Fehmi Koru yazdı;
Yazımda bu kadar kızacak, alınacak ne vardı, anlamakta zorlanıyorum.
Burada her gün bıkmadan usanmadan günün önemli gördüğüm bir konusunda görüşlerimi paylaşıyorum. Bu yazıları aslında kendime yazıyorum, ne düşündüğümü önemseyenler vakitleri varsa yazdıklarıma göz atıyorlar.
Daha önce de belirttim: Birbirinin ne düşündüğünü merak edenlerden oluşan bir tür ‘düşünce kulübü’ gibiyiz. Ben yazıyorum, yazdıklarım üzerine söyleyecek sözü olanlar yorumlarıyla katkıda bulunuyorlar; bazen beni aradan çıkarıp kendi aralarında tartışıyorlar.
Ne güzel.
Kulüp üyeleri genellikle ne demek istediğimi doğru anlıyor.
Tartışmaya sonradan dışarıdan dahil olanlar için ise aynı şeyi söyleyemem.
Geçen gün burada Türkiye’de en çok merak edilen bir konuda ne düşündüğümü yazdım.
Konu yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçiminde adayların kim olacağı…
İktidar cephesi ve itibar ettiği kalemler Millet İttifakı’nın yapılacak ilk seçimde kimi aday göstereceğini çok merak ediyorlar. Bir süre ‘‘İlle Kemal Kılıçdaroğlu olsun’’ ısrarındaydılar; şimdilerde yeni bazı isimler yine onlardan geliyor.
O yazımda ben asıl merak edilmesi gerekenin Cumhur İttifakı’nın kimi aday çıkaracağı sorusu olduğunu vurguladım.
AK Parti’nin ve onunla birlikte küçük ortağı MHP’nin oylarının düştüğü anlaşılıyor. Oysa yeni sistemde cumhurbaşkanı ‘yüzde 50+1’ oyla seçilebiliyor. Millet İttifakı güçlü birini aday gösterirse karşı ittifakın çıkaracağı adayın seçilme şansı düşük olabilir.
Öyle bir durumda doğal aday bilinen Tayyip Erdoğan düşünecektir.
Kaybedeceği bir yarışa katılmak istemeyebilir Tayyip Erdoğan…
Zaten, anayasa bir kişinin ancak iki dönem cumhurbaşkanlığı yapabileceğini hükme bağlamış durumda. Tayyip Erdoğan iki kez seçime girdi ve kazandı. ‘‘Sistem değiştiği için aday olabilir’’ gerekçesi anayasanın lafzına uygun değil. Tek çözüm TBMM’nin seçim tarihini erkene alması; o durumda yeniden aday olabiliyor.
Olur mu? Seçilemeyeceğini gördüğü bir seçime aday olarak katılır mı Tayyip Erdoğan?
Şüpheliyim.
Kendisi aday olmak yerine partisinin seçilebilecek birini aday göstermesini tercih eder gibime geliyor.
Nasıl bir aday?
Gelecek seçim öncesinde iki tarafın da cevabını bulmaya çalışacağı -şimdiden o yolda zihin egzersizleri yapıldığını biliyorum- soru bu: Nasıl bir aday…
‘Millet ittifakı’ için aklıma gelen nitelikleri önceki yazımda şu açıklıkta yazdım: ‘‘Millet İttifakı içerisinde yer alan partilerin tabanlarının yadırgamayacağı, arayış içerisinde olduğu görülen AK Partili seçmene de çok sıcak gelecek, ülkeyi tek adam zihniyetiyle yönetmeyeceğine kesin inanılan, parlamenter sisteme dönüş için kararlı olduğu bilinen denenmiş bir isim…’’
Ve sonra da şunu ekledim: ‘‘Nitelikler günü geldiğinde bir isme kavuşacaktır.’’
Aynı nitelikler Cumhur İttifakı adayı için de geçerli. O ittifak da, adayının kazanabilmesi için onun karşı cepheden de oy alabilecek biri olmasına dikkat edecektir.
Yazımda hiç aday ismi geçmiyor.
Çıktığım bir TV programında (TV5’te) programcının ustaca manevrasıyla isim vermeye zorlanınca 2018 seçiminde üzerinde uzlaşılabileceği görüntüsü veren Abdullah Gül’ü hatırlatıp Millet İttifakı adayının onun gibi biri olmasının beklenebileceğini söyledim.
‘‘Abdullah Gül gibi biri…’’
Niteliklere uyan biri.
Kıyamet koptu.
Biri, güvenilir bir kaynaktan duyduğunu söyleyerek ‘‘Tayyip Erdoğan aday olmamayı düşünüyormuş, Abdullah Gül’ü aday gösterecekmiş’’ yorumunu yaptı. Haber siteleri sözlerimin Millet İttifakı’nı böleceği iddiasıyla konuyu haberleştirdiler. Görebildiğim bir-iki yazar da sanki aday ismi telaffuz etmişim gibi konuya yaklaştılar. Biri, yazımı, ‘‘Abdullah Gül’ün Tayyip Erdoğan’a mektubu’’ olarak nitelendirdi.
Peh, peh, peh…
Millet İttifakı’nın öyle birine oy vermeyeceğini yazan da çıktı.
Hani ‘‘Ben öyle birine oy vermem’’ dense itiraz etmem, benim çevremde de -bizim buradaki kulüpte de- öyle diyenler var; ancak herbiri farklı tabana sahip partilerin hepsi adına konuşmak bana hayli ters geliyor…
Yandaşlık tek taraflı değil.
İki ittifak da sandık ufukta göründüğünde önyargılarını bir tarafa bırakıp kazanacak bir adayla seçime girmek isteyecektir.
‘Yüzde 50+1′ için bu şart.
Son seçime kadar Tayyip Erdoğan ‘banko’ adaydı. Millet İttifakı karşı ittifaktan da oy alabilecek bir isim üzerinde uzlaşma sağlayamazsa, aday olabildiği takdirde, partisi genel seçimde tökezlese bile Tayyip Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilme şansı olabilir.
Karşısına seçilebilme ihtimali kuvvetli bir aday çıkarsa, işte o zaman, Tayyip Erdoğan, şansını zorlamak yerine aday olmamayı düşünebilir.
Son seçimde olan bir kez daha tekrarlanabilir.
Bunlar benim düşüncelerim.
Aday ismi önemli değil, nitelikleri önemli.
TV5 programcısı ‘‘Abdullah Gül aday olur mu, kabul eder mi?’’ ısrarında bulununca, ekranda ‘‘Türkiye’nin bugün içinde debelendiği sorunlar göz önünde tutulursa, geniş bir uzlaşı sonucu kendisine adaylık teklifi götürülecek o veya bir başkası teklifi reddedemeyecektir’’ cevabını verdim.
Şunu çok iyi biliyorum: Değer bilme noktasında zaafımız var; ortaya atılan her isme önünü arkasını düşünmeden itirazlar, hatta çirkin saldırılar yapılır bizde. Kendimden bilirim. Yarın aday adayları isimleri telaffuz edilmeye başlasın, herbirine bir kulp takılacaktır.
Diyeceğim şu: İki ittifakın adayları için benzer nitelikler söz konusu ve iki tarafa da ‘‘Abdullah Gül gibi’’ bir aday gerekiyor.
Aransın, belki öyle birer aday bulunacaktır. Kim önce bulursa kazanır.