Tarih: 29.12.2020 13:10

Halide Edib’in KÜRT ablası: Mahmure

Facebook Twitter Linked-in

Kürt Tarihi Dergisi son sayısında Bedirhanileri dosya konusu yapmış. Dosyada, Kürt tarihinin son bir asrı üzerinde büyük bir etki bırakan Bedirhani Ailesi ile ilgili Kürtçe ve Türkçe değerli çalışmalar var. Rohat Alakom da, Bedirhanilerin kadınlarına odaklanan bir yazıyla dosyaya katkıda bulunmuş.

Alakom, 20. yüzyılın başlarında yaşayan bu ailenin bazı kadınlarının kamusal etkinliklere katıldığını; misal bu yıl yüz yaşına basan Kürt Kadınları Teali Cemiyeti’nin kurucuları arasında bu ailenin kadınlarının bulunduğunu belirtir. Bu kadınlardan bazılarının hayatı iyi bilinirken bazıları ise unutulup gider. Unutulanlardan biri de Mahmure Bedirhan’dır.

Mahmure, Bedirhanilerden Ali Şamil Paşa ile Çerkez Bedrifem Hanım’ın kızıdır. 1877 yılında doğduğu tahmin edilir. Babası ve annesi arasında bir süre sonra anlaşmazlık baş gösterir; ailelerin de isteğiyle evlilik ayrılıkla neticelenir. Bedrifem Hanım, ikinci evliliğini Mabeyn Başkatibi Mehmed Edip Bey ile yapar. Bu evlilikten de, 1882’de Halide Edip doğar. Yani Mahmure ve Halide Edib, babaları ayrı anneleri aynı olan kardeşlerdir.

“Bedirhanicilik oyunu”

Aralarındaki 6-7 yıllık yaş farkı nedeniyle Halide Edib, Mahmure’yi her daim “abla” olarak adlandırır. Bedrifem Hanım erken yaşta vefat edince iki kardeş birbirlerine daha çok bağlanırlar ve sıklıkla Beşiktaş’taki Mor Salkımlı Ev’de bir araya gelirler. Mahmure, hayatının her döneminde Halide Edib’in yanında bulunur, yardımına koşar ve en zor anlarında ona destek olur. İpek Çalışlar “Halide” adlı biyografisinde Mahmure’yi Halide’nin yaşamını değiştiren, onun yaşamla bağlarını kuran, aklı başında, güçlü ve farklı bir kadın olarak tanımlar.

İstanbul’un işgali sırasında yaşanan bir olay, Mahmure’nin gözüpekliğini ve kardeşini koruma hissinin büyüklüğünü ortaya koyar. İngilizlerin aradığı isimlerden biri olan Halide Edib, o sıralarda Gedikpaşa’da küçük bir evde yaşayan Mahmure’nin yanına gider.

“Mahmure yakalanmaları halinde polisi şaşırtmak için nasıl Bedirhanicilik oynayacaklarını, rollerini önceden kardeşi Halide Edib’e şöyle anlatır: ‘Sen Ali Şamil Paşa’nın kızı, Bedirhan Paşa’nın torunusun. Yakalanırsan bunu söyleyeceksin.’ Mahmure kendini de şöyle tanıtacağını belirtir. ‘Ben, Bedirhani Mahmure Hanım’ın Ayşe adlı beslemesiyim.’ Mahmure cesur ve kararlı görünür. Bu zor günlerde Halide Edib’in polisin eline geçmemesi için elinden geleni yapar.” (s. 39) 

“12 yaşındaki çocuklar da dâhil İstanbul’da tek bir erkek Bedirhani kalmadı”

Mahmure, 1894’te Eczacı Yusuf Bey ile evlenir. Beş çocuğu olur. 1906’da İstanbul Şehremini Rıdvan Paşa’nın öldürülmesi üzerine, Mahmure’nin babası ve eşi de dahil, İstanbul’da yaşayan Bedirhanilerin bütün erkekleri sürgüne gönderilir. Geçirdikleri korkulu ve zorlu dönem Halide Edib’in satırlarına yansır: 

“Ali Şamil Paşa’nın konağının yanında Mahmure Abla’nın oturduğu ev de abluka edilmişti. Kapısında daima bir polis bekliyor ve kimseyi içeri sokmuyordu. Bütün ömründen eczacılığından başka bir işle meşgul olmayan zavallı enişte de nefyedilmişti. Hülasa 12 yaşındaki çocuklar da dahil, İstanbul’da tek bir erkek Bedirhani kalmamıştı. Bunların çoğu meseleden haberdar bile değildiler. Zavallı Ali Şamil Paşa bu kavgayı tasvip etmemiş, fakat bir taraftan ailesinin tesiri, bir taraftan da nevi irsi derebeylik gururu ile başını belaya sokmuştu. Bundan sonra tabii hiçbirimiz Mahmure Abla’nın evine gidemiyorduk. Haydarpaşa’dan kalkan tren onun evinin bulunduğu yüksek sırtın üzerinden geçerdi. Herhangimiz oradan geçsek, kalkar onu görmek umuduyla gözlerimiz bu evin penceresine saplanırdı.” (s.40)  

Birinci Dünya Savaşı felâketi binlerce çocuğu öksüz bırakır. Kürt çocukları da vardır bunların arasında. Mahmure, Halide Edib’in 1917’de evlendiği ikinci eşi Dr. Adnan Adıvar’dan, büyütmek için “bizim bölgeden” bir çocuk bulmasını ister. Adıvar da kayıtlara adı Zeynep olarak geçen, 1907 doğumlu bir Kürt kızını getirir.  Halide ve Mahmure, Zeynep’i birlikte sahiplenirler. Zeynep onların ortak kızı olur. 1924’te gümrükte çalışan Bayram adlı biriyle evlendirirler. Eşi genç yaşta ölünce, Malazgirt’teki akrabaları Zeynep’i arar bulurlar. Zeynep’in oğlu Nuri (Yaman), daha sonra Muş milletvekili olur.

1934’te Soyadı Kanunu çıkınca Mahmure “Ilgın” soyadını alır. Ama her fırsatta Bedirhani kimliğini vurgulamaktan da imtina etmez. Mesela oğlunun düğünü vesilesiyle bastırdığı davetiyeye “Bedirhan Paşa zade Ali Şamil Paşa kerimesi Mahmure Yusuf” imzasını atar.

“Ben Kürtleri iyi bilirim”

Halide ile hep yakın ilişki içindedir. Halide Edib, on yıl yurt dışında kaldıktan sonra, 1935’te üç haftalığına geçici olarak Türkiye’ye geldiğinde kendisi karşılayanlardan biri Mahmure olur. Mart 1939’da Halide Edib ülkeye kesin dönüş yaptığında, peşine düşen gazeteciler onu Mahmure’nin çocuklarının Beyazıt’taki evinde bulur. Kardeşine kavuşan Mahmure, Aralık 1939’da hayata veda eder.

Mahmure’nin hayatı romanlara konu olur. Halide Edib’in romanlarındaki bazı karakterlerin Mahmure’yi anlattığı belirtilir. İpek Çalışlar, Kalp Ağrısı romanının Halide Edib tarafından “sanki Mahmure ablasına bir teşekkür olarak kaleme alındığını” ifade eder.

Halide hem ablasına hem de ablasının babası Ali Şamil Paşa’ya büyük bir saygı ve hayranlık duyar. Yakın çevresindeki Kürtler onun Kürt algısının şekillenmesinde etkili olur. Ablasının ve akrabalarının başına gelenlerden haberdar, onların coğrafyası ve kültürü ile alakadardır. Halide Edip, bir keresinde dostu Yaşar Kemal’e “Ben Kürtleri iyi bilirim” der. Yıllar sonra Yaşar Kemal bu konuda şu ifadeleri kullanır:

“Ben de o zaman sormadım nerden biliyorsun diye… Sonradan öğrendim babalığı Kürtmüş.” (s.38)

Hayat, garip, ilginç ve bir o kadar hoş karşılaşmalarla dolu…

(*) Rohat Alakom, Halide Edib’in Can Kardeşi Mahmure Bedirhan (1877-1839), Kürt Tarihi Dergisi, Sayı 42, s. 36-45.   

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —