Halil-Berktay; Ne çabuk affediyorlar

“Belki de bu son yazım olur”

Halil-Berktay; Ne çabuk affediyorlar

 

 

Parti ve devlet lideri Şi Cinping’in, sadece dörder yıllık iki dönem görevde kalabilme kuralını kaldırtıp ömürboyu “Her şeyin Başkanı” olması ve kalmasının önünü açması üzerine, daha 2018 Temmuz’unda amansız bir eleştiri kaleme almış; bunun nasıl bir tek adam yönetimine, bürokratik dalkavukluğa, sadakatin liyakatin önüne geçmesine yol açacağını tek tek sıralamıştı. 4 Şubat tarihli denemesinde, virüs krizinden gene Şi Cinping’i ve “çevresindeki küçük entrikacı grubu” sorumlu tutuyor.


Halil-Berktay

[21 Mart 2020] Nâzım’ın Memleketimden İnsan Manzaraları’nda, Haydarpaşa Garı’ndan yola çıkan 15:45 katarının 510 numaralı üçüncü mevki vagonundayız. “Koridorda Tatar yüzlü adam / (cura meraklısı / ve Merinos Fabrikası bekçilerinden), / bir hikâye anlatıyordu / (Kartallı Kâzım’a) / Çanakkale’ye dair…” 6 Mayıs [1915] gecesi, “İngilizin makinalısı”nın biçmesi kasıklarının üstünden. Saatler boyu, sürüne sürüne siperlerine geri dönmesi. Fırka nahiyesine, oradan mekkâre arabalarına bindirilip Kum İskelesi’ne götürülmesi. Çuval gibi aşağı atılması. Ana avrat sövmesi. Sahile uzatılması. “Yine öyle boş çuval yükler gibi” vapura bindirilmeleri. “Yedi gün yedi gece.” Yaralarının kurtlanması. Haydarpaşa önlerinde demirlemeleri. Hastaneye girmeleri. “Duvarlar bembeyaz. / Elektrikler donanma gibi. Malta taşları tertemiz / gıcır gıcır. / Tekerlekli araba hazır. / Beni üstüne yatırdılar. / Rahat. / Allah devlete zeval vermesin. / Devlete dua ettim o saat…”

Beş sayfa süren bu öyküyü “Üniversiteli” de dinlemiştir uzaktan: “şaşkın bir keder duydu, / sonra öfkeli bir merhamet. / Sonra düşündü: / ‘Ne yazık, / ne çabuk affediyorlar…’”

“Belki de bu son yazım olur”

Dünkü “İki doktorun yaşadıkları” yazımı yazarken, Li Wenliang’ın ölümü ve bütün protesto mesajlarının sansürlenmesinin ardından, birisinin Weibo’da“Şu anda neler hissettiğini unutma. Bu kızgınlığı unutma” diye feryat ettiği yere geldiğim anda hatırlamıştım, şairin 1941 Baharından kalma dizelerini. Evet. Bütün devletlerin çektirdikleri karşısında bütün halklar. İhmaller. Baskı. Sansür. Haksızlık. Adaletsizlik. Güvenlikçi reaksiyonlar. Habire gecikme ve oyalamalar… Fakat ne yazık. Ne çabuk affediyorlar. Unutmayan aydınlar oluyor o kızgınlığı. Onlar da azınlıkta kalıyor.

Çin İnsan Hakları Avukatları Grubu diye bir sivil toplum kuruluşu var, her türlü riski göze alarak ülke içinde varolma ve tutunmaya çalışan. Diktatörlüğün post-truth toplumuna karşı gerçek ahlâkını savunuyor; Dr Li Wenliang’ın öldüğü 6 Şubat tarihinin (dikkat edin: sonradan “düzeltilen” 7 Şubat’ın değil “Halkın Hakikat Günü” ilân edilmesini istiyorlar.

Çin toplumunun muhalif çevre ve katmanlarıyla güçlü bağlara sahip, ABD merkezli China Change web sitesinde yayınlanan bir mektupta şöyle deniyor: “Çin halkı otuz yıldır güvenlik karşılığı hürriyetinden vazgeçmeye zorlanmışken, şimdi bir kamu sağlığı krizinin kurbanı oluyor ve her zamankinden daha büyük bir güvensizlik yaşıyor.” Devamında, kriz ve çeşitli sonuçları “hürriyetten vazgeçmenin ve ifade özgürlüğünün bastırılmasının bedeli” olarak niteleniyor. Hükümetin “hastalığı kontrol altına almak bahanesiyle vatandaşları, söz hakkı, serbestçe seyahat hakkı ve özel mülkiyet hakkı dahil çeşitli anayasal haklarından kanunsuzca yoksun bıraktığı” ifade ediliyor. 

China Change’de yayınlanan metninde, mektubun dokuz imzacısı gözükmekte. Çeşitli versiyonları dolaşıma girdiğinden, dünya basını bütün listeyi saptayabilmiş değil. Fakat şu kesin: Çinghua (Tsinghua) Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku profesörlerinden, Çin’in en ünlü hukukçularından Şu Cangrun (Xu Zhangrun) da aralarında yer alıyor.

Şu Cangrun’un muhalefet cesareti yeni değil. Parti ve devlet lideri Şi Cinping’in, sadece dörder yıllık iki dönem görevde kalabilme kuralını kaldırtıp ömürboyu “Herşeyin Başkanı” olması ve kalmasının önünü açması üzerine, daha 2018 Temmuz’unda kılı kırk yaran bir eleştiri kaleme almış; bunun nasıl bir tek adam yönetimine, bürokratik dalkavukluğa, sadakatin liyakatin önüne geçmesine yol açacağını tek tek sıralamıştı. Karşılığında, Mart 2019’da üniversite yönetimince kızağa alındı; ders vermesi, yazması ve yayınlaması yasaklandı. Ama boyun eğmedi. Kamusal ve entellektüel üretimini inatla sürdürüyor.

4 Şubat’ta (yani Li’nin ölümünden iki gün önce) internette dolaşıma giren bir denemesinde Şu, coronavirüs krizinden gene Şi Cinping’i ve “çevresindeki küçük entrikacı grubu” sorumlu tutmakta. “Ülkenin siyasal yaşantısı çöküntü içinde ve sistemin ahlâki çekirdeğinin içi boşaltılmış bulunuyor… Bugün Çin’in heyet-i siyasisinin ve en yüksek liderinin nihaî kaygısı, Komünist Partisi’nin ayrıcalıklı konumunu ne pahasına olursa olsun korumak, iktidarını amansızca sürdürmesini sağlamaktır.”

Şu Cangrun 2018’de sesini yükselttiği için başına gelenleri de hatırlıyor ve hatırlatıyor. “Şimdi yeni cezalara çarptırılacağımı tahmin etmem maalesef çok kolay” diyor; “öyle ki, belki de bu son yazım olur.”