23.10.2018 Salı
Ülkemiz çok aktif.
Olaylar eş zamanlı olarak artıyor ve yeni yeni gündemler oluşuyor.
Hatta o hale geliyor ki, ele alınacak, üzerine konuşulacak çok konu var.
Kaşıkçı olayından başlayıp, ?Andımız´ konusundan sağa dönüp, Ak Parti-Mhp atışması güzergahında devam edip, yerel seçimlerin öneminin tepe noktasına çıkıp, oradan ?sistem tartışmalarının tekrar açılması´ düzlüğüne kadar inebiliriz.
Ama bir gelişme benim daha çok dikkatimi çekti.
Neden mi? Çünkü artık ayak oyunlarını, siyasi salvoları, kamplaşmaları, ucu görünmez ve karanlık suni gündemleri ele almak insanımızı yoruyor ve yorduğu yetmezmiş gibi strese bağımlı hastalıklı ruh haline sokuyor.
Hayır kardeşim. Biz bu kadar stres odaklı yaşamak istemiyoruz. Sizler kavgadan, tartışmadan enerji alarak daha da saldırgan olup kavga içinde olmaktan haz duyuyor olabilirsiniz. Aldığınız bu enerjiyle hayata daha fazla saldırıyorsunuzdur. Amenna. Ama bütün bir toplumu da bu hale getirmeyin lütfen.
Çünkü hayatta olumlu ve olumsuz gelişmeler birlikte ortaya çıkıyor ve gelişiyor. Bu yüzden, hadi gelin biz olumlu olanları konuşalım ki, hayata daha da olumlu bakan dingin insanlar olmanın hazzını yaşayalım. Bu da bizim hakkımız, öyle değil mi.
Mahalleden onurlu çıkış yapan Levent Gültekin, tecrübelerini, yaşadıklarını ve hayata baktığı yeni noktayı kitaplaştırdı. Muhtemelen görmüşsünüzdür ve okumuşsunuzdur. Onun mahalleden kastı tabii ki, ideolojik mahalle. Bağnazlığın, statükonun ve ?öteki´ni yok görmenin mahallesi.
Benim mahalle dediğim de, müslümanların mahallesi. Ben o mahallede doğdum, büyüdüm. O mahallenin farklı farklı yerlere çıkan sokaklarını da çok iyi bilirim.
İşte o mahalleye bir misafir katıldı. İvo Molinas, Şalom Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni. Şalom, haftalık siyasi ve kültürel bir gazete.
İvo Molinas, Ülke TV´de bir programa katıldı. Ülke TV, malumunuz müslüman mahallesinin televizyon kanalı. İktidara yakın olarak bilinen bir kanal da diyebiliriz. Normalde Ülke TV´nin böyle bir programı düzenleyeceğini sanmıyorum. Bu yüzden de, Esra Elönü´yü cesaretinden dolayı kutluyorum.
Programda ele alınan konular çok önemliydi: İyilik-kötülük ikilemi, hakikat arayışı, haz ve tüketim kültürü. Aynı zamanda önemli filozofların fikirleri çerçevesinde gelişen hayatı, inançları, hakikatı arama yolu da konuşuldu. Bu bakımdan entellektüel düzlemde insan-aşkın varlık ve hayatla ilgili ufukların berraklaştığı bir program da oldu.
Esra Elönü´yü kutlarken, İvo Molinas´ı kutlamamak olmaz. Kendisine teşekkür ediyorum. Müslüman mahallesine girerek kendini açması, müslümanlar ve mahalle adına çok önemli ve sevindirici bir gelişme.
Nedeni de şu:
Tanımak, tanışmak ve ortak noktaları görmek ve farkında olmak.
?İnsan bilmediğinin düşmanıdır´ sözü artık tecrübeyle sabit. Bilmeme halinden öğrenme, tanıma, görme ve farkına varma haline geçme adına sevindirici.
Programda ters ve garip sorular yok muydu, vardı tabii ki. Ama verilen cevaplar, soruların garip olduğunu ustalıkla gösterdi. Anlamak isteyene tabii.
İvo Molinas´ın entellektüel kimliği, gerçeği-hakikatı arayışı, ötekileştirmeyi küçük yaşlarından itibaren yaşadığı için ötekileştirmeden kaçınan kişiliği ve samimiyeti takdir edilmesi gerekir kanaatindeyim.
İki noktayı da ele almadan geçemeyeceğim.
?Azınlık olma duygusu ile ilk olarak ne zaman yüzleştiniz´sorusuna verdiği cevap, ayrımcılığın farkına varılması adına önemliydi.
Molinas şöyle cevap vermişti: ?Lisede iken edebiyat dersinde İstiklal Marşının ezberlenmesi için verilen ödevi hakkı ile yapıp 10 kıtayı da ezbere akıcı bir şekilde okuyup, bunu sınıfta yapabilen tek kişi olunca, hoca, sınıfa ?yazıklar olsun size, bir musevi bunu sizden daha iyi okuyor? demesinden sonraki ?Musevi´ ayrımcılığını hissettiğimde?´
İkinci nokta da Esra Elönü´nün şu sorusuydu: ?İsrail´in yaptığı her davranış dünya üzerinde yaşayan 18 milyonun ortak düşüncesi mi? Bununla itham ediliyor musunuz?´
Molinas, tarafsız olduğunu vurgulayarak, müslümanların ve aynı mahallede yaşayanların da düşünmeye başlayacakları bir soru ile yanıtladı.
?Pakistan´da ya da başka bir yerde müslümanların yaptığı çok yanlış bir iş yüzünden, Türkiye´de yaşayan müslümanlardan hesap sorabilir miyiz?´
Bu soru, müslümanları düşünmeye sevkedecek bir soru.
Müslümanlar, bu mahalle musevi kökenli birisinden İsrail´in yaptıkları için hesap sorarken; acaba dünyanın başka ülkelerinde müslümanların yaptığı gayri islami ve bütünüyle yanlış olan işler yüzünden Türkiyeli müslümanlar ne düşünmekteler, ne hissetmekteler?
Ve son olarak da Molinas´ın çok yerinde ve haklı çıkışıyla bitirelim.
?Türkiye´de ne olsaydı bu topraklarda yaşıyor olmazdınız´ sorusu ve Molinas´ın katıldığım ve desteklediğim cevabı:
?Ben buranın, bu ülkenin vatandaşıyım. Ve bir yere de gitmek istemiyorum. Niye gideyim.
Sizden ne farkım var benim?´
Evet İvo Molinas.
Ve Molinas gibi ülkemizde yaşayan bu ülkenin Sefarad olan Musevi vatandaşları.
Sizler, bu ülkeye, bu ülke müslümanlarına, müslüman mahallesine gelmiş ve artık bizden olan ve eşit haklara sahip olan, bu ülkenin yerlisi ve vatandaşı olan insanlarımızsınız.
Ve sizin bu mahallede yaşayan insanlardan farkınız yok. Sizler gibi farklı dinden, kültürden olan diğer bütün insanlarımızın da farkı yok.
Böyle düşünenler ve soranlar varsa, bu sizin eksikliğiniz değil, mahalledeki müslümanların Ecdadı tam manasıyla anlamamış olmasındandır?.