Tarih: 17.11.2021 02:55

Hava değişiyor

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye’de toplumsal gündemin merkezini ekonomik sorunlar oluşturuyor. Çok zor geçeceği düşünülen bir kış mevsiminin öncesinde toplum en fazla geçim sıkıntısı, işsizlik ve yoksulluk gibi konuların üzerinde duruyor, en çok bunları konuşuyor. MetroPoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi de “Türkiye’nin Nabzı: Ekim 2021” başlıklı araştırmasında, ekonomik durumu kapsamlı olarak inceliyor ve ekonomik sorunların siyasete tesirini tartışıyor.

Halkın % 62’sine göre Türkiye’nin en önemli sorununu ekonomi/işsizlik oluşturuyor. Gıda harcamalarını karşılayamayan % 18’lik kesim, açlık sınırının altında yaşıyor. % 54’ü gıda ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Temel ihtiyaçlarını karşılayamayanların oranı % 29, sadece beslenme ve barınma gibi en temel ihtiyaçlarını temin edebilenlerin oranı % 53. Kışın ısınmak için kullanacağı kömürün ve doğalgazın alımında zorlanacakların oranı % 82’yi buluyor. % 16, bu konuda bir zorluk yaşamayacağını belirtiyor. % 54 elektrik ve su faturalarını ödemekte çok zorlanacağını, % 27 ise biraz zorlanacağını belirtiyor.

“Halk yeterli düzeyde besleniyor mu?”  sorusuna % 42 müspet cevap verirken % 58 menfi cevap veriyor. % 37 hayat pahalılığının dayanılmaz boyutlara ulaştığını, % 35 çok zorlandıklarını, % 22 hayat pahalılığı karşısında zorlandıklarını ama durumun dayanılamayacak gibi olmadığını ifade ediyor. Hayat pahalılığının olmadığını düşünenlerin oranı ise sadece % 5.

Kitlesel yoksulluk

Kitlesel bir yoksulluk tablosuna işaret ediyor bu veriler. Hem iktidar hem muhalefet partilerinin tabanlarında geçim sıkıntısına dönük şikâyetler artıyor. Faturaları ödemekte zorlandıklarını (“çok zorlanıyorum” ve “biraz zorlanıyorum”) söyleyenlerin toplamı AK Parti seçmenlerinde % 62, MHP seçmenlerinde % 60; bu oranlar İYİ Parti seçmenlerinde % 88, CHP seçmenlerinde % 90 ve HDP seçmenlerinde % 91 olarak çıkıyor.

Ekonominin kötü yönetildiğine dair büyük bir mutabakat var. Halkın % 80’ine göre ekonomi yönetimi kötü; iyi olduğunu düşünenler ancak % 16. Muhalefet partilerinin seçmenlerinin neredeyse tamamı ekonominin kötü idare edildiğini belirtiyor. İktidar partisi seçmenleri arasında aynı kanıyı paylaşanların oranı da çok yüksek. AK Partililerin % 60’ına, MHP’lilerin % 80’ine göre ekonomi kötü yönetiliyor.

Geleceğe dair umutlar zayıf; halkın % 69’u ekonominin daha kötüye gideceğine, % 13’ü de durumun değişmeyeceğine inanıyor. “Ekonomi daha iyiye gidecek” diyenlerin oranı % 15’te kalıyor. Partiler düzeyinde bakıldığında, iktidar partilerinin seçmenlerindeki karamsarlığın her geçen gün arttığı görülüyor. Hükümetin, ülkenin ekonomik sorunlarını çözebileceğini belirtenler % 28 iken, % 64 tam tersini düşünüyor. Kararsızlar arasında “hükümet ekonomiyi düzeltebilir” diyenler % 11 ile % 25 arasında; dolayısıyla iktidar ile kararsız seçmenler arasındaki mesafe de açılıyor.     

İktidara inancı sarsılan seçmen için muhalefet de pek umut vaat etmiyor. Seçmenlerin ancak % 37’si muhalefetin ekonomide başarılı bir performans sergileyeceğine inanırken, % 55’lik çoğunluk muhalefetin sorunları çözemeyeceğini düşünüyor. İYİ Partililerin % 47’si, CHP’lilerin % 66’sı ve HDP’lilerin % 66’sı, muhalefetin çözüm üretebileceğini belirtiyor. Seçmenlerinin kendi partilerine duydukları güven oranının düşüklüğü, muhalefet partilerinin dikkate alması gereken bir husus.    

Artık “yenilmez” değil

Ekonominin vaziyeti ve halkın buna ilişkin algısı, siyasi tablonun şekillenmesinde birinci derecede etkili oluyor. Erdoğan’a olan destek düşüyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde “Kesinlikle oyumu Erdoğan’a veririm” diyenlerin oranı % 29’a inerken “Oyumu kesinlikle Erdoğan’dan başka birine veririm” diyenlerin oranı % 48’i, “Erdoğan dışında birisi için oy kullanmayı düşünebilirim” diyenlerin oranı ise % 15’i buluyor.

Daha önceki araştırmalarda oyu düşse de Erdoğan’ın seçimleri kazanacağına dair bir seçmen hissiyatı dikkati çekiyordu. Bilhassa muhalif seçmenlerin önemli bir kesiminde, kendileri oy vermeseler de, Erdoğan’ın sandıktan galip çıkacağına dair bir hava vardı. Son iki ayda yapılan araştırmalarda bu havanın değiştiği gözlemleniyor. Erdoğan’ın seçimi kazanacağı beklentisi düşüyor, buna mukabil Erdoğan’ın kazanmayacağını söyleyenler çoğunluğa geçiyor.

Böylece Erdoğan’ın ve AK Parti’nin yenilmez olduklarına dair düşünce de giderek daha fazla geride bırakılıyor. Muhalif cenahta özgüven yükselirken, iktidar kanadında endişeler artıyor. Eğer önümüzdeki günlerde Erdoğan’ın seçimleri kaybedeceği algısı pekişir ve yerleşik bir kanaate dönüşürse, AK Parti’den başka bir partiye/partilere daha hızlı ve daha yoğun bir seçmen kayışı yaşanabilir. 

Karizma krizi

İki çıkarım yapılabilir bu rakamlardan: Biri, bütün seçim başarılarını anlatmada anahtar bir kavram olarak başvurulan “Erdoğan’ın karizması”nın ciddi bir erozyon yaşadığıdır. Gerek iktisadi dertlere çare bulamaması ve gerek kriz anlarında (orman yangınları, seller) ortaya çıkan yönetim zafiyeti nedeniyle Erdoğan’ın karizması daha fazla sorgulanıyor. Ve netice olarak Erdoğan’ın onay ve beğeni düzeyi düşüyor.

İkincisi, iktidar kişiselleştiği ve bütün bir idare cihazının tek bir kişi tarafından kontrol edildiği algısı güçlendiği nispette, taraftarlık ve karşıtlık da kişiselleşiyor. Muhafazakâr blokun çatladığı ve iktidarın sosyal yaralara merhem bulamadığı bir ortamda, Erdoğan karşıtlığı muhalefet blokunu bir arada tutan bir yapıştırıcı işlevi görüyor. Muhalif seçmen, kendi partisini veya partisinin içinde yer aldığı ittifakı çeşitli açılardan yetersiz görse de, öncelikle Erdoğan’ı değiştirmek istiyor ve tercihinin şekillenmesinde Erdoğan’ı yenme isteği belirleyici bir rol oynuyor.

Geniş toplumsal kesimlerin taleplerini karşılamaktan uzak irrasyonel yönetim pratiği ve Cumhur İttifakı dışında herkesi ötekileştiren dışlayıcı politik söylem, muhalefet partilerinin bir taraftan daha kolay bir araya gelmelerini sağlarken, diğer taraftan da iktidar seçmenlerine ulaşma olanaklarını çoğaltıyor.

Hülasa geçmiş seçimlerde Erdoğan ve AK Parti lehine iş gören toplumsal kutuplaşma, bir iktidarı değerlendirmek için başvurulan bütün parametrelerin aşağıyı gösterdiği bu vasatta, artık AK Parti’nin aleyhine işliyor.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —