Gül Yetiştiren’in Ardından

Kadir Çiçek Yazdı;

Gül Yetiştiren’in Ardından

Kim bu vedaların başrolü?

Hangi terkin neticesidir bunca enkaz?

Kalbi kırık insan kaç ciddi gülümseyiş saçabilir?

Ufkunda gitmeler açıyor pencerenin.

Bir çiçek daha solmaya terk etti ömrünü.

Kelebek desen, bütün ayrılıkların sembolü gibi.

Çabuk bitiveren, doğmamış gibi ölen;

Yani eriyip giden,

Bir daha dirilmeyen…

 

Bak!

“Gül Yetiştiren Adam” da gitti,

Göğsü daralıyor şimdi bahçenin.

Ağır yalnızlık sarıyor semti.

Yeni gitmelerden geriye,

gözlerden süzülen yaş kalır.

Tanıdık vedaların akrabasıyız,

Çünkü ömrümüz hep devasa ayrılıklar biriktirdi.

Öncesinde de terk edildik;

Gitti fikrin usta adamları.

Ve yetim kaldı düşüncemiz.

Ne şehrin ucundan koşan var,

Ne dirilişi muştulayan!

Tükendi ömrümüzün güzel mevsimi.

Çiçekleri seven yok,

Suyu taşıyan kalmadı.

Ne zaman umuda yeltensek,

Birileri göçe hazırlandı,

ve gitti…

Özenle ve güzelce,

bekler gibi vedaları…

Bizi, geride sayfalara terk ederek,

Ve güzelin semtine emanet ederek…

 

Ne zaman cesareti yüklensek,

bir deprem olur bağrımızda.

Acıyı doğuran,

Kırılganlığı arttırarak,

Ve vedaları çoğaltarak.

İşte böylece gitmeler başlar,

Bir yalnızlık,

Bir kırılganlık,

Sonra kederin büyük ihtişamı,

Koyu bir ürperti sarar bizi.

 

 

Adamlarımız yolculuğa çıktı,

Ve seferler biriktiriyor geride kalanlar.

Bütün gidişleri yara tadında,

Vedaları desen çekilecek gibi değil.

Yüzlerinde arta kalan gülümseyiş,

Kalemlerinde tükenmez bir derya,

Dert biriktiren,

yürek taşıyan,

Yol gösteren,

basiret saçan,

Mürekkepten yaşamlar büyüten,

Yani ömürleri anlamlı kılma telaşı veren..

Gittiler!

Ve dönmeyecekler,

Hüzünlerin alışık tarafını bırakarak,

Gülleri emanet ederek,

Baharın geleceğini fısıldayarak…

 

Sezai gider de Rasim mi kalır?

Dünya bu,

fazla kalmanın mekanı olmayan,

ve durmadan göçlerle yorulan.

Gittiler!

Tıpkı Cahit gibi.

Akif’in zamansız vedası gibi.

Asım’a ne kadar da benziyor yüzleri.

Ne de çok anlam ektiler bahçelere,

Çiçekler büyüttüler,

Anlamca yaşayıp, anlamlı gittiler.

Ve geride devasa umutlar bırakarak,

Tıpkı uykudan uyandıran anne şefkati,

Adam eken baba ciddiyeti…

 

Gitmek hüzündür,

Kalmak biraz imkansız.

Vakit gelir, valizler dolar.

Ömür biter, vedalar başlar.

Semaya dönük bakışlara

bir el selam verir.

Bir mecburi yolculuk…

Arta kalan özlemler…

İnfial tadında bekleyişler…

İnsana düşen tek gerçek,

İçte beliren dua,

Ve teslimiyet göstermek Allah’a…

 

Kaynak: Farklı Bakış