Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

HABLEMİTOĞLU DAVASI | Levent Göktaş: “Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la haftada 2-3 kez yemek yerdim”

Necip Hablemitoğlu suikastının Salı günü başlayan ilk duruşması bugün de (16 Şubat) devam ediyor. Sanıklardan, suikastı organize etmekle suçlanan emekli albay Levent Göktaş savunmasını yapmaya başladı.

HABLEMİTOĞLU DAVASI | Levent Göktaş: “Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la haftada 2-3 kez yemek yerdim”

Necip Hablemitoğlu suikastının Salı günü başlayan ilk duruşması bugün de (16 Şubat) devam ediyor.

Sanıklardan, suikastı organize etmekle suçlanan emekli albay Levent Göktaş savunmasını yapmaya başladı.

Geçen Haziran’da operasyon sırasında evinde bulunamayan Göktaş, iki buçuk ay sonra Bulgaristan’da yakalanmıştı. Göktaş, 17 Aralık’ta Türkiye’ye iade edilmişti.

Gazeteci Müyesser Yıldız’ın kendi internet sitesindeki haberine göre Göktaş, savunmasının başında iddianamede en önemli deliller olarak gösterilen HTS kayıtlarının hatalı, uydurma ve nereden alındığı bilinmeyen kayıtlar olduğunu iddia etti, “23 Ekim 2000’de vefat eden babamı 2 yıl sonra aramış gözüküyorum. Mezarlıkta konuşmuşum” dedi.

Göktaş, askerlik hayatını ve Ergenekon davası döneminde yaşadıklarını anlattıktan sonra şunları söyledi:

 “Doğum günümde hakkımda gözaltı kararı çıkarıldı. Tedirginlik duydum. Yeniden bir haksızlığa uğradığım, Ergenekon kumpası, ben ve ailemin çektiği acılar… Toz zerresi kadar ilgim olmayan bir olayda yine mi kumpas?

“Bugün pişmanlık duyuyorum; keşke gözaltına alınsam, Ergenekon’daki gibi göğsümü gerip suçlamalara cevap verseydim. Onun için Türk Milleti ve Türk adaletinden özür diliyorum.”

“Bozkır’ın ifadeleri yalan, kurgu ve iftiradan ibaret”

Duruşmanın ilk iki gününde dava iddianamesinin önemli bir bölümünü oluşturan ifadelerini reddeden sanık Nuri Gökhan Bozkır’ın beyanlarının tamamını, “yalan, kurgu ve iftiradan ibaret senaryo” diye nitelendiren Göktaş, ÖKK’da kayıt dışı iş ve işlem yapılmasının mümkün olmadığını bildirdi.

Göktaş, suikastta tetiği çeken kişi olarak suçlanan sanık Tarkan Mumcuoğlu’na yöneltilen suçlamadan hareketle yurtdışında görevlendirilen bir askerin pozisyonunu anlatırken şunları söyledi:

“Biz firma, şirket değiliz, askeriz. Doğum ve ölüm haricinde yurtdışındakine izin verilmez. Tarkan Mumcuoğlu izinsiz veya kaçak olarak yurda gelse, hele de evine gitse lojmanda oturduğu için mutlaka görülürdü. Üzerinden kuş uçsa ÖKK’nın haberi olurdu.”

Ersan Barkın: “Bir Türk subayının onu tanımamasından utanıyorum”

Daha önceki demeçleri doğrultusunda Hablemitoğlu’nu gerçekten tanımadığını tekrarlayan Göktaş, Hablemitoğlu’nun ailesine dönüp, “Bunu söyleyince kızıyorsunuz, ama” deyince Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın, “Niye kızayım üstadım? Sadece bir Türk subayının onu tanımamasından utanıyorum” diye karşılık verdi.

“Fikret Emek TSK’nın en imanlı subaylarından biridir”

Savunmasının öğleden sonraki bölümünde Bozkır’ın iddialarını yalanlamaya devam eden Göktaş şöyle konuştu:

“Necip Hablemitoğlu öldürülmeden birkaç gün önce bir arkadaşımın bürosunda toplantı yaptığımızı söylüyor. Toplantıya katıldığını öne sürdüğü Hakan Büyükçulha kendisinin tim komutanıydı ve o tarihte Azerbaycan’da görevdeydi. Nuri Gökhan Bozkır’ın bunu bilmemesi mümkün değil, ama sürekli herkesi karaladığı ve yalan söylediği için bu ayrıntıyı unutmuştur.”

Eski ÖKK subayı sanıklardan, kendisi gibi Ergenekon davası sanıkları arasında olan Fikret Emek için, “TSK’nın en iyi, en imanlı subaylarından biridir” diyen Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizi öldürseler dahi aklımızdan geçirtemeyecekleri bir cinayetle suçlanıyoruz. Bizler çete değiliz, katil hiç değiliz. İnançlı, Allah korkusu olan, imanlı kişileriz ve adaletten başka bir şey istemiyoruz. Ortaya bir maddi delil koyun, o zaman ibret-i alem için bizi Kızılay’da asın.”

“Mumcuoğlu ile tek bir HTS kaydım yok”

Suikastta tetiği çeken olmakla suçlanan eski ÖKK subayı Tarkan Mumcuoğlu’nu Kazakistan’a gönderme yetkisi olmadığını, bu seçimi Özel Kuvvetler Komutanı’nın yaptığını, bir görevlinin izinsiz gelmesinin ÖKK’da 70 yılda görülmediğini vurgulayan Göktaş, “Çok fazla tanımadığım, hatta benimle çalışmayan bir Türk subayının benimle ilgisi olmayan bir cinayetle ilişkilendirilmesi kabul edilemez” diye konuştu.

Göktaş, Mumcuoğlu ile tek bir HTS kaydının olmadığına dikkat çekerken, bunun da aralarında emir-komuta dışında yakın bir bağ bulunmadığını gösterdiğini söyledi.

“Emre Taner’in kardeşi MİT’te çalışmayı teklif etti”

Göktaş, MİT Müsteşarı olmak istediği iddialarıyla ilgili de şunları anlattı:

“Hiçbir zaman MİT Müsteşarı olmayı istemedim, bunun için hiçbir makama müracaat etmedim. Sadece Emre Taner MİT Müsteşarı’yken kardeşi MİT’te daire başkanıydı; o birlikte çalışma teklif etti.

“17 Aralık 2002’de Şeb-i Arûs törenlerinde özgeçmişimi Sayın Abdullah Gül’e vermek istedim, ama hava muhalefeti nedeniyle tören yapılmayınca bu gerçekleşmedi; bir daha da konu gündeme gelmedi.

“Erdoğan’la haftada 2-3 kez yemek yerdim”

“Ama basın ne zaman, ‘Hakan Fidan bakan oluyor’ diye yazsa beraberinde benim adımı gündeme getirdi.

“Ben seçimlerden önce Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la haftada 2-3 kez yemek yerdim. Talebim olsa ona söylerdim. Kaldı ki, Sayın Erdoğan bir talebim olup olmadığını sorduğunda teşekkür ettim.

“Merhum Necip Hablemitoğlu’nun MİT Müsteşarı olmak istediğini de iddianameden öğrendim.”

“HTS kayıtları kötü niyetli kişi ya da kurumlar tarafından gerçek olması imkansız verilere dönüştürülmüş”

İddianamedeki HTS kayıtlarındaki yanlışlıklar olduğunu iddia ettiği bazı örnekler veren Göktaş “Kayıtlar kötü niyetli kişi veya kurumlar tarafından yalan, yanlış, hatalı, gerçek olması imkânsız verilere dönüştürülmüş” diye konuştu.

Göktaş, Mahkeme Başkanı’nın “Niçin eklesinler; aptalca değil mi sizce? Niye yapsın?” diye sorması üzerine “Emeline erişmiş, mesela beni Aydın Köstem’le görüştürmüş” karşılığını verdi.

Göktaş’ın avukatı Ali Soykan da sıra kendilerine geldiğinde daha vahim tespitler açıklayacaklarını iddia etti.

“Enver Altaylı’yı 2015’te tanıdım, beni Erol Olçok’la görüştürdü”

Göktaş, sanıklardan Aydın Köstem’le 2004’ten sonra 3-4 kez görüştüğünü, diğer bir sanık Enver Altaylı’yı ise 2015’te tanıdığını belirterek şunları anlattı:

“Enver Altaylı, 1999-2005 arasında görev yaptığım ÖKK’ya benimle görüşmek için gelmedi. Velev ki, gelse ne fark eder; ama gelmedi. Tanışmış olsak en azından sosyal anlamda telefon görüşmemiz veya mesajlaşmamız olur.

“Cezaevinden çıktıktan sonra trafik denetleme sistemiyle ilgili bir şirket kurdum. Belediyelerle görüşmeye başladım. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin de bu sistemi kurmak istediğini öğrenince Başkan’a ulaşmak istedim, ama ulaşamadım. Merhum Erol Olçok belediyenin işlerini yapıyormuş; ona ulaşmaya çalıştım, ulaşamadım.

“Enver Altaylı ile samimi olduğu bilgisi gelince, Furkan Torlak’tan beni Enver Altaylı ile tanıştırmasını istedim. Nihayet 2015’te tanıştık, 30 dakika görüştük, konuyu söyleyip ricacı oldum.

“Birkaç ay sonra Olçok’un bürosunda birlikte toplantı yaptık. Projeyi anlattım, çok ilgilendi. Çerkezmiş, benim de Çerkez olduğumu öğrenince memnun oldu. Ama 15 Temmuz’da oğluyla birlikte şehit olunca iş kapandı.”

Göktaş, savunmasını tahliye ve beraat talebiyle tamamladıktan sonra kendisinin çapraz sorgusuna geçildi.

Bozkır: “Benim ‘ÖKK’da hareketlilik vardı’ dediğim buydu. Tarihi karıştırmışım, 2001’miş. Zihni Çakır’ın telkini ile yaptığım tahminin yanlış olduğunu bugün gördüm”

Sanıklardan Bozkır; gazeteci Zihni Çakır ve Ankara TEM polislerinin, “FETÖ”nün 2004’ten beri ÖKK’nın hazırladığı ‘FETÖ raporu’nun peşinde olduğu yönünde telkinde bulunduğunu belirtip, “Böyle bir rapor hazırladınız mı?” sorusunu yöneltti.

Göktaş; MGK, Genelkurmay ve ÖKK’nın emriyle 2001’de “FETÖ” hakkında değil PKK hakkında 2 bin 500 sayfalık rapor hazırlayıp bunu ilgili makamlara sunduklarını söyledi.

Bunun üzerine Bozkır şöyle konuştu:

“Benim ‘ÖKK’da hareketlilik vardı’ dediğim buydu. Tarihi karıştırmışım, 2001’miş. Zihni Çakır’ın telkini ile yaptığım tahminin yanlış olduğunu bugün gördüm.”

Enver Altaylı: “Savcı sorguda beni Göktaş’la görüştüğüm tarihle ilgili yanılttı

Sanıklardan Enver Altaylı da Göktaş’la görüştüğü tarihe dair sorguda Savcı’nın kendisini yanılttığını öne sürüp, “Bir savcı yalan söylemez” diyerek şunları söyledi:

“Levent Göktaş bana göre vatansever, kahraman bir Türk evladıdır. Babasından dolayı ailem onun ailesini tanıyordu. Ama ben kendisiyle hiç görüşmemiştim. Ayrıca bir kahramanla görüşsem ne olur? 80 yaşındayım, ne zaman görüştüğümüzü Levent Albay’ım anlatınca hatırladım. Bu davadakilerden sadece Mustafa Özcan’ı tanırım. Tanıştıran da Süleyman Demirel’dir.”

Altaylı ardından Göktaş’a “Biri cinayetten sonra, ‘Ben ihaleye gireceğim, ihaleyi kazanırsam paranı vereceğim.’ der mi? Hangi kiralık katil bunu kabul eder? Cinayet tarihinde böyle bir şey var mı? Sizinle aramızda para alışverişi oldu mu?” diye sordu.

Göktaş, “Böyle bir şey olamaz. Aramızda herhangi parasal bir ilişki de olmadı” diye karşılık verdi.

Göktaş’ın bu cevabı üzerine Enver Altaylı, “Cinayeti Fetullah Gülen azmettirdiyse, bankası var, parasını da o versin. Enver Altaylı niye versin? Bu bir iddianame değil bir suç belgesidir. Bunu yazanlar da günü geldiğinde kanun önünde hesabını verecek” diye konuştu.

Firari sanıklardan Serhat Ilıcak’ın avukatı Özlem Barıner, Zihni Çakır’ın “Ergenekon Davası’nda Zekeriya Öz’ün tanığı” olduğunu belirterek, aralarında bir husumet olup olmadığını sordu.

Göktaş, bu soruya “Yüzde yüz FETÖ’cüdür. Bize bir onlar bir de PKK’lılar kin besler” diye cevap verdi.

Bunun üzerine araya giren Göktaş’ın avukatı Hüseyin Ersöz, basının da olduğu bir ortamda bir kişiyle ilgili beyanda bulunduğunu, sözkonusu kişinin dava açabileceğini kaydederek tahmininin bu yönde olduğunu söylemesinin uygun olacağını söyledi. Sözkonusu uyarı üzerine Göktaş, “Zihni Çakır’ı tanımıyorum. Bana niye husumet besliyor, bilmiyorum. Ya FETÖ’cü veya PKK’lı diye tahmin ediyorum” diye konuştu.

Ersan Barkın: “HTS’leri sormayacağım çünkü…”

Avukat Ersan Barkın, “Sayın Komutanım” hitabıyla Levent Göktaş’tan Enver Altaylı ile kaç kere görüştüğünü netleştirmesini istedi. Göktaş, daha önceki beyanlarını tekrarlayınca Barkın, Altaylı’nın savcılık ifadelerinden hareketle “O zaman ya Enver Altaylı yanlış hatırlıyor veya birden fazla görüştünüz” dedi.

Göktaş, Barkın’dan kendisine çok soru sormalarını istediğini bildirince Barkın şöyle konuştu:

“Soracağım zaten. Ama HTS ve bazlarla ilgili soracağım yok. Çünkü siz de anlattınız, bunların envanterinin nasıl tutulduğunu biliyorum. Bu, savunma makamındayken benim de çokça karşılaştığım bir durum.”

Göktaş’a, isminin Şubat 2022’de gündeme geldiğini hatırlatan Barkın, “Ancak hakkınızda Haziran’a kadar gözaltı işlemi yapılmadı. Neden? O arada ne oldu? Bu dosyada başka bir el mi var? Bu soruya vereceğiniz cevap önemli” diye sordu.

Göktaş’ın “Bilmiyorum” karşılığı üzerine Barkın, “Bu ele dair yapılacak tespitin, bu dosyada kumpas varsa, onun ortaya çıkarılması açısından önemli” diye konuştu. Göktaş, “Bunda istihbarat parmağı olduğunu düşünüyorum. Kurumu kötülemek istemiyorum, ama birkaç kişinin işi gibi” yorumunu yaptı.

Barkın’ın, “Gözaltı işleminden basından mı haberdar oldunuz? Çünkü görüntülerde sabah evinizden çıkarken normal çıkıyorsunuz” şeklindeki sorusunu da Göktaş, “Evet sabah işe gitmek üzere çıktım. Sonra kızım haber verdi. Onun evine gitmişler. Kızım da o sırada Van’da. Niye geldiklerini sordum. Evi arayıp öğreneceğini söyledi. Sadece 4 günlük gözaltı kararı olduğunu bildirmişler. Tabii kafam döndü” diye cevaplandırdı.

Barkın’ın ardından Mahkeme Başkanı, “Emir astsubayınız Mehmet Narin’in Şubat ayında gözaltına alındığını biliyor muydunuz?” sorusunu yöneltti. Göktaş şu karşılığı verdi:

“Bana inanmayacaksınız, ama Mehmet Narin’in gözaltına alındığını biliyorduysam dünyanın en aşağılık adamayım.”

Son olarak Savcı, davanın şüphelilerinden hakkında kovuşturmaya yer yok kararı verilen Altan Bora’nın, kendisi aleyhindeki ifadelerini hatırlatarak aralarında husumet olup olmadığını sordu. Göktaş, “Biraz husumetli. İşten çıkardığım için üzülmüş, böyle bir ifade vermiş olabilir” diye konuştu.

Bozkır: “Sanıklar masum demiyorum. İspatlanan bir şeyler var, vücut bulması isteniyor”

Necip Hablemitoğlu suikastı davasının Salı günü (14 Şubat) başlayan duruşmasında, ifadeleriyle dava iddianamesinin önemli bir bölümünü oluşturan sanık Nuri Gökhan Bozkır, verdiği ifadelerin gerçeğe dayanmadığını iddia etmişti.

Gazeteci Müyesser Yıldız’ın kendi internet sitesindeki haberine göre duruşmanın dünkü bölümünde savcı, Bozkır’a “Tamamen inkâr ettiniz, ‘senaryo’ dediniz. O yüzden onları sormayacağım. O ifadeyi gizli tanık olacağını düşündüğün için mi verdin?” sorusunu yöneltti.

Bozkır, savcının bu sorusuna şöyle yanıt verdi:

“Ben 2017’den beri gizli tanık olacağım düşüncesiyle ifade verdim. Buraya geldiğimde gördüğüm muameleler… Ayrıca Savcı ‘Seni gizli tanık yapacağım, ama şu anda zamanı uygun değil.’ dedi. Mahkemede de bildiğin her şeyi anlatırsan seni gizli tanık yapacağız.’ dediler. TEM görevlileri de yanımdaydı. Onun için öyle ifade verdim. Sonra ‘Bir Savcı Bey ile görüşelim.’ dediler, ancak ‘Bu saatten sonra olmaz’ karşılığını verdiler.”

“Bu işin çözülmesini en çok isteyen Sedat Peker”

Bunun üzerine Savcı, Bozkır’a “Gizli tanık olsaydınız da bunlara senaryo der miydiniz?” diye sordu.

Bozkır şöyle karşılık verdi:

“Evet, çünkü Zihni Çakır, ellerinde bulgular olduğunu söyledi. Benden vücut vermemi istediler. Lütfen bu mahkemeyi magazinleştirmeyelim. Ben bunun aydınlığa kavuşturulmasını herkesten çok istiyorum. Rahmetliden sonra en çok ben zarar gördüm.

“Avukatlarım şimdi kızacak, ama MİT’in gönderdiği rapor var. Benim Sayın Sedat Peker’le, Can Dündar’la, Romanya’daki arkadaşı Aytaç Ocaklı ile görüştüğümü yazdılar. Cinayete ilişkin hiçbir şey yok. Bu işin en çok çözülmesini isteyen de Sedat Peker’dir.”

“Sanıklar masum demiyorum”

Savcı MİT’in soruşturma makamı olmadığını belirttikten sonra, “O tarihlerde ÖKK’daki hareketlilik ile cinayet arasında bu bağlantıyı nasıl kurdun? Ayrıca merhumun ailesi acıya alışmışlar. Siz niye acı çekiyor, ağlıyorsunuz?” diye sorunca, Bozkır’ın avukatları Savcı’yı yönlendirme yapmakla suçlayıp Bozkır’ın gördüğü işkence nedeniyle ağladığını söyledi.

Bunun üzerine araya giren Şengül Hablemitoğlu, “Bize bakarak da ağladı, galiba hatırlamıyorsunuz” dedi.

Bozkır şöyle devam etti:

“Allah kimseye göstermesin. MİT’te… Ülkede yarın ne olacağı belli değil.”

Bozkır’ın bu ifadesine Mahkeme Başkanı, “Ne demek istiyorsun? Cumhuriyet sonsuza kadar yaşayacak” diye tepki gösterdi.

Bozkır, “MİT, işkence… Bu ülkede her şey olabilir. Kızının adını Kanije koyan birisinin öldürülmesinin aydınlatılmasını isterken gülerek mi anlatayım?” karşılığını verdi.

Bozkır’ın bu ifadelerine “Böyle bir senaryo yazarak sulandırmış olmadınız mı?” diye tepki gösteren Savcı, “Masum, suçsuzsa bu insanları niye soruşturmaya katıyorsun?” sorusunu yöneltti.

Bozkır, “Masum demiyorum. Zihni Çakır tarafından verilen, ispatlanan bir şeyler var; vücut bulmasını istiyorlar. Pardon filmine döndük” diye karşılık verdi.

 

Devamı >>>



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER