Deist bir genç kız, tanışmamızın ikinci günü bana şu soruları yöneltti:
?Allah bizi niye yaratmaya ihtiyaç duydu? Savaşlar neden var? Cehenneme niye gerek duyuldu??
İnanmayan ve İslam´a karşı kronik yargılar besleyen bir kişinin sorduğu bu sorulara nasıl ve ne şekilde cevap verilebilirdi? Ya da susmak daha mı evlaydı? Aklımın yettiği dilimin döndüğü kadar izah etmeye çalıştım fakat temelden önyargılıydı, belli ki beslendiği zümrelerden fazlasıyla etkilenmişti. O yüzden fıtratındaki çekirdeğin üzerini örtüyor ve savunduğu marazi düşüncelerden asla vazgeçmiyordu.
İnanmayan bir insana insanın yeryüzündeki konumunu ve etkin görevini nasıl anlatabilirsiniz? Allah´ın yaratılanlar gibi ihtiyaçlı olmadığını, bir şeyi murat ettiğinde ol deyip o şeyi vücuda getirdiğini, insanın sorumluluklarını yerine getirerek hak ettiği mükâfata ulaşacağını, dünyanın iyi olanın kötü olandan, doğru olanın yanlış olandan ayırt edildiği bir imtihan diyarı olduğunu siz bu kişiye nasıl anlatabilirsiniz? Bütün bunları düşünürken genç kızın şu ifadeleri dikkatimi çekti: ?Evrenin ve insanın oluşumunu sağlayan bir varlık var ama ben onun ne olduğunu ya da nasıl olduğunu bilemiyorum. Ama eğer senin dediğin gibiyse yine de başta sorduğum soruları sorma ihtiyacı duyarım?? Ben de ona şunları söyledim: Evrenin ve insanın oluşumunu sağladığını inandığın varlığa dön ve şöyle dua et: ?Yaşadığım kafa karışıklığından kurtulmak ve seni tanımak istiyorum, beni doğru ne ise oraya yönelt ve bana seni tanımam için yardımcı ol?? Yüzüme manalı bir şekilde baktı, tebessüm etti, sonra, ?Olabilir bunu yapabilirim? dedi.
Deist olduğunu ifade eden bir genç kızla iki saat süren sohbetimin sonucunda zihnimi alabildiğince zorladım ve bir suçlu aramaya koyuldum. Bizler bu çocukları yerden yere vururken onların eğitim aldığı aile ortamını, sosyal çevreyi ve eğitim kurumlarını hiç dikkate almayız. Ne evlerimiz ne sokağımız ne de eğitim kurumlarımız çocuklarımıza inanç ve değerleri noktasında yeterli desteği sağlayabiliyor. Çocuklarımız bu boşluğu medya üzerinden aktarılan yozlaşmış kültür kırıntıları ile dolduruyor ve burada gördükleri kişileri taklit ediyorlar. Kokuşmuş Batı kültüründen beslenen çocuklarımız, kökleriyle bağlarını kopararak kimliksizleşiyor ve tüketim araçlarının bir versiyonu haline geliyorlar. Sonra da bizler kalkıyor ve çocuklarımızdan vermediğimiz şeyleri istemeye başlıyoruz. Ama nafile!