Suriye rejimine bağlı birliklerin Rusya ve İran desteğiyle muhaliflerin elinde kalan son büyük il merkezi olan İdlib’e yönelik saldırısı ve Türkiye’nin bu alana yaptığı büyük çaplı askeri yığınak bölgede tansiyonu arttırdı.
Suriye Ordusu'nun TSK birliklerine yaptığı hava saldırıları ve şehitler sonrası Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) verdiği cevapla çok sayıda Suriye askeri öldü, ordunun 3 uçağı, hava savunma sistemleri ve zırhlı araçları yok edildi.
Savaş seçeneği de konuşulurken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin Moskova’da bir araya gelerek yeni bir anlaşma yaptı.
Anlaşmayla bölgede ateşkes ilan edildi ve Türkiye destekli silahlı muhaliflerin kontrolünde bulunan M4 karayolunun güneyi ve kuzeyinde 6’şar kilometrelik bir alanda güvenli koridor tesis edilmesi kararlaştırıldı.
Ayrıca bölgenin stratejik ilçesi Serakib’in 2 kilometre batısı ile Ayn al Havar’a kadar olan bölgede Türkiye ve Rusya’nın ortak devriye faaliyeti de yürütecek.
Suriyeli muhaliflerin çatı yapılanması olan Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun (SMDK) eski başkanı Halid Hoca ile Ortadoğu Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan mutabakatı Independent Türkçe’ye değerlendirdi.
İdlib’de Türk askerlerinin şehit edilmesinin ardından başlatılan askeri harekatta yoğunluğun 2 gün sürdüğünü muhaliflerin ise bu sayede Serakib’i geri aldığını söyleyen Hoca, harekatın 3. gününde SİHA akınlarının yavaşladığına dikkat çekerek, “Ardından rejim güçleri Rusya desteğiyle Serakib’i geri aldı. İlçeye hava savunma sistemi yerleştirildi ve Rusya Askeri Polisinin bölgede konuşlanacağı açıklandı” dedi.
"Soçi Mutabakatı Putin lehine güncellendi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasında yapılan görüşme henüz gerçekleşmeden Rusya’nın Cebel Zaviye ve M4 otoyolu hattını yoğun şekilde bombalamaya başladığını kaydeden Hoca, “Tüm bunlar Rusya’nın Astana görüşmeleriyle başlattığı taktiğin devamı. Vurup, bölgeyi boşaltıp bunu masada pekiştiriyor. Son yapılan görüşme 14 Astana raundunun 15.’si gibiydi. ‘Soçi Mutabakatı Putin lehine güncellendi’ diyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Rusya’nın zorlu bir mücadelenin ardından çıkabileceği M4 otoyoluna bu mutabakatla ulaşabildiğine dikkati çeken Hoca şunları söyledi:
"Putin saldırılarına devam edecek"
"Ortak devriye, bölgedeki muhaliflerin burayı boşaltmak zorunda olduklarını anlamına geliyor. Ateşkes anlaşması iki tarafın rahat nefes alacağı bir süreci işaret ediyorsa, burada rahat nefes alacak olan Putin’dir. Serakib gibi bölgelerden çıkan sivillerin geri dönüşünden bahsediliyor ama siviller oralarda rejim varken geri dönmez. Serakib’i de geri almak artık çok zor. Mutabakattaki ‘terörist örgütler’ vurgusu Putin’in saldırılara devam edeceğinin işareti. 4 milyon nüfusu Türkiye sınırına yakın bölgelere sürene kadar saldırılarına devam edecek."
Yeni mutabakatla oluşan statükonun yeni sınırlar olarak belirlendiğini kaydeden Ortadoğu Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan ise, “Tarafların birbirleri aleyhine herhangi bir ilerleme sağlamayacak, dolayısıyla yeni sınırların son mutabakatla belirlenen alanlar olarak kabul edilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
"Suriye rejiminin aldığı bölgeler teyit edildi, İdlib'i tamamen alması engellendi"
Mutabakatın Suriye rejiminin son askeri harekatla kontrol altına aldığı bölgeleri teyit altına aldığını kaydeden Orhan, “Ama diğer taraftan rejim ve Rusya’nın da İdlib’i askeri yollarla muhaliflerden tamamen temizleme ve sivilleri de Türkiye’ye süpürme konusundaki yaklaşımı engellenmiş durumda. Özellikle M4 otoyolunun kuzeyi ve M5 yolunun batısında kalan alanlarda bir güvenli bölge ortaya çıkıyor. Tabu bu güvenli bölge anlaşmanın pratikte uygulanmasıyla bağlantılı olacaktır” dedi.
İlan edilen ateşkesin uygulanması ve şu anki sınırlar üzerinden oluşan statükonun kalıplaşması durumunda ortaya çıkacak tablonun Türkiye’nin kaygılarına karşılık vereceğini kaydeden Orhan şunları söyledi:
"Türkiye’nin en büyük kaygılarından biri 3.5 milyon civarındaki Suriyeli sivilin Türkiye’ye akın etmesi olasılığıydı. Mutabakat mültecilerin ve silahlı grupların Suriye toprakları üzerinde kalmasına imkan verecek bir alan sunuyor. Buradan bakıldığında Türkiye açısından bir kazanç var gibi duruyor."
"Mutabakat TSK'nın varlığını teyit ediyor"
Mutabakatla, sahada Türk Silahlı Kuvvetleri’nin varlığının teyit altına alındığını belirten Orhan, bunun Türkiye için en büyük kazanımlardan biri olduğunun olduğunun altını çizdi. Orhan'a göre son anlaşma bu yönüyle geçmişteki ateşkeslerden farklı.
Mutabakatta herhangi bir ateşkes ihlali durumunda TSK’ya rejim güçlerine karşılık verme hakkının belirtildiğini kaydeden Orhan, “(TSK) Ateşkes ihlalinin önlenmesi konusunda doğrudan zorlaşıcı tedbirler alacak. Bu da ateşkesin uygulanma ihtimalini arttırıyor. Bundan sonra artık geçmişte olduğu gibi Rusya’nın hava saldırıları ve rejimin karadan ilerleyişine çok sahne olmayacak gibi görünüyor. Rejim ve muhalifler arasında bir güvenlik koridoru oluşuyor, bunu bir tampon bölge olarak düşünebiliriz. Doğrudan temas halinde olmayacaklar. Bu ateşkesin daha kalıcı olmasını sağlayabilir. Genel resme bakıldığında iki tarafın da bazı tavizler verdiği ve ortak noktada uzlaştıkları bir anlaşma gibi duruyor” ifadelerini kullandı.
"Gözlem noktalarının taşınması gündeme gelebilir"
Türkiye’nin şimdiye kadar Soçi Mutabakatı’nın korunmasını istediğini belirten ve İdlib’de Suriye rejiminin askeri hatlarının arkasında kalan gözlem noktalarının yerlerinin değiştirilmesine bu nedenle karşı çıktığını belirten Orhan, “Ama şimdi yeni anlaşmayla birlikte yeni sınırlar belirlendi. Dolayısıyla gözlem noktalarının yeni sınırlara taşınması söz konusu olabilir ama varılan mutabakatta gözlem noktalarının yerleri konusunda bir ifade bulunmuyor. O konu şu anda belirsiz gibi görünüyor” dedi.