Eğitimci Yazar Mahmut Balcı hac ibadetini yapmak üzere gittiği Mekke´de hac ibadeti üzerine sosyal medya hesabında bir yazı kaleme aldı. Hac ibadetinde yaşanan sorunların ele alındığı işte o yazı:
HAC İŞLERİ KİME EMANET EDİLMELİ?
Bu yazı birilerini hedef alan bir yazı değildir. Çünkü konu her Müslümanı ilgilendiren evrensel bir meseledir. Hac ibadetini yapmak üzere geldiğimiz Mekke´de şahit olduklarımız kutsal bir görev olan hac ibadetiyle ilgili iş ve işlemlerin daha sağlıklı yapılaması gerektiğini göstermektedir. Geçmişte yaşanan üzücü olaylar da dikkate alındığında milyonlarca Müslümanı ilgilendiren bu konu üzerine kafa yormak her Müslümanın görevidir.
Dokuzuncu yılda çıkan hac kurası sonucu bu ibadeti yapma fırsatım oldu.
Allah her Müslümana buralara gelmeyi nasip etsin. Ancak Allah´ın Müslümanlara emanet ettiği bu yerlerin ve bu görevin hakkını vermek gerekir. Kutsal emanetler ve hacı adayları özellikle idareci konumunda olanlara verilen bir emanettir. Türkiye´de hac işlerini yapan Diyanet İşleri Başkanlığı ve özel kuruluşlara büyük görevler düşmektedir. Hac ibadetim süresince konuştuğumuz her Müslümanın bu konuda dertli olduğunu gördük. Hatta bazılarının mağdur olduğuna şahit olduk. Allah´ın misafirleri mağdur edilmemelidir. Yaşanan sorunları şu şekilde sıralamak mümkündür:
Bazı Hacı Adayları Allah´ın Evinde Mağdur Olmakta: H. limanında Bekleme, Hırsızlık, Ulaşım, Konaklama, Yetersiz Rehberlik, Temizlik, Pahalılık, Denetimsizlik.
Elbette ´Hac Meşakkattir´ Ancak alınması gereken tedbirler varken almamak ise ihmale girer. Bu ise hak ihlaline girer. Allah´ın evinin bulunduğu Mekke Şehri ve çevresi iyi yönetilmeyi hak ediyor. Gerek kaldığımız otelin mescidinde ve gerekse diğer ortamlarda yapığımız sohbetlerde şunu gördüm ki Hz. Muhammed (s.a.v)´in Hac Meşakkattir sözü yanlış yorumlanıyor. Hacılardan ciddi para alan resmi ve özel kuruluşlar yapmaları bazı görevlerini yapmadıkları için kedilerine görevleri hatırlatılınca hemen hac meşakkattir, hac sabırdır cevabını vermekteler. Bu alınması gereken tedbirleri almadan tevekkül etmek ise Müslümanların başka bir yanlışıdır. Birçok hacının anlamsız eziyetler yaşadığına şahit olduk.
Allah´ın misafiri hacılar, ilgisizlikten şikayetçi. Kendisi için 2030 vizyonunu hedefleyen Suudi yönetimi ne yazık ki kutsal emanetlere gereken önemi vermiyor. Özellikle yaşlı hacılar mağdur oluyor.
İşin Türkiye´yi ilgilendiren yönü ise bu işler için yeterince rehberlik yapılmaması. İki kişilik odalara dört kişinin konulması, kafile başkanları ile şirket ve diyanet görevlileri arasında tam bir uyumun olmaması, şoförlerin ve otel personelin Türkçe bilmemesi, asansörlerin azlığı, servislerin yetersizliği, yaşlı ve hasta hacıların Arafat´tan şeytan taşlama yerine kadar yürümek zorunda kalması, dini görevlilerin hacı adaylarına önceden gün gün ibadet ve ziyaret programı yapmaması, din görevlilerinin otobüste, belli yerlerde okunacak duaları ve yapılması gerekenler konusunda yetersiz olmaları, toplu ibadetlere gereken önemin verilmemesi, görevlilerin dil sorunu yaşamaları, yemek sırası, duş, abdest, kuyrukları, bazı özel şirketlerin hacılardan ziyaret yerleri için ek ücret almaları gibi başka birçok sorun yaşanıyor.
Hac ibadeti; bütün Müslümanların bir anlamda ümmetin evrensel bir kongresi olan bu sosyal görev, aşk sahibi gönüllü diyanet görevlilerince yapılmalı. Zaten geneli yaşlı ve bir dış seyahatle ilk kez tanışmış olan hacı adaylarının, bu emanet görev emekli olunca yeni bir iş yapmak isteyen emeklilere ve sadece para kazanmak isteyen özel firmalara teslim edilecek, sıradan emanet bir görev değildir. Elbette işini düzgün yapanlar da var. Ancak Allah´ın evini ziyarete gelmiş, samimiyet ve teslimiyet sınavına evet demiş olan her hacının memnun ve hakkını helal etmiş olarak memleketine dönmesi gerekir.
Bu konu üzerinde kafa yormak ümmetin bir meselesidir. Taşın altına elini koyan, Allah´ın misafiri hacılara ve kutsal emanetlere hürmet eden, hizmet eden, değer verenlere selam olsun. Mahmut Balcı. 31.08.2018. Mekke.