Şimdiki Suriye diktatörü Beşşar Esed´in babası Hafız Esed 1967 Arap-İsrail savaşında Suriye´nin Hava Kuvvetleri komutanlığı ve Savunma bakanlığı görevlerini yürütüyordu. Bu savaştan Suriye´nin büyük yenilgiyle çıkmasının ve Golan Tepeleri´ni kaybetmesinin baş sorumlusu odur. Savaşın ilk 22 saatinde Suriye ordusunun herhangi bir harekette bulunmasına engel oldu. Oysa bu sırada İsrail birlikleri güneyde Mısır ve Ürdün´e karşı toplandığından Suriye ordusunun kuzeyden yapacağı saldırı İsrail´i son derece zor durumda bırakacak ve savaşı Arapların lehine çevirebilecekti. Daha sonra İsrail uçaklarının Suriye birliklerine karşı hava saldırıları düzenlemeleri üzerine de Esed, Suriye birliklerini Şam´a çağırdı. Siyasi yorumcuların çoğunluğunun görüşlerine göre Esed´in 1967 Savaşı´nda böyle davranmasının sebebi onun Suriye yönetimine göz dikmiş olmasıydı. Bu konuda ABD´nin desteğini alabilmek için Suriye´yi savaşta pasif konuma geçirmiş ve yine aynı amaç için Golan Tepeleri´ni feda etmekten de kaçınmamıştır.
1967 Savaşı´nda Kunaytıra şehri İsrail´in eline geçmeden 17 saat önce Hafız Esed´in imzasını taşıyan bir bildiriyle bu şehrin İsrail işgaline geçtiği duyuruldu. Bu açıklama Suriye´nin Kunaytıra´yı İsrail´e teslim etme niyetinde olduğunu ortaya koydu ve Suriye birliklerinin moral gücünü kırdı.
Ancak daha sonra Esed için Golan Tepeleri meselesi bir siyasi prestij meselesi ve ulusal dava haline geldi.
Golan Tepeleri, Suriye´nin güneyinde yer alan ve Şam´ın Çamlıcası olarak nitelendirebileceğimiz Kasyun Dağı´ndan çıplak gözle görülebilen tepelerdir.
Siyonist devlet burayı 1981´de ?İsrail? olarak gösterilen bölgeye ilhak ettiğini açıkladı. Ancak uluslar arası statüde bu ilhak kabul edilmediği için Suriye´ye ait ve işgal altında tutulan bölge olarak kabul edilmektedir. Ne var ki başta BM olmak üzere bu konuyla ilgilenmesi gereken uluslararası kuruluşlar Siyonist devletin gasp ve ilhak uygulamaları karşısında fiili güç ve baskı araçlarını kullanmadığından resmiyetteki niteleme vakıayı değiştirmiyor.
İşgal devleti bölgeye Yahudi yerleşim merkezleri inşa etti. Bölgeyi askeri amaçların yanı sıra tarım ve içme suyu kaynaklarından yararlanma amacıyla değerlendiriyor. Siyonist işgalcinin kullandığı en önemli içme suyu kaynaklarından olan Taberiye gölünü besleyen kaynaklar Suriye´den işgal edilmiş bölgededir.
İşgal devleti açısından bölgenin en önemli yanı ise askerî ve stratejik cihetidir. Her şeyden önce tepeler çevrenin kontrol edilmesini sağlıyor. Dolayısıyla işgal devleti bölgeye yerleştirdiği teknik araçlarla kendisine yönelebilecek tehlikeleri erken tespit edebilecektir. Bu, hem yakın takip hem de riski uzakta tutma imkânı veriyor. Tepelerin iade edilmesi ise tehlikenin yakınlaşmasına yol açacaktır.
Bu ve benzeri sebeplerden dolayı siyonist işgal rejimi bu tepeleri Suriye´ye iade etmemekte ısrarlı davrandı. ABD Başkanı Trump ise İsrail Büyükelçiliğini Kudüs´e taşımasının ardından şimdi de Golan Tepeleri üzerindeki siyonist işgali meşrulaştırmak için girişimde bulunuyor.
Öncelikle bu meseleyle ilgili olarak şunu bilmek gerekir ki Golan Tepeleri meselesi Esed´in veya Suriye´deki Baas rejiminin değil Suriye halkının ve İslâm âleminin davasıdır. Siyonist işgalci Filistin topraklarında olduğu gibi Golan Tepeleri´nde de işgalci konumundadır ve bu işgalin meşrulaştırılmasına asla onay vermemiz mümkün değildir. Trump´ın bu tepeler üzerindeki işgali meşrulaştırmak için yaptığı girişim ise siyonist işgal rejiminin kazıklarını sağlamlaştırmasına destek amacı taşıyan bir girişimdir. Bugün Suriye´de Baas rejiminin katliamları ve zulümleri bizim Trump´ın bu tehlikeli oyunu karşısında duyarsız kalmamıza neden olmamalı.