HARİKA BİR ÇAĞDAYIZ!

hertaraf.com’dan Ömer Faruk Altuntaş, yazısında insanın aslında aynı insan olduğunu, fakat değişen şeyin araçlar olduğunu; insanın şikayeti bırakıp Rabbi’ne dönmesi gerektiğini belirtiyor.

HARİKA BİR ÇAĞDAYIZ!

İnsanlığın ulaştığı teknoloji, enformasyon, ulaşım ve insani farkındalık açısından harika bir çağdayız.

- Binlerce km uzaklık, iletişimimizi engellemiyor

- Hasreti unuttuk neredeyse, sürekli, gece/gündüz -fiziksel temas dışında- yanyanayız.

- Sağlık hizmetlerine ulaşım, bilgiye ulaşım bir “tuş” kadar yakın.

- Dünyanın öbür ucunda farklı dilde, milliyette birisiyle görüşümüzü tartışıp, fikirlerimizi paylaşabiliyor, rahatça ticaret yapabiliyoruz.

- Sanal dünyada gerçek dünyada olmayacak kadar arkadaş sahibiyiz.

- Kitap ve bilgi adeta sağanak halini almış zihnimize yağıyor.

- Evinde tek kitabı olmayan insanların google gibi dev bir kütüphanesi var.

- Dünya genelinde açlık, yokluk olmasına rağmen genel bir zenginleşme var.

Bu kadar harika bir çağa,  faydalandığınız ve sayamadığımız nimete rağmen niçin hala şikayet ediyor ve sızlanıyorsunuz.
Çünkü;

- Verdiğiniz fetvayı/yorumu/nutku insanlar anında sorguluyor

- Yönettiğiniz devlette/belediyede yediğiniz herzeler anında medyaya düşüyor hiçbir şeyi (hemen hemen) gizleyemiyorsunuz.

- Cihat ediyorum, tek yol islam derken işçinizin, müşterinizin, patronuzun hakkını yediğiniz ortaya saçılıyor

- Allah için siyaset derken yaptığınız nepotizmin kralı görülüyor.

- Sunduğunuz dinin hurafeleri ortaya saçılıyor.

- Dayak attığınız eşiniz artık bunu itaat kapsamında görmüyor ve kol kırılır yen içinde kalmaz diyerek hakkını arıyor.

- Şiddetle münafıklaştırdığınız çocuğunuz hiç sokağa çıkmadan google amcadan başka dinler öğreniyor.

- Solculuğunuzun, islamcılığınızın, faşistliğinizin vs. aslında kendinize tapınma olduğunu; instagramlarda, facebooklarda verdiğiniz pozlarla faş ediyorsunuz.

Hasılı yeni çağ herkesin “münafık” yüzünü daha hızlı ortaya seriyor. Benim “harika çağ” dediğim, münafıklar için “felaket” çağına dönüyor. İşte bunun için sızlanıyorsunuz/sızlanıyoruz.

Aslında “araçlar” dışında bütün çağlarda insanlar hep böyleydi. Değişen yalnızca araçlardı, sızlanmalar ve sevinmeler ise hep aynıydı. Konuşan insanlar arasına telefon; birbirine giden insanlar arasına araba;  birbirini görmeyi arzu edenler arasına görüntülü telefon; dedikodu yapmak isteyenler arasına facebook, twitter, instagram; başkasını kıskanan insanların arasına sahte mutluluk pozlarının sergilendiği sosyal medya girdi. Araya giren olsa da olmasa da insan aynı insandı yalnızca aracılar ve araçlar değişti.

Gelin birlikte insan olalım, herşeyi bilen ve görenin olduğu yerde başka gözeticiye, başka dinleyiciye hacet bırakmayalım. Ve çağın araçlarını adil bir şekilde kullanıp adalet üretelim.

Haydin! Sızlanmayı, şikâyeti bırakıp insan/müslüman kimliğimizle, önce kendimizde “insanlığı” yaşayıp bu harika çağın tadını çıkaralım.

Araçlara değil hedefe bakalım, parmağa değil gösterdiği yere bakalım…

Allah’tan emin olan, Allah’a emanet olsun…