Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Hacmi Küçük, Etkisi Büyük Bir Eser: İslam Deklarasyonu Ve Tarihi Savunma

Kitap Haber yazarı Muhammed Fatih Coşgun, “bilge lider” Aliya İzzetbegoviç imzalı, “İslam Deklarasyonu” adlı eserini değerlendirdi.

Hacmi Küçük, Etkisi Büyük Bir Eser: İslam Deklarasyonu Ve Tarihi Savunma

"İslam korkakların değil, cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir."

Bilge Kral unvanı ile tanıdığımız, Bosna Hersek'in kurucu lideri Aliya İzetbegoviç'in bu sözüyle başlamak istedim yazıya. Bugün sizlerle paylaşmak istediğim eser, hacmi küçük ama bıraktığı etkisi büyük olan bir eser: İslam Deklarasyonu… Şuan bu satırları yazıyorsak söylediklerimiz kanıtlar nitelikte. Yıllardır üzerine konuşulmuş, tartışılmış ve kitap tahlil programlarında analizleri yapılmış bir eser. Adeta kült hale gelmiş diyebiliriz özellikle İslami camia için.

Deklarasyon kelimesi dilimize Fransızca'dan geçmiş olup deklare sözcüğünden türemiştir. Deklare, dilimizde söz, beyan ve açıklamak anlamlarına gelirken, deklarasyon kelimesinin anlamı da bildirim ve duyuru demektir. Zaten yazılış amacı olarak ise dünyadaki tüm Müslümanlara yazılmış ve istifadelerine sunulmuştur.

Bu kitabın neden bu kadar önemli olduğunu anlamak için yazıldığı döneme şöyle bir bakmak lazım. Bize ne anlatmak istiyor? Hangi ortamda kaleme alınmış? Aliya İzetbegoviç kim? Bu gibi soruların cevabını yüzeysel de olsa bilmemiz gerekiyor.

70'li yıllar… O yıllarda Bosna'da bağımsızlık mücadelesi veriliyor, Müslüman olanlara ağır işkence ve kıyımlar yapılıyor, rejim karşıtları tutuklanıyor ve uzun yıllar hapse mahkûm ediliyordu. İşte bu kitap böylesi bir dönemde kaleme alınıyor. Aliya İzetbegoviç'in fikir dünyasının temek taşı olan İslam Deklarasyonu, 44 yaşında iken kendi imkânları ile Belgrad'da yayımlatıyor ve yayımlandıktan kısa bir süre sonra hem yerel hem de dünyada geniş yankı uyandırıyor. Hatta Yugoslavya'da Tito Rejimi tarafından açık bir tehdit olarak algılanıyor ve 1983 yılında Saraybosna'da görülen Genç Müslümanlar yani Mladi Müslümani davasında en önemli delil olarak mahkemeye sunuluyor. Rahmetli Aliya İzetbegoviç, tanınırlık ve gönül bağı açısından ünü sınırlarını aşmış, İslam coğrafyasında sevilen ve nadir insana nasip olan bu muhabbete layık olmuş bir isim. Hayatını biraz okuyan insan bile vermiş olduğu mücadelesini, öncü kişiliğine şahitlik edebilir. Sadece bir lider değil aynı zamanda yazımızın başında da ifade ettiğimiz gibi "Bilge" unvanına layık görülecek kadar münevver birisi. Sadece İslam Deklarasyonu değil Aliya'nın diğer kitaplarını, o dönem verilen mücadeleleri, çekilen acıları, siyasi süreçleri ve Bosna'nın bugünü ile dününü daha iyi anlamak için bir ön okuma yapmak iyi olacaktır. Hatta imkânınız varsa gidip o toprakları görmek ve tarihi vesikaları yerinde dinlemek en az okumak kadar önemli. Kitabın tarihsel sürecine değindikten sonra içeriğine bakalım birlikte.

Aliya, sadece Yugoslavya Müslümanlarının değil o zamanki tüm dünya Müslüman halklarının ortak sorunlarını tespit etmiş ve bu sorunların çözümlerine yönelik kendi reçetesini sunmuş. Bu tespit ve çözümlerin günümüzde de hala geçerliliğini koruduğunu söylememiz mümkün. Kitabımız tercüme bir eser olduğu için çekincelerimiz elbette olabilir ancak Ketebe yayınlarından çıkan ve elimde altıncı baskısı olan kitabımızın dili gayet net ve akıcı. Fikir kitabı olduğu için bazı yerleri tekrar tekrar okumanız gerekebilir. Fikir kitaplarını bir roman okur gibi okumaya kalkmak zaten yanlış olur kanaatindeyim. Azra Blekiç Aydoğan ve İbrahim Hakan Aydoğan tarafından tercüme edilmiş olup bu bağlamda tercümenin akıcılığı takdir edilesi. Önsöz kısmında da belirtilen bir noktayı da söyleyelim. Elimdeki bu kitap 1990 yılındaki baskısı esas alınarak yayıma hazırlanmış. Ancak bu kitabı bizim gözümüzde kıymetli kılan önemli nokta şu: biz Müslümanlara üzerimizdeki ölü toprağını atmayı, dinin içine sokulan hurafelerden arınmayı, Müslümanlar olarak geri kalmışlık ve aşağılık kompleksinden kurtulmamız gerektiğini ifade etmesi.

Beni asıl etkileyen kısım ise kitabın daha ilk başında verdiği sloganik mesaj oldu. Daha Bismillah deyip açar açmaz:

Gayemiz: Müslümanların İslamlaştırılması

Sloganımız: İnanmak ve Mücadele etmek

Cümlesiyle karşılaşıyoruz. Müslümanların İslamlaştırılması… Ne kadar önemli bir cümle. Aslında direkt olarak verilen mesaj net. Hemen altında ilk paragrafta ise açıklaması yapılıyor:

"Bugün halka beyan ettiğimiz deklarasyon, yabancılara veya şüphe içerisinde olanlara İslam'ın herhangi bir sisteme ya da herhangi bir fikirler bütününe üstünlüğünü kanıtlama gayesi güden bir ders değildir. Bu deklarasyon, nereye ait olduklarını bilen ve hangi tarafta olduklarını tüm kalpleriyle açık bir şekilde hisseden Müslümanlara yöneliktir." Bu satırlar bize kitap hakkında temel mesajı vermesi açısından önemli. Yani İslam'ı yeni yeni tanımaya başlayan kesime değil de İslam'ı kabul edip inanan, bunun sonucunda neler yapması gerektiğini sorgulayan kesime yönelik desek yanlış ifade etmiş olmayız.

Kitabımız birbiri ile bağlantılı iki kısım ve üç ana başlık altında toplanmış olup 124 sayfadan oluşmakta. Bu üç başlıkta Aliya, Müslüman toplumların İslami harekete olan ihtiyacını, düzelişin yalnızca İslam hareketi ile olacağını ve bu İslami hareketin neden uygulanamadığını anlatmış.

"Biz Müslümanlar olarak boyunduruk altına alınamaz, cehalete mahkum edilemez ve birbirimiz ile yabancılaştırılamayız. Bunlar ancak İslam'dan dönmemiz halinde mümkün olur" diyor ve "Türkiye'nin yeni nesilleri sırtlarını dayayacak manevi bir dayanak bulamadılar ve bir türlü ruhsal boşluk içinde kaldılar. Türkiye hafızasını ve geçmişini kaybetti. Böyle bir şey kimin için gerekliydi? Diye soruyor…

Kitapta okuduğunuz fikir ve önerilerin hepsi okuyucuya doğru ya da mantıklı gelmeyebilir. Bu da çok normaldir. Ama bir devlet adamı tarafından İslam topluluğuna yazılmış bir öz eleştiri derlemesi olarak kıymetli bir eser. Sonuçta hepimiz beşeriz ve hatadan münezzeh değiliz. Kitap okurken bu minvalde okumamız gerekiyor. Doğal olarak hep kitabın gülü de var dikeni de… önemli olan dikenlere takılmadan gülünden koklayabilmek. Şahsi kanaatim her Müslümanım diyenin okumasını istediğim bir eser.

Kitabımızın en sonunda, II. Kısım Tarihi Savunma kısmı "Bilmiyorduk Diyemeyeceksiniz!" cümlesi ile başlıyor. Bu cümleyi okuyunca biraz duraksayıp, geçmiş sayfaları çevirdim. Altını çizdiğim yerlere tekrar bir göz attım. Acaba nelerden haberdar edildim? Bana neler hatırlatıldı? Daha sonra şu kanaate vardım: hatırlatılan kendi benliğimizmiş. Nasıl yani? Genelden özele gidecek olursak İslam demek, bir manada birlik olmak demek. Birlik ise bir olmaktan meydana geliyor. İnsan, kendi içinde birliğini "bir" olan Allah ile tamamlayamaz ise birlikten kopar yahut birliğe uyum sağlayamaz. Sonrası ise unutulan değerler, ezberlenmiş kurallar, içi boşaltılmış manalar oluyor. Evet, bildiklerimizden sorumluyuz ve bilmek kadar önemli olan diğer bir nokta ise bildiklerimizi hayatımızda tatbik etmek. Kitabı okuduktan sonra zaten uygulanacak bilgileriniz, kimliğimize katmamız gereken vazifeler olduğunu görmüş olacağız. Bir sonraki kitapta buluşmak duasıyla…

Aliya İzetbegoviç

İslam Deklarasyonu

Ketebe Yayınları

Kasım 2021

İstanbul

124 sayfa



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER