Hafter’den Rusya’ya Yâr Olur mu?

Milli Gazete'den Mustafa KAYA ANALİZ ETTİ...

Hafter’den Rusya’ya Yâr Olur mu?

Libya’da işler iyice karışmış durumda. Özellikle Türkiye ile Libya arasında imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin” anlaşma sonrası Akdeniz’deki tartışmalar daha da alevlendi. Bir tarafta BM tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) var, diğer tarafta Rusya, Suudi Arabistan, Mısır, Fransa, BAE hatta Amerika’nın da gizlice desteklediği Bingazi merkezli Hafter güçleri var.

Peki, kim bu Hafter? Nasıl oluyor da bu kadar girift ilişkiler ağının merkezinde herkesin iş tuttuğu bir adam olabiliyor? Aslında Hafter’in hayatında bu durumun açıklamalarını görmek mümkün. Bingazi bölgesinin en önemli aşireti olan El-Farjani mensubu. Kraliyet Askeri Koleji’nden mezun. Sovyetler Birliği’nde topçu ihtisas eğitimi almış. Mısır’da askeri ataşe olarak görev yapmış. Nasır hayranı ve bu şekilde bilinen, tanınan bir isim. 1969’da Kral İdris’e karşı yapılan darbede Kaddafi’yi desteklemiş. 1980’lerde Libya-Çad Savaşı’nda esir düşünce, kendisine sahip çıkılmadığı gerekçesiyle Kaddafi’ye bayrak açmış, örgüt kurmuş ve 300 askeri ile ABD’ye iltica talebinde bulunmuş. Amerika’ya kabul edilmiş, CIA’nın tam desteğini almış ve onların kanatlarının altına sığınmış. 1999’da Kaddafi’ye karşı CIA ile birlikte darbe girişiminin baş aktörü olmuş. Başarısız olunca tekrar ABD’ye dönmüş ve Kaddafi öldürülene kadar orada yaşamaya devam etmiş. Libya’daki değişim ile beraber geri dönerek bu sefer de meşru hükümete karşı hareket etmeye başlamış. Yani genel hatları ile Hafter bu. Hayatında birbirine taban tabana zıt herkesle bir şekilde teşrik-i mesaisi olmuş. Şimdi bu durumunu kendi lehine kullanmaya çalışıyor. Bütün bu süreçte işte bu geçmişinden dolayı hem Rusya’nın hem de yukarıda sayılan ülkelerin desteğini alabiliyor.

Her ne kadar İdlib krizi Astana Süreci’nin en sorunlu başlığı olsa da Suriye konusunda Türkiye, Rusya ve İran birlikteliği devam ediyor. Suriye’de manzara bu iken Türkiye ile Rusya’nın Libya’da karşı karşıya gelmesi oldukça sıkıntılı bir durum olarak kendisini gösteriyor. İyi de Rusya ne yapmaya çalışıyor? Tescilli “CIA ajanı” olarak tanımlanan Hafter ile gerçekten Libya’da kalıcı olabileceğini mi düşünüyor? Bunun yanında Rusya, Akdeniz’de Suriye ile birlikte tatbikat yaparak bir yerlere mesaj verdiğini düşünüyor. Ancak başta Amerika ve Fransa olmak üzere Mısır, Suudi Arabistan ve BAE’nin Esad’a bakışını bildiği halde, Libya’da onlarla aynı düzlemde bulunmanın kendisine Akdeniz’de alan açacağına dair bir yanılgıyla hareket ediyor.

Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi üyesi Maxim A. Suchkov’a göre Rusya’nın Libya’daki tavrı bu zamana kadar olan genel yaklaşımıyla çelişiyor. Çünkü “Taraflardan birinin iktidara tek başına sahip olacağı kesinleşmedikçe Rusya o taraftan yana tavır almaktan kaçınıyor. Libya örneğinde ise Kremlin nezdinde Sarrac aleyhine ve Hafter’den yana lobi yapan güçlü menfaat grupları ve kişiler olduğu gibi tam tersi yönde baskı yapanlar var” diyerek Rusya’nın Ortadoğu politikasında telaffuz edilmeyen kuralla uyuşmadığını ifade ediyor. Aslında Amerika, Libya’da son zamanlarda Rusya’nın “telaffuz edilmeyen” kuralına uygun hareket ediyor. Rusya belki de Amerika’nın Karadeniz’de Ukrayna ve Gürcistan ile olan yakınlığına bir nevi cevap olarak Libya üzerinden Afrika’da tutunacağını göstermeye çalışıyor ama Hafter üzerinden aslında yanlış ata oynuyor. Bütün bu olaylar ve biyografisi gösteriyor ki Hafter’den Rusya’ya yâr olmaz. Rusya da yakın zamanda bunu anlar.