22. 08. 2018 Çarşamba
Prof. Ümit Özdağ´ın "Kara Harp Okulu(KHO)´nda Cuma namazını hangi tarikatın imamı kıldıracak diye öğrenciler arasında kavga çıkmış ve konu Genelkurmay´a kadar gitmiş" ifadeleri gündeme oturdu.
MSB, Özdağ´ın iddialarını yalanladı ancak yakından tanıdığım Sn. Özdağ´ın hep güvenilir bilgileri gündeme getirdiği de unutulmamalı, konu tüm şüpheleri ortadan kaldıracak şekilde incelenmelidir.
Bu tür ve özellikle TSK´ya personel alımında oluşturulan komisyon üyeleri ve buralarda sorulan sorulara ilişkin de çok sayıda şikayet ve duyumların olduğunu belirtelim. MSB bu konuları geçiştirmeden en ufak şüpheyi soruşturmalı, Türk ordusunda olup bitenleri en şeffaf haliyle milletine anlatmalıdır. Yeni bir FETÖ benzeri yapılanmaya tahammülümüz yoktur.
15 Temmuz sonrasında Türkiye´nin yapılanmasındaki büyük hatalar nedeniyle TSK´da bu tür olayların yaşanabileceği konusunda daha önce defalarca uyardık.
FETÖcü kalkışmadan sonraki bir ay içinde kendi bloğumda TSK ile ilgili iki yazı yazmıştım. Başlıkları "Evet FETÖ´yü mutlaka yok edelim ama TSK´ya kıymayalım" ve "Türk ordusuna nasıl kıydınız" idi.
Amacımız TSK´nın, dolayısıyla Türkiye´nin belinin bükülerek diz çöktürülmesiyle sonuçlanacak, ani, fevri, üzerinde uzman görüşlerle desteklenmeyip ortak akılla mutabık kalınmamış değişikliklerin yapılmaması için uyarmak, tehlikelere dikkat çekmekti.
Ancak, 24 Haziran seçimlerine kadar olan süreçte ortaya çıkan resim çok özet olarak şudur:
FETÖ´cülerin TSK´ya sızmasının sebebi TSK´nın yapılanmasıymış, bu yapı darbe yapmayı destekliyormuş önyargısı TSK´daki yeni yapılanmada büyük hatalara neden oldu.
Genelkurmay ile Kuvvet K.larının bağı kesildi. Genelkurmay Bşk. Kuvvetlere emir veremez, sadece MSB´ye tavsiyelerde, önerilerde bulunabilecek bir pozisyona getirildi.
Genelkurmay Başkanı en kıdemli asker, ancak yetkisiz konuma, karargahı kağıttan bir karargah haline dönüştürüldü.
Kuvvet komutanlarının Bakana bağlanmasıyla Bakan otomatikman Kuvvet Komutanlıklarını sevk ve idare etme yetkisine kavuştu. Bunun yanında Genelkurmay Başkanı olmak için Kuvvet Komutanı olma şartının da kaldırılmasıyla subaylar ve general/amiraller arasında terfiler ve atamalar için siyasi bağlantılar, yakınlıklar kurmanın yani askerin siyasetin içine çekilmesinin önü açıldı.
Cumhurbaşkanının, Bakanın doğrudan istediği seviyedeki birliğe, komutana emir verme yetkisiyle, yeniden yapılandırılma adı altında parçalara ayrılan, değişik Bakanlıklara bağlanan TSK´da Emir Komuta Birliği yok edilmiş, Sadelik kaybedilmiş, Moral alt üst olmuş, Manevra yeteneği zayıflatıldı, Harp Prensipleri adeta yok sayıldı.
Askeri Lise ve Harp Akademilerinin kapatılması sonrasında fakülte konumuna sokulan Harp Okullarından subay, lider, komutan yetiştirileceğini düşünmek askeri stratejiyi, askeri kültürü, Harp Tarihini kavramamak demektir. Unutmayın, Atatürk´ün deyişiyle Ordunun asıl gücünü oluşturan zabitan heyetini yok saymak, Ordu´nun gücünü yok etmek demektir. Bu da dış cephede yani dış politikada başarısızlıkları getirir.
24 Haziran sonrası Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle TSK yapısı iyice karmaşık hale geldi. Kuvvet komutanlıklarının yanında ayrıca Genelkurmay, MSB´ye bağlandı. General terfi ve atamaları YAŞ´tan alındı Cumhurbaşkanı´na verildi. Terfi ve atamalardaki kriterler yok oldu.
Hal böyleyken KHO´ndaki tarikat tartışması iddiasını duysa da Genelkurmay´ın kendisine bağlı olmayan bir yere müdahil olması söz konusu değil.
TSK ile ilgili KHK ve CB kararnamelerinde o kadar çabuk değişiklik yapıldı ki birbiriyle çelişen hükümler olması şaşırtıcı olmaz. Hatta Genelkurmay´ın kime bağlı olduğunda bile karmaşa var.
15 Temmuz´da çıkan CB kararnamesiyle Genelkurmay MSB´ye bağlandı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan 03 Ağustos´ta 100 günlük eylem planı açıklamasında Genelkurmay-Diyanet-Savunma Sanayi Başkanlıkları gibi kritik kurumlar haricindekilerin hepsinin Bakanlıklara bağlandığını söylüyordu. Arkasında perdeye yansıtılan şemada da Genelkurmay, Cumhurbaşkanlığına bağlı gözüküyordu.
Ya konuşma metinlerini yazanlar kararnameleri takip edemiyor ya da...
H. Akar Bakan olunca Genelkurmay "out" oldu. O güne kadar yurt dışı ziyaretlerine Genelkurmay Başkanı´nı götüren Sn. Erdoğan artık MSB´nı yanına alıyor.
Artık Genelkurmay önemsiz ve etkisiz mi oldu? Her şey kişilere mi bağlı? Teşkilat ne olursa olsun Hulusi Bey, Güler ve Dündar paşalar varken sorun çıkmaz anlayışı doğru mu? Liyakat, kurumsallık, binlerce yıllık Türk Ordusu geleneği ve Harp Prensipleri ne oldu?
Bütün bunlardan sonra Genelkurmay´ın ne iş yaptığını ve kime bağlı olduğunu anlayabildiniz mi?