Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Güzel Ahlâkın Özü: Nezaket

İlahiyatçı yazar Fatma Akdokur'un, Özgün İrade Dergisi 2020 Yılı Ocak sayısında yayımlanan yazısı...

Güzel Ahlâkın Özü: Nezaket

İnsan, kendisiyle, diğer insanlarla, varlık âlemiyle ve Rabbiyle hep bir şekilde münasebet içinde bulunan ve insanlığını bu çerçevede geliştirip inşa eden bir varlıktır. Söz konusu gelişim ve inşa, insan özüne ilka olunan fücur ve takvadan hangisi merkezinde seyrediyorsa, bahsi geçen ilişkiler ağındaki tezahürler de o yönde olur. İnsanın bütün çevresiyle münasebetini bir terbiye, edep, incelik, kibarlık ve zarafet vasfını haiz söz, tutum ve tavırlarla donanmış bir biçimde sürdürmesi, dolayısıyla özündeki takvanın izini takibi, ilişkiler dünyasındaki ahlâkî düzeyinin de alamet-i fârikası olarak tezahür eder.

Peygamber (a.s.)’ın bir hadis rivayetinde “Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim” (İbn Hanbel, II. 381) diyerek işaret ettiği bütün bir tevhidî gelenek, insanın yeryüzündeki anlamının belli ölçüler içinde seyrinin gerekliliğinin ifadesidir, denebilir. Zira insan, halife olduğu yeryüzünde (Bakara, 2/30) “selam/barış/İslam”ın yaygınlaşmasını bu “sîreti” takip ile mümkün kılabilir. Bu sîret, insana başta kendisi olmak üzere, diğer insanlar ve varlık âlemiyle dolayısıyla da Rabbi ile olumlu, dengeli ve belki çatışmadan uzak bir ilişkinin imkânını da sunar.    

Halifelik/sorumluluk bilinci ile yapıp ettiğini hep “ihsan” düzeyinde zarif, iyi ve güzel yapan insan, sîreten güzelleşmekte, “öteki” veya “diğeri” ile ilişkilerinde hem “iyileşen” hem de “iyileştiren” olabilmektedir.  “Allah Refîk"tir; nezaketi, yumuşaklığı, kolaylığı, lütuf ve ihsanı, şefkat ve merhameti sever. Kaba saba bir tavır karşısında esirgediğini, nezaket ve yumuşaklık karşısında bol bol ihsan eder.”  (İbn Hanbel, I. 112) anlamındaki bir hadis rivayeti bize, söz konusu ilişkiler ağı içerisinde kuşanacağımız nazik bir “sîret”in müjdesini vermektedir. Yine bu bağlamı teyiden “Kime rıfktan (nezaket ve kibarlıktan) bir pay verilmişse o kimse hayırdan nasibini almış demektir. Rıfktan (nezaket ve zarafetten) mahrum olan kimse ise hayırdan nasip alamamış demektir.” (Tirmizî, Birr, 67) anlamındaki bir başka hadis rivayeti de,  “nezaketin” insan için bir hususi mazhariyet olduğunu da hatırlatır.

İnsanın ilişkiler ağında söz, hâl ve tutumlarının nezaket ve zarafet ile donanmışlığı, onun kendisiyle ilişkisini “hayr” üzere kıldığı gibi, diğer insanlarla da münasebetini kolaylaştırıcı olmaktadır. “Sen onlara sırf Allah’ın lütfu sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi…” (Âl-i İmrân, 3/159) mealindeki âyet, Peygamber (a.s.)’ın olduğu kadar, onun örnekliğini takip edenlerin de kuşanmaları gereken bir “güzel ahlâkın” bu yönüyle Yüce Allah tarafından onaylanmasından başka nedir ki? Dolayısıyla kaba ve katı kalple davranmak, nezaketten uzak bir hâl olarak diğer insanlarla ilişkide kırıcı ve uzaklaştırıcı olacağı gibi, bu tavrın kibirden kaynaklanan bir niteliğe sahipliği ise inanan bir insanda görülmesi hiç de kabul edilir değildir.

Kibir, güzel ahlâkın en büyük düşmanı olduğu gibi, inanan bir insanla biraradalığının imkânsızlığı da ciddi uyarılarla hatırlatılmaktadır. “Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara erişemezsin” (İsrâ, 17/37) mealindeki âyet, bu tür kibrin, nezaketten ve güzel ahlâktan uzaklığın, inanan bir insana yakışmadığını çarpıcı şekilde betimlemektedir. Yine bir hadis rivayetinde de Peygamber (as.), “İnsanların kendisi için ayağa kalkmasından hoşlanan kimse cehennemdeki yerine hazırlansın” (Ebû Dâvûd, Edeb, 151 – 152) sözüyle, kibrin bir kişiyi sürükleyebileceği sona dikkat çekerek, sakınılması gereken kötü ahlâkın en sinsisinden inananları uzaklaştırmaya çalışmıştır.

Yüce Allah insanı, emaneti kendisine tevdi edilir kıvamda var kılmış; varlık âlemi onun sorumluluğuna havale edilmiştir. (İbrahim, 14/32-34) Bu durum, esasta Allah’ın insana olan güveninin en önemli göstergesi olduğu gibi, fıtraten ilka olunan takvanın da galibiyeti durumunda insanın evrenle, varlık âlemiyle ilişkisinin selam/barış/İslam üzere sürdürülmesini de mümkün kılacaktır. Aksi hâlde, insan, kendisine emanet edilen varlık âlemine ihanet etmiş olacaktır. Dolayısıyla içinde yaratıldığımız varlık âlemine, dünyaya, doğaya kendi sınırsız arzu ve heveslerimizle değil, rıfk ile yani nezaket, iyilik, edep ve saygı ile yaklaşmamız; bir emanet hassasiyeti ile her istediğimizi yapmanın doğru olmadığının bilincinde olmamız bir gerekliliktir. Bu bağlamda Peygamber (a.s.)’ın, “…Fâcir/bozgıncu bir kul öldüğü zaman insanlar, beldeler, ağaçlar, hayvanlar ondan rahat ederler” (Müslim, Cenâiz, 61)anlamındaki hadis rivayeti bize çevremizle ve bütün bir varlık âlemiyle ilişkimiz konusunda hassas olmamamızı hatırlatıcıdır.  

Neticede İslam kültür ve geleneğinde kolay ve yaşanabilir küçük küçük hatırlatmalar ve uyarılar bir insanın belki de güzel ahlâkını ve nezaketini açık kılan önemli yansımalar üretir.  “…Tanıdığın tanımadığın herkese selam ver … ” (Buhârî, Îmân, 6) öğüdü, bir insanın başkalarıyla ilişkisini esenlik ve güven duygusu uyandırır niteliğe kavuşturur. “…Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki (muhabbet ve nezaketle davranın ki) gökyüzündeki(ler) de size merhamet etsin” (Ebû Dâvûd, Edeb, 58; Tirmizî, Birr, 16) uyarısı, içinde var edildiğimiz ve sorumluluğu tarafımıza verilmiş bütün bir varlık âlemiyle ilişkimizi biçimlendirici ve dolayısıyla da kendimizi “iyi ve salih” kılmanın imkânına kavuşturucudur. “…Allah'a O'nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Çünkü her ne kadar sen onu görmüyorsan da o seni muhakkak görür…" (Buhârî, Îmân 37; Müslim, Îmân 1) açıklamasıyla tanımlanan “ihsan” üzere oluş da, insanın varlığını borçlu olduğu âlemlerin Rabbi olan Allah ile ilişkisindeki rikkat ve güzelliği ortaya çıkarıcıdır.

Bütün bu hatırlatmalar her bir insan tekinin ve inananın yaratılışına uygun bir hayat yaşayabilmesinde anahtar niteliğindedir. Özünde nezaket yer alan güzel ahlâk sahibi bir insan da hem kendisi, hem çevresi hem de Rabbiyle sahih bir ilişkinin sahibi olarak hayırla yâd edilecektir.   

 



Anahtar Kelimeler: Güzel Ahlâkın : Nezaket

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER