9 MAYIS´ta atama sorgulaması Senato´da yapılacağı için CIA Başkanlığı adayı Gina Haspel´in yaşamı hakkında detaylar CIA tarafından paylaşılıyor.
Son yapılan paylaşımdan anlaşıldığı üzere Haspel´in konuştuğu lisanlar arasında Türkçe de var. ?Neden Türkçe konuşuyor?? diye sorduğunuzda onun 2000-2001 yıllarında Ankara´da istasyon şefi yardımcılığı görevinde bulunduğunu anlıyorsunuz.
Tabii dünyanın çeşitli yerlerinde resmi CIA temsilcisi olarak görev yapan Haspel´in Türkiye´de de çalışmış olmasının ilk bakışta şaşırılacak yanı yok.
Ancak Washington kaynaklı gelişmelerde görünenin altında daima başka anlamlar da olabiliyor. Bu da onlardan bir tanesi.
Kaynaklara sorduğumda Haspel´in Türkiye´ye atanmasının çok da rutin bir gelişme olmadığını anladım.
CIA´DA ÖZEL EĞİTİM
Çünkü bana anlatılana göre, Haspel´e CIA içinde 1985´ten sonra özel Rusya eğitimi verilmiş. Rusça da öğretilmiş. Yani anlayacağınız, Haspel tam bir Rusya´ya karşı çalışacak istihbarat ajanı olarak eğitim almış.
Rusya hakkında karşı istihbarat konusunda uzmanlaşmış bir ajanın neden Ankara´ya atandığını soruşturunca da karşınıza ilginç bir bağlantı çıkıyor.
Dönem Clinton´ın başkanlığı dönemi. Başkan Clinton ve Amerikan yönetimi, özellikle enerji transferi bağlamında Türkiye ile Rusya arasında yakın ilişkiler kurulmasından rahatsız. İki ülke arasında başlayan yakınlaşmanın bugün olduğu gibi Amerikan çıkarlarına aykırı olacağı konuşuluyor.
Türkiye o günlerde Rusya´yla Mavi Akım projesi üzerinde çalışıyor ve iki ülke arasında çok yakın ilişki kuruluyor. Anlayacağınız Haspel´e Türkiye ile Rusya´nın arasını bozacak çalışmalar yapması görevi veriliyor.
O günlerde ABD´nin büyükelçisi olan Mark Parris, 1982-85 yılları arasında Moskova Büyükelçiliği yaptığından Rusya konusunda çok bilgili.
Yönetim o günlerde Parris´in büyükelçi, Haspel´in de CIA İstasyon Şefi Yardımcısı olarak Ankara´da çalışmaları durumunda Rusya ile Türkiye´nin daha fazla yakınlaşmasının engelleneceği yönünde bazı adımlar atılabileceğini düşünüyor.
Nitekim Haspel, 2 yıl boyunca o görevde kaldı, ama iki ülkenin enerji bağlamında yürüttüğü ortak çalışmayı önleyemediği gibi bugünlere miras bırakılan bir siyasi yakınlaşmaya girmesini de engelleyemedi.
ATANMA OLACAK MI?
Senato İstihbarat Komisyonu´nda atama soruşturması, 9 Mayıs´ta yapılacak. Washington´da düzenin nasıl çalıştığını iyi bilen kaynaklar, senatörlerde Haspel´e yönelik büyük bir tepki olduğunu ve atanmama ihtimalinin bulunduğunu söylüyor.
Bu süreçte eski başkan ve şimdiki Dışişleri Bakanı Mike Pompeo´nun tavrı üzerine anlatılanlar bana çok ilginç geldi. Bana anlatılanları aynen aktarıyorum:
1- Washington´da yeni göreve atanan bir kimse, eski görevine kendinden daha güçlü bir kişinin atanmasını istemez. Çünkü yeni görevi daha üst düzey olsa bile eski göreviyle ilgili gücü de aynı anda elinde tutmak ister. Pompeo bu nedenle Haspel´in resmen atanmaması ihtimaline sıcak bakıyor ve CIA Başkanlığı makamı bir süre boş kaldığı takdirde Trump´ın CIA ile ilgili soruları yine kendisine sormak zorunda kalacağını biliyor.
2- Haspel´in ataması yapılsa dahi Pompeo yine kazanacağını düşünüyor. Çünkü Haspel kendisine tam bağlı olacağını söylemiş durumda ve devamlı onun fikirlerini alıyor. Pompeo, CIA makamı boş kalsa da Haspelorada otursa da asıl gücün kendi elinde toplanacağını hesaplıyor.