Hakiki Müslümanlık mı çıkarcılık mı?

Ali Haydar Haksal- 04.04.2018

Hakiki Müslümanlık mı çıkarcılık mı?

Allah rızası Müslümanlar için önemli bir kavram. Hayatın hemen bütün alanlarını, anlarını kendindenlikle denetim altına alan bir yaşama biçimi. Bunun bir zorlaması olmaz. Hemen her an ve durum doğasında gelişir. Gündelik işlerinde kişi kendini bir yola koyarken belli ama doğal bir disiplin iledir.

Günün işleri ve eylemleri Hak rızası ile yapılınca sonuçları da hayırlı olur. ?Hayır? da bu anlamda gene anlamlı bir kavram. Hak rızası, hayır, iyilik, güzellik birbirini tamamlayan kavramlar. Bir Müslüman´ın gündelik zamanını tayin eder. Bunların bir de karşıtları var: Şeytani olan, kötülükler, şerler, çirkinlikler gibi.

Önceliğimiz elbette insanlık. İnsanlığı belli bir düzende hayra çekecek, hayır üzerine oluşturacak davranışlar. Müslümanlığın iyilik ve güzellik adına belirleyen kavramlarını öne çıkarmak önceliğimiz.

Olumsuzluklarla yoğun yaşanan şu zamanda, insanlığın geleceğini belirleyen olumsuz davranışlardan kaçınma bilincimiz daha bir önem kazanır. Bu da iyilik ve güzelliklerin öne çıkarılmasıyla olabilir.

Batı ruhu insanlık için bir karabasan. Çünkü insanlığın kurtuluşu için değil de sömüren bir ruha sahip. İnsanlık kendileri için çok da bir değere sahip değil. Özellikle kendilerinin ruh dünyalarında olanlar öncelikleri.

Büyük oyunlar kurgulanırken sonuçlar onlar için önemli. Oyunların kurbanı olanlar neyin ne olduğunun farkına varamayabilirler. Yaşanan olayların sıcaklığı geleceğe dönük düşünceyi engeller, fırsat vermez. Olaylar soğuyunca, ilerleyen zamanda sonuçları ortaya çıkar. Geçmiş zamanın sıcaklığı sadece duygusal bir an olarak kalır, ilerleyen zamanda unutulur.

Bombalanan ve tamamen kurgu olan İkiz Kuleler ile ilgili sonuçlarını şu zamanda daha iyi görebiliyoruz. Ama bunu anlamanın bir karşılığı kalmıyor. Anlaşılsa bile iş işten geçmiş olur. Kulelerin bombalanmasının maliyeti Suudi Arabistan´a çıkarıldı. Suudi Arabistan ise korku ve panik ile iyice teslim oldu. Hatta beklenmeyecek bir uçuruma doğru hızla gidiyor.

 

Suriye işgalinin sonuçları henüz tam anlamıyla ortaya çıkmış değil. Çünkü şu an olayların sıcaklığı var. Bu gibi olayların üzerinden bir zaman geçmesi gerekiyor. Suriye´ye getirilmesi düşünülen demokrasi veya insan hakları, özgürlükler tam bir kaosa dönüşmüş durumda. Kurgulu oyunların geleceğini sezemeyenler anlık durumlar ile kapılırlar. Bu kapılış duygusal olarak gelişir. Oyun öylesine ustaca sergilenir ki neyin ne olacağı olayların sıcaklığında sezilemez. Sezgisi olmayanlar sezemezler. Bölgenin üzerinden estirilen kasırganın kimi sonuçları şimdilerde kısmen de olsa beliriyor.

Bu olayın en vahim tarafı ise duygu dalgasına kapılanların gözlerinin hiçbir şeyi görmemesi. Suriye´de karşılıklı olarak ölenlerin ve öldürülenlerin bir çetelesi tutulur. Bu da bir başarı olarak görülür. Asıl üzücü olanı ise emperyalizmin oluşturduğu duygu ile çıkarcı bir ruha bürünülmesi. Çıkarcı, pragmatist bir bakış açısıyla bakıcı olunması. Ölen insanlar, ölmeye devam edeceklerin olabilmesi, karşılıklı yıkımların büyük tahribatı o an için fark edilemiyor.

Turgut Özal´ın I. Irak işgalindeki çıkarcı, pragmatist bakışın sonuçsuzluğuna rağmen bu anlayışın hâlâ sürüyor olması tuhaf ve üzücü. Yenilgilere razı olmak. Emperyalizmin güdümünde sonuca ulaşmak. Buna asla fırsat verilmeyeceği bilindiği hâlde. Asıl üzücü olanı, Sayın Cumhurbaşkanı´nın bir başdanışmanının yaptığı açıklama: ?Suriye´de inşa olunacak olmasında kapılacak pay ya da hisse. İnşaat sektöründe söz ve çıkar sahibi olmak? gibi. Bu vahim yaklaşımın anlayışı bambaşka bir duruma evriliyor. Emperyal ruhlu bir bakışa bürünüyor. Elbette sınırların korunması gibi bir bakış ile atılan adımların ve hamlelerin bu bakış ile farklı bir anlama bürünüyor. Başlangıçta Suriye´de demokrasi, insan hakları ve özgürlük getirilmesiyle başlayan hamlenin sonuçları şimdi çok farklı bir düzlemde seyrediyor.