FERİDE TURAN
Şair İsa Akgül´ün uzun zamandır beklenen şiir kitabı ?Güller de Ağlar?* okuyucuyu şiirin gizemli dünyasında mistik bir yolculuğa davet ediyor. İsa Akgül´ün şiirleri onun hayatı ekseninde ve şiirin ikliminde aşk yolcusu bir dervişin terennümleridir. ?Başlarımızı koyduk, kaderimizin eşiğine / Dirilişimiz için bekledik Sur´u / Döve döve çelikleştirdik gönlümüzü / Seninle tek renge büründüğümüz gün.? dizeleri bu aşk yolculuğundaki kararlılığın ifadesidir.
İmgelerin, sembollerin ağır bastığı kitapta şair ?Ateşin yakılan suyuyla / Yaşayan ins, bizleriz.? dediği insanoğlunun öyküsünü anlatır. Bu öyküde ?Bacaklar katı / duygular yenik / dudaklar uçuk / bakışlar kırık / ve sahneler / hep değişik?tir. Zaman ise ?meçhul?dür. Bütün bu bilinmezliğin ve belirsizliğin içinde şair ?sen ve şiirimhep aynı? dizesiyle ?aşk?ı şiirinin merkezine getirmiştir. Bu aynı´lıkta, insan gönlüne ayna´lık eder aslında şair. İsa Akgül´ün şiirleri kendi deyimiyle ?hep aynı? ve aslında ?hep ayna?dır gönüllere. Farklı kelimeler, farklı mısralar ?hep aynı? aşk için bir araya gelmiştir.
Yunus Emre´nin aşkla yoğrulduğu Eskişehir´de onun gönül mirasını devralan bir torunu olarak İsa Akgül; ?Güller de Ağlar? kitabında Yunus´un birliğe dair davetini tekrarlar:
?Ana bir, baba bir, toprak bir
Bir´in Bir´iyle Bir´e olduk bir?
Bu kadar birliğin içinde ayrılık arayanların üzerine cesurca giden şair, gücünü aşktan alır. ?Karanlık sayfalarda / yürek askerleriyle / ilerlemek için / beyaz izler çizen / kalem olsam? dizelerinin sahibi İsa Akgül´ün şiirlerinin diğerlerinden farkı; beyaz sayfalara değil, karanlık sayfalara beyaz izler çizme isteğidir. ?Yürek askerleriyle? yani büyük bir cesaretle ilerlediği karanlık sayfalarda ümitsizliğin ve çaresizliğin üstüne beyaz bir çizgi çeker. Kötülüğün, zulmün, karanlığın üstüne tozpembe hayaller değil, sabra ve ümide teşvik eden imgeler çizer.
Sezai Karakoç´un ?şiirin soyut karaktere bürünmesi? dediği gizemli bir dile ulaşmayı hedefleyen dizelerde şair; çağrışımlar ile anlaşılmaktan çok duyulmak, sezilmek istemiştir. ?İstenildi kendisinden / olacağa menşe / yakalanmıştı /düşünme sıtmasına? dizeleri gibi iç ben´in emirlerini kâğıda geçiren bir kaleme sahiptir İsa Akgül. Bir´e doğru giden mistik bir arayışın ?soyut karaktere büründüğü? bir başka şiirinde ise şöyle der: ?Elimde kalemim yüzüyorum / derisini dünyanın kabuğunu / almak için lavını / sıcak sulara yol / mısralara kelime / eylemlere derece / ve seni bulmak için?. Bu bakımdan İsa Akgül´ün şiirleri hayalin yanı sıra bilinçaltını da kucaklayan bir şiir ikliminin ürünüdür. İslami düşünceyi modern şiirdeki gerçeküstücülükle kaynaştıran Sezai Karakoç´la gönül yolu kesişen İsa Akgül´ün şiirlerinde kullandığı ?dimağın orkestrası?, ?firak lambası? gibi çarpıcı benzetmeler, okuyucusuna özgün ve bağımsız hayaller sunmaktadır. Gerçeğin sınırlarının sezgi ile genişletildiği şiir memleketinde şair, yüreğinin ta derinliklerinde gizlediği yürek yangınını da dışa vurur: ?Yüreğim yanıyor / gördüğümde / yalancı sevdaları / sahte buseleri / gönül zilzallerini / ve taş merhametleri / geçmişi unutan / nesli / geleceğe bakamayan / ümitsiz görünce /yüreğim yanıyor!? Hece ölçüsü ile yazdığı şiirlerinde daha çok Necip Fazıl Kısakürek´in imge dünyasından esinlenen İsa Akgül; ?Yârin olamam ismetli milenyum? dizesinde olduğu gibi, modernizmin karşısında, geleneğin yanında bir istikamettedir.
?Karanlık sayfalarda beyaz izler çizen? şair İsa Akgül gerek şahsiyeti ile gerek öğretmenlik hayatında ve gerekse Odunpazarı Belediyesi Basın Müdürlüğü görevinde ?karanlık sayfalarda beyaz izler? bırakarak şiiri ile hayatını yüzünün akıyla birleştirmeyi başarmıştır. Özü ile sözü, yönü ile yolu şiiri gibi ?hep aynı? olmuştur. Bu bakımdan ?Güller de Ağlar? kitabı, onun biyografisinden derin izler taşımaktadır. Şiirler 90´lı ve 2000´li yıllarda kaleme alınmışsa da şairin çocukluk hayallerini süsleyen ?Hayalimin Arabası Döven? gibi, ?Şafak Sineması? gibi şiirlerde çocukluğuna uzanan, gençliği ve meslek hayatını da kapsayan bir zaman dilimini bir arada görürüz.
?Güller de Ağlar?; şiirin gizemli bir iç yolculuk olduğunu düşünen şiir tutkunlarının mutlaka okuması gereken bir kitaptır. Öyle ki her okunduğunda farklı anlam dünyasına kapı açan sırlı bir anahtar gibidir. Şiirle ve aşkla kalın.
*Bengisu Yay, Mart 2018, 168 Sayfa