GÜZEL SESİ DUYAN CAMİYE KOŞUYOR
Ramazan ayını bir ibadet mevsimine çevirerek yüreklerin Kur´an nûruyla yenilenmesine vesile olan mukabele bir peygamber geleneği. Eski Ramazanlarda, koltuğunun altında bir Kuran-ı Kerim ile bembeyaz başörtülü yüzlerce kadın ve çocuk sokaklara dökülürmüş. Mukabele saatinin yaklaştığı bu şekilde anlaşılırmış ve camiler, evler dolup taşarmış. Günümüzde de bu gelenek yaşatılmaya çalışılıyor. Evlerde, camilerde mukabele programları düzenleniyor. Ancak Siteler camindeki mukabele programı hepsinden başka. Mukabele saatinde tıklım tıklım dolu olan camide yer bulmak oldukça zor. Sebebi ise Kur´an-ı Kerim´i okuyan Ayşe Elif Apuhan. 2010 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen Kur´an´ı Kerim´i Yüzünden Güzel Okuma Yarışması Türkiye birincisi Ayşe Elif Apuhan´ın tilaveti dinleyenlere adeta manevi bir ziyafet yaşatıyor. Ayşe Elif Hocanın güzel sesi dilden dile yayılıyor, cami doluyor. 28 Şubat sürecinin baskılarını birebir yaşayan Ayşe Elif Apuhan, Kur´an Kursu öğreticiliği yapıyor, aynı zamanda Marmara İlahiyat Fakültesi´nde de Kur´an´ı Kerim okuma ve Tecvid dersleri veriyor. Yeri geldiğinde cezaevlerindeki mahkumlara da mukabele okuyarak onların maneviyatlarını güçlendirmelerine yardımcı oluyor.
28 ŞUBAT YILDIRAMADI
Ayşe Elif Apuhan hocanın Kur´an-ı Kerim´le tanışması İmam Hatip ortaokuluna gitmesiyle olmuş. Tam 28 Şubat sürecinde İmam Hatip ortaokuluna başlayan Apuhan baskıları iliklerine kadar hissetmiş, başörtüsü, katsayı engellerini birebir yaşamış. Astsubay olan babasının namaz kıldığı için ordudan atılması da tuz biber olmuş. Birçok eş dost akrabadan da İmam Hatip´te okuduğu için tepki almasına, annesinin de mesafeli tutumuna rağmen okulunu bırakmayı hiç düşünmemiş. İlahiyat okumak isteyen ve zaten İmam Hatip mezunu olduğu için İlahiyat Fakültesi dışında tercih yapamayan Apuhan, ilk yıl şehir dışında bir üniversiteyi kazanmış ancak maddi durumlarının yetersizliği nedeniyle gidememiş. Sonraki yıl Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine giren Apuhan, ?Lisede de Kur´an-ı Kerim derslerine de olan ilgim çok yüksekti. Arapça dil bilgim gramerim iyiydi. Hocalarımız bizi çok iyi yetiştirdi. Hamdolsun bize İlahiyat nasip oldu? diyor.
POPSTAR´A KATIL!
2007 yılından bu yana Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde Kur´an kursu öğreticiliğine başlayan Apuhan, 2010 yılında da Kur´an´ı Kerim´i Yüzünden Güzel Okuma Yarışması´nda Türkiye birincisi olmuş. Bunda güzel okumasının yanı sıra güzel sesinin de etkisi var. Genç hocanın sesinin güzelliği daha çocukluğunda dikkat çekmiş. Akrabalarının ailesine ?Bu kızı şarkıcı yapın, yarışmalara katılsın? dediğini anlatan Apuhan, hocası Mehmet Ali Sarı´nın sesinin nadir bulunan bir tonda olduğunu söyleyip yönlendirmesiyle, sesini nasıl kullanacağını öğrenmiş. Şimdi sesini Kabe imamlarına benzetenlerin yanı sıra, öğrencilerinden albüm çıkarmasını isteyenler bile var. Ayşe Elif Hoca bir öğrencisinin gözyaşları içerisinde sarf ettiği şu cümleyi hiç unutamıyormuş: ?Ah hocam, gayrimüslimlerin önünde okusanız bu Kur´an´ı hepsi hidayete erer? Mukabele okuduğu Siteler camiye İstanbul´un farklı semtlerinden birçok kişi geliyor. Cemaatin güzel sesli ve güzel okuyan hocaya ilgisinin daha farklı olduğunu söyleyen Apuhan, peş peşe 2-3 cüz okusa bile kimsenin ´yeter hocam sıkıldık´ demediğini ifade ediyor. ?Kur´an´ı seslerinizle süsleyin, seslerinizi Kur´an ile süsleyin? hadis-i şerifini yapmaya çalıştığını belirten Ayşe Elif Hoca ?Cemaat bizde böyle okuyalım diye hevesleniyor. Bunun için dua istiyorlar. Aslında güzel olan, mucize olan Kur´an, bizde onu Allah´ın bize verdiği güç nispetinde okumaya çalışıyoruz? diyor.
Cezaevinde atmosfer bambaşka
Ayşe Elif Apuhan, önceki yıllarda cezaevinde de mukabele okumuş. Çoğu hocanın cezaevinde mukabele okumayı reddettiğini ifade eden Apuhan, burada şahit olduğu hayatlardan ve Kur´an´ı Kerim´i okuduğu sırada mahkûmların döktüğü gözyaşlarından çok etkilendiğini anlatıyor. Cezaevlerinde bu tür faaliyetlere oldukça ihtiyaç olduğunu belirten Apuhan ?Oradaki manevi atmosfer bambaşka. Karşınıza gelen mahkûmları, mahkûm gibi göremiyorsunuz. Hepsinin elinde Kur´an var. Bir mahkûmu hiç unutmuyorum. Ben mukabeleyi okurken ağlayarak dışarıyı seyrederdi çünkü evladı dışarıdaydı. Mukabeleden sonra beni bırakmak istemezdi. Acaba Kur´an´ ı okurken ne hissediyordu, neyden temizlendiğini düşünüyordu. Bunu hep merak ettim. Yine orada görev yap deseler yaparım? diyor.
Double hoca
Hem camiide hem üniversitede hoca olan Apuhan, üniversitedeki öğrencileriyle de oldukça iyi bir iletişime sahip olduğunu söylüyor. ?Her yaştan öğrencim var, bu mesleği Rabbim bana nasip ettiği için hep şükrediyorum? diyen Apuhan, iki görevini şöyle karşılaştırıyor: ?Kur´an kursunda hitap ettiğiniz kitle daha sevecen, daha müjdeleyici olmanızı gerektiren bir görev. İlahiyat fakültesi daha akademik. Hitap ettiğiniz kesimin tek görevi var o da öğrenmek. Dolayısıyla onlara bir şeyler anlatmak hafızalarında yer etmesini sağlamak amacıyla gösterdiğimiz performans daha kapsayıcı, belki daha otoriter. Fakültede bir defa anlatmanız yeterli olabiliyorken, Kur´an kursunda defalarca tekrar yapmak durumunda kalıyorsunuz. Gelen teyzelerin, hanımların ihlası ve muhabbeti de çok önemli. Çünkü onlar kursa birçok seneleri aşarak, yüklerini azalttıkları bir dönemde geliyorlar ve burada rahatlamak istiyorlar. Hocaya inanılmaz derecede bağlı oluyorlar, saygı duyuyorlar. Cemaatinizle iletişiminizde güçlüyse bunun avantajlarını yaşıyorsunuz. İlahiyat fakültesinde de bir bayan akademisyen olarak onlarla alışılmışın dışında bir bağ kuruyorum. Burada hanımlarla yaptığım sevecenliği ve hoş sohbeti onlarla da yaptığıma inanıyorum. Bu noktada her iki kurumda birleşiyor. Yaptığımız eğitim değişiyor sadece.?
Hem dünyalık hem ahiretlik bir işim var
Mesleğe oldukça genç yaşında başlayan Apuhan, ilk görev yeri İzmir´de öğrencileriyle kurduğu muhabbetin Kur´an menşeili olduğunun farkına varamadığını söylüyor. Çevresinde her zaman çok güzel bir işe sahip olduğu yönünde tepkiler aldığını kaydeden Apuhan, ?Bu mesleğin hem sosyal statüsü var hem de öğrettiğimiz Kur´an miktarınca Allah katında bize heybemizi doldurmamızı sağlayacak tarafı. Çevremden gelen tepkiler de hep bu yönde. Tabii bunun hakkını vermek lazım. Öğrettiğin Kur´an-ı yaşaman lazım. Okuduğumuz ve okuttuklarımızı yaşıyor olmamız gerekiyor ki ahirete bir tarla ekmiş olalım? şeklinde konuşuyor.