Tarih: 24.05.2018 19:41

Gâvurun ekmeğini yiyen, gâvurun türküsünü söyler

Facebook Twitter Linked-in

Balkanlar´dan Orta Asya´nın derinliklerine kadar bütün Türklük dünyasında, iletişim diliTürkiye Türkçesi olmalıdır. 

Gâvurun atına binen, gâvurun kılıcını sallar, gâvurun ekmeğini yiyen, gâvuruntürküsünü söyler sözüyle, önemli bir husus dile getirilmiştir. 

1990 yılında Rusya´nın dağılması ile rahmetli Özal ile birlikte gitmiş olduğumuz ölümünden önceki son seyahatte, 5 Orta Asya ülkesi, Türkî Cumhuriyetlerini gezdiğimiz zaman görmüştük ki; bütün bu ülkelerin kendi dilleri terk ettirilmiş veya unutturulmuş, resmi dilleri Rusça olmuş idi. Dağ köylerinde yaşayan çok az kişi kendi ata dillerini konuşmaktaydı. 

Bir taksi şoförü bizim Türk olduğumuzu görünce, bizimle Türkçe konuşmaya çalışmıştı. Yanındaki arkadaşı ise onu azarladı, dedi ki doğru düzgün konuş, ne diye Türkçe konuşmaya çalışıyorsun, Rusça konuş demek istiyordu. Çünkü onlar resmi dil olarak, yıllardır devletin dili olan Rusça´yı konuşmuşlardı ve benimsemişlerdi ki, kendi öz dillerini konuşmaktan utanıyorlardı. 

Daha sonra FETO´nun Türkî Cumhuriyetlerde açmış olduğu okullar ve üniversitelerde, eğitim dilinin İngilizce olması şartı ile karşılaşınca, Rusya´dan boşalan bu emperyalist kültür ve dil alanını, bu sefer de İngiliz kültür ve dili ile doldurularak ikinci bir şok ile esas amaçları olan ABD projesini, TürkîCumhuriyetlerini adım adım işgal için FETÖ´nün eliyle bize sempati ve hasret duyan Türk kardeşlerimize yapılmış en büyük kalleşlik olmuştur.  

Bugün Türkiye´de bile pek çok kolejler ve üniversiteler eğitim dili olarak, ısrarla ekstra bir ilim veriyor gibi İngilizceyi öne çıkarıp, eğitim dilinin İngilizce olmasında ısrarla destek alarak, İngilizceyi ana dilimiz kadar yaygınlaştırmaya çalışıyor. Bir özenti ve fantezi olarak başlayan İngiliz ve Amerikan hayranlığı, gittikçe Türkiye´de de etkisini arttırıyor. Balkanlar´da Türk dili ile eğitim verecek bir üniversite açmak için müracaat eden bir Türk girişimci, Balkan makamlarındanİngilizce olmak kaydı ile üniversite açılabileceğinin şartı ilekarşılaşıyor. 

Halkının pek çoğu Türkçe konuşan Balkanlar´daki kardeşlerimiz, maalesef okullarında İngilizce eğitim alarak okul ve üniversiteye devam edebiliyorlar.Özellikle Türkçeden uzaklaştırılmak isteniyor. FETÖ tarafından açılmış olan okullar ve üniversiteler, herhangi bir şekilde Maarif Vakfı ile aracılığı ile Türkiye tarafından ellerinden alınacağı endişesi ile Türkiye´nin müdahalesinden kurtulmak için, açılmış olan FETÖ okul ve üniversitelerinin hisselerini Amerikan ve İngiliz şirketlerine satarak, onların arkasına saklanarak ihanetlerini devam ettirmeye çalışmaktadırlar.Kapılarında İngiliz ve Amerikan bayrakları ile Balkanlar´daki Müslüman kardeşlerimize ABD ve İngiliz kültürü enjekte edilerek, Türkiye ve Türklük dünyası ile irtibatları koparılmaya çalışılıyor. 

Rahmetli Özal, son seyahatinde dile getirmiş olduğu Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİB) ve Türkçe konuşan ülkeler birliği projeleri vesilesiyle, Balkanlar´dan Yakutistan´a kadar bütün ülkelerde iletişim dilinin ve eğitim dilinin Türkçe olması projesini ortaya atmıştı. Belki de ölümüne vesile olan bu proje idi. Batılıların kan damarına dokunmuş ve projelerini alt üst etmişti. Türk halkları kendi dil ve kendi lehçeleri ile beraber ortak iletişim dili olarak, Türkiye Türkçesini öğrenebilirler. Türkler bir araya geldiğinde, Türkiye lehçesiyle konuşmalı. Türkiye Türkçesi bugüne kadar çok büyük mesafe aldı. Bugün Türkiye Türkçesi ile Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan, Gürcistan, Tacikistan, Moğolistan gibi ülkelerde, kendi lehçeleri ile Türkçe arasında küçük farklılıklar olsa da, çarşıda pazarda dolaşıp, her işinizi konuşup rahatlıkla halledebilirsiniz. 

Bu ülkelerde ortak dilin Türkiye Türkçesi olması hiç de zor değildir. Balkanlar´da ise, Saraybosna, Arnavutluk, Bulgaristan, Romanya, Makedonya gibi ülkelerinin hepsinde de, Türkiye Türkçesi ile her türlü işinizi görebilirsiniz. İşte bu ortak dil birliği eğer üzerinde ciddiyetle durulup, pek çok kültür merkezlerinde, dil hususunda kurslar verilerek Türkiye Türkçesi yaygınlaştırılabilirse, arkadan gelebilecek kültür ve fikir birlikteliği de, her türlü kardeşlik, ticaret birlikteliklerini de geliştirecektir.

Gözden kaçan bu hususu tekrar gündeme taşıyıp, Asya Türkî Cumhuriyetlerinden, Balkanlar´a kadar Türkçeyi ortak dil yapıp, ortak tarihi köklerimizi, müşterek kardeşliklerimizi yeniden hatırlayıp, haçlı zihniyetine karşı İslam inancını, zulme karşı hilal ve haçlı düşmanlıklara karşı, yekvücut olma ideolojisini de geliştirebiliriz. 

Diğer yandan yine Afrika ülkeleri ve Arap Yarımadası´nda da, Arap dili ve edebiyatı üzerinde ikinci bir ortak dil üzerinde çalışmalar geliştirilebilir. Haçlı dünyasın kendi aralarında İngilizce, Fransızca ve Almancayı ve İspanyolcayı ortak dil olarak bütün dünyada yaygınlaştırmaya çalışıyorlar ise, Türkiye önderliğinde meydana getirmeye çalışmakta olduğumuz birleşmiş İslam dünyası, bu şekilde haçlı medeniyetsizliğine ve zulmüne karşı, maddi ve manevi müstakil bir dünya kurabiliriz ve kurmak mecburiyetindeyiz. 

En son meydana gelen Kudüs işgali ve katliamı, Suriye ve Irak´ın yerle bir edilmesi, İran ve Türkiye için yapılan işgal planlamaları, acımasız, imansız, dinsiz Yahudi Siyonist Batı dünyası, Müslümanların unuttuğu ve geç kaldığı cihat ruhunu, İslam Birliği Projesini inşallah tetikleyecektir. Kuyunun dibinden Yusuf (a.s) çıkışı gibi İslam aleminin dünyadaki hakimiyeti adına, harekete geçişinin başlangıcı olacaktır. 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —