KHK´lar ile getirilen tek tip kıyafet uygulaması doğrudan masumiyet karinesinin ihlalidir. Daha önceden siyasilerce dillendirilen ve bir temenni olarak kalmasını umduğumuz düzenleme, KHK´lar ile yasallaştırılmıştır. Henüz suçluluğu sabit olmayan kişilere yönelik uygulanacak bu tedbir ve tedbire uymayanlara ilişkin öngörülen yaptırımlar açık insan hakkı ihlalidir.
Doğrudan darbeye kalkışan sanıklara dönük bir uygulama gibi izah edilen düzenlemenin içeriği incelendiğinde, terör suçu şüphesi ile yargılanmakta olan kişilerin tümünü kapsadığı açıkça görülmektedir. Haklarında iddianame tanzim edilen kişilerin davalarının yüzde ellisinin beraatle sonuçlandığı, birçok kimsenin kolaylıkla ?terör suçlusu? olarak itham edildiği ülkemizde bu düzenlemenin oluşturacağı mağduriyet ortadadır. Üstelik ABD´nin dahi birçok insan hakkı ihlali nedeniyle savunmakta güçlük çektiği, ülke topraklarının dışında oluşturduğu Guantonamo örneğinin esas alınması da manidardır.
Daha önceki KHK´lar ile darbe döneminde görev alan resmi görevlilere getirilen ve her türlü keyfiliğe yol açabilecek hukuki ve cezai sorumsuzluk, bu KHK´lar ile sivil vatandaşlara da getirilmeye çalışılmıştır. Muğlak ifadelerle yasalaştırılmaya çalışılan bu düzenlemeye göre ?Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler´e cezasızlık zırhı getirilmektedir. Düzenlemede süre sınırı getirilmediği gibi darbe sonrası tüm terör eylemlerini kapsayan yoruma açık ifadeler mevcuttur.
İnsanlık tarihi boyunca var olan ve TCK´da da düzenlenmiş olan ?meşru müdafaa? ?direnme hakkı? gibi şahsi cezasızlık öngören düzenlemeler mevcut iken her türlü yoruma açık biçimde her an kötüye kullanabilecek bir düzenlemenin yapılması kaygı vericidir ve meydana getirebileceği neticeler bakımından kabul edilemezdir.
KHK´lar ile OHAL ile doğrudan hiçbir ilgisi olmayan temel kanunlarda değişiklikler yapılmıştır. CMK´da yapılan değişiklikler ile avukat olmaksızın duruşmaya devam edilebileceği öngörülürken, ceza yargısındaki mutlak bozma nedenlerinden olan sanığın savunma hakkının kullandırılmaması, hükmün gerekçesiz olması Bölge Adliye Mahkemeleri açısından artık bozma gerekçesi olmaktan çıkarılmıştır. Savunma hakkının sınırlandırılması anlamına gelen, avukatı yargılamanın sujesi olmaktan çıkaran bu tür düzenlemeler, kutsal olan savunma hakkını tümüyle işlevsiz kılan düzenlemelerdir.
Sivillere dönük cezasızlık düzenlemesine ilişkin hükümet yetkilerinden yapılan ?gerekirse yeniden gözden geçirilir? şeklindeki açıklamalar da bir kez daha göstermiştir ki geniş bir mutabakatın olmadığı, üzerinden yeterince tartışmadan birkaç kişinin kaleminden çıkan metinlerle yapılan esaslı değişiklikler telafisi imkansız mağduriyetler ve insan hakkı ihlalleri oluşturacaktır.
MAZLUMDER olarak bir kez daha OHAL´in bir an önce sonuçlandırılmasını, yasama meclisleri devre dışı bırakılarak KHK´lar ile temel kanunların değiştirilmesi ve ülke yönetme alışkanlığının terk edilmesini talep ediyoruz. Masumiyet karinesini yok sayan tek tip kıyafet düzenlemesinin geri alınarak her türlü hukuksuzluğa kapı aralayacak mahiyetteki sivillere dönük cezasızlık öngören düzenlemenin sağduyulu bir yaklaşımla yeniden ele alınması zaruri bir ihtiyaçtır. Yetkilileri bu yönde adım atmaya davet ediyoruz".
Mazlumder İstanbul Şubesi