9)
Her zaman olduğu gibi şimdi de gücü elinde tutup yer altı ve yer üstü kaynaklarını ellerinde tutmaya çalışan güçler kendi yapılarına uygunluk içeren bir eylemlilik olgusunu da deruhte ederler...
Bu olguya karşı dönem, dönem çeşitli adlar ve formlar altında sıkça rastlamaktayız...
Bir yandan demokrasi ve onun topluma güç kattığı söylenen özelliği ve bir yandan da kapitalizmle ilgili olan, ona güç katan ve ´postkapitalist" bir durumu izahta bulunan liberalizm, neoliberalizm vs...
Demokrasinin başta batıya ve sonra da bize neler getirdiğini ve neler götürdüğünü tartışmadan önce neoliberal ilkelerin demokrasiye doğrudan bir saldırı olduğunu görebiliriz...
"Modern çağda demokrasi ve kalkınmanın ortak düşmanının ´neoliberalizm olduğunu söylemek adil olacaktır... Neoliberal ilkeler, demokrasiye doğrudan bir saldırıdır." (s.57)
Bizde bunun örneğini, daha demokrasinin ne olup olmadığını tartışmadan, ona hakettiği konumu vermeden ve 12 Eylül"ün şiddet içeren artçı şoklarını kendi fehvamızca altetmeden Özal döneminin ithal liberal ve neoliberal politikaları çerçevesinde yaşadık...
Demokrasi kazanımını içselleştirmeden söylersek, batıcı paradigmalar çerçevesinde şimdilerde tüm dünyaya öngörülen ve kendi bütünlüğü içerisinde bir sistem olan liberalizm ve türevlerinden daha anlamlı, daha yaşanılabilir ve ona nazaran daha insani donelere sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Birisinde çerçevesi net olarak çizilmemiş olsa da insanlar arasında öngörülen bir eşitlik, diğerinde ise adeta ´güçlü güçsüzü ezsin, geçsin" mantalitesi işlerlik kazanmaktadır...
Hal böyle olunca bir nevi maruf gibi duran demokrasiyi kazanılmış bir değer olarak korumanın, onu ıslah etmenin ahlakiliği söz konusu olabilmektedir Eğer onda takvaya aykırı bir üstünlük durumunu ve şirk olgusunu belirgin kılmayan yönler varsa, kaybolup ta, bulununca sahiplenilmesi gereken hikmet gibi ele alınıp değerlendirilebilir...
Chomsky bu eserinde birbiriyle ilintili birçok konuyu ele aldığı gibi geçen yüz yılın ve içerisinde bulunduğumuz bu yüz yılın var olan zorluklarını dile getirmektedir.
"Dünya insanlarının karşı karşıya olduğu temel zorluk kelimenin tam anlamıyla sağ kalmaktır. Eski ABD stratejik kumandanı (STRATCOM) General Lee Butler konuyu on yıl önce sade bir şekilde dile getirmiştir." Deyip "Uzun yıllar süren profesyonel askeri kariyerinde ´nükleer silahlara en çok inanların arasında olduğunu" yazmıştır diye belirtmektedir. (s.129)
Ve bu konu bağlamında "Artık ´uluslar arası ortamı" ´silahın bol olduğu bir ortamdan"(USSR) hedefin bol olduğu bir ortama"(üçüncü dünya) dönüştüğü" belirginlik kazanmaktadır.
Soğuk savaş döneminde Amerika"nın Sovyetlerin nükleeri de dahil edip söylersek- sakınılması söz konusu iken, soğuk savaş sonrasında Amerika"nın silahlanmayı artırma işi ´hedefin bol olduğu bir ortamı" apaçık vurgulamaktadır ve bu minvalde NATO"nun konsept değişimi de aynı okumaya dahil edilebilir.
"Kırk yıl önce Bertrand Russell ve Albert Einstein ´boş, ölümcül ve kaçınılmaz" olan bir tercihle karşı karşıya olduğumuz bizi uyarmıştı: ´İnsan ırkına son mu vereceğiz, yoksa insanlık savaştan vaz mı geçecek"" diye, dediklerini aktarıyor ve ekliyor "Abartmıyorlardı..." (s.130)
Şimdi ise çevresel felaketin insan ırkının yok olma sürecine etkisini bir iki ay önce vuku bulan Japonya örneğinden bilmekteyiz. Her ne kadar Bangladeş"le vb. ülkelerle kıyaslandığında "...sömürgecilikten tam anlamıyla kaçınmayı başarmış olan Japonya"dır. Japonya güneyin gelişmiş ve sanayileşmiş olan tek ülkesidir." (s.16) dese de...
Birbirleriyle ilintili ama, görünürde farklı kulvarlarda dikte ettirildiği düşünülen maddelere baktığımızda birbirini izleyen bir periyod göze çarpmaktadır. Bu bağlamda "Dönüm noktası mı"" adlı bölümde Obama"nın tarihi Kahire konuşmasına vurgu yapmakta "Obama"nın Kahire"deki konuşmasını izlediği Mayıs ayındaki Obama-Netenyahu-Abbas toplantıları bazı çevrelerde şaşkınlığa diğerlerinde coşkuya sebep olarak ABD Ortadoğu politikasında dönüm noktası olarak yorumlanmıştır."(s.141-142) tespitinde bulunmakta...
Ortadoğu ilişkileri bağlamında Filistin sorununun çözümüne yönelik olarak Arap girişimi için "Obama"nın bırakın ´desteklemeyi" Arap girişimini değerlendirmeye almaya istekli olduğuna dair hiçbir belirti yoktur. (s.142)
İşte Chomsky bu eserinde Amerikan siyasetini ve dünyaya bakış açısını yalın kat bir şekilde ve ´iflah olmaz" bir dille orta yere koymaktadır.
Hakikaten de kitabını isimlendirdiği gibi hayallerimize ve umutlarımıza vurgu yapmaktadır...
Kaynak: kitaphaber.com.tr