HÜDA PAR Genel Başkanı Mehmet Yavuz, partisinin Zeytinburnu 15 Temmuz Meydanında düzenlediği mitinde konuştu.
Konuşmasına halkın Ramazan bayramını tebrik ederek başlayan Yavuz, "Ebu Eyyub el-Ensari´ye selam olsun, Yuşa aleyhisselama selam olsun, Sultan Fatih´e selam olsun. Diyarbekir´e, Selahaddin-i Eyyubi´ye, Kudüs´e selam olsun." dedi.
"Medeniyet ötekiyle birlikte yaşamaktır"
Kudüs´le Diyarbekir arasını, Diyarbekir´le İstanbul arasını ayırmayan bir siyasi gelenekten geldiklerini belirten Yavuz, "Bizim medeniyetimiz bize bunu öğretmiştir. Esasen İstanbul bir medeniyet şehridir. Medeniyet ne demektir kardeşlerim? Medeniyet ötekiyle birlikte yaşamaktır. Hep beraber farklılıklarla birlikte bir yaşam geleneği, kültürü oluşturmaktır. İstanbul bunu başarmıştır. Ama kaç zamandan beridir İstanbul´un farklılığına, bu medeniyet anlayışına gölge düşürecek sistemden kaynaklı dayatmalar var. Bu dayatmalar İstanbul´un medeniyetine, siluetine yakışmıyor. İstiyoruz ki HÜDA PAR olarak İstanbul´un hak ettiği bu elbiseyi İstanbul´a bir kez daha giydirelim. Çünkü farklılıklarıyla beraber İstanbul güzeldir. İstanbul´un sokaklarında ezan sesleriyle çan sesleri bazı yerlerde birbirine karışır. İstanbul´un atölyelerinde diller birbirine karışır. Türkçe ile Kürtçe birbirine karışır. İstanbul´un apartmanlarında yedi bölgeden değil; yedi kıtadan insanlar bir arada yayar. O halde buraya tekçiliği dayatmak bir cinayettir, felakettir. Buraya tekçilik dayatılamaz. Buraya giydirilmesi gereken elbise tekçi elbise değil adalet ve medeniyet elbisesi olmalıdır." diye konuştu.
"Milletimiz destancı bir direniş sergiledi ve bu işbirlikçi emperyalist darbeyi püskürttü"
HÜDA PAR´ın siyasetinin; İstanbul´a, Kudüs´e Diyarbakır´a bu adalet elbisesini giydirmek olduğunu belirten Yavuz, aslında bu fırsatın 15 Temmuz´la birlikte yakalandığını söyledi.
Yavuz, şunları söyledi: "15 Temmuz´da İstanbul´u ve İstanbul´un şahsında ülkemizi parçalamak, işgal etmek isteyen işbirlikçi emperyalistlerle birlikte milletimiz destancı bir direniş sergiledi ve bu işbirlikçi emperyalist darbeyi püskürttü. Ama sonrasında yaşananlar, Müslüman halk olarak istediğimiz manzaralar ve görüntüler oluşmadı. Zaman zaman uyarıyor ve ikaz ediyoruz; ne olur bu milletin genlerini çaldırmayın. Bu millete tekçilik elbisesi giydirerek bunda ısrar ederek bu millete iyilik yapmazsınız. Ne yaparsınız? Bu millete gerçekten kötülük yapmış olursunuz. Siyaseten HÜDA PAR´ın varlık nedenlerinden bir tanesi şehirlerimizin medeniyetimizi hak ettiği elbiseyi onlara giydirmektir."
"Bir devletin giymesi gereken elbise adalet olmalıdır." diyen Yavuz, devletin kendi halkına hiçbir ideolojiyi ve dini dayatamayacağını; devletin dininin ancak ve ancak adalet olması gerektiğinin altını çizdi.
"İçkinin, kumarın, faiz ve fuhşun neredeyse sirayet etmediği tek bir yer kalmadı"
Ülkedeki kazanımlarının farkında olduklarını söyleyen Yavuz, "Bu ülke için istikrarın ne kadar önemli olduğunun farkındayız. Kazanımları alkışlıyoruz. Ancak kaybettiklerimize de dikkatleri çekmek istiyoruz. Soruyorum siz değerli kardeşlerime; gidişat açısından manevi ve ahlaki yönden iyiye doğru mu kötüye doğru bir giriş var? Suç noktasında iyiye doğru bir giriş mi var yoksa kötüye gidiş mi? Bunlara bakalım. Şehirlerimizin her tarafına mobese kameraları yerleştirilmiş. Emniyet yüksek teknolojiyle, gelişmiş donamım ve ekipmanlarıyla suç ve suçlularla mücadele etmeye çalışıyor. Peki, bütün bu gelişmiş teknolojilere rağmen suçlarda artış mı oluyor, yoksa azalma mı olur. Aslında bunlar cevabını bildiğimiz şeyler. Allah´ın ne kadar yasakladığı günah varsa bunlar teşvik mi ediliyor, gün geçtikçe bunlar yaygınlık mı kazanıyor? İçkinin, kumarın, faiz ve fuhşun neredeyse sirayet etmediği tek bir yer kalmadı. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, İşsizlik, yoksulluk, yolsuzluk başını almış gidiyor. Bu normal bir gidiş değildir."
"Pansuman tedavilerle bu iş hiç iyi sonuçlanmayacak"
Bu olumsuz gidişatın sebebini anlatan Yavuz, "Çok iyi niyetli çabalarla bu kirlenmiş olan borudan iyi niyetli tertemiz bir suyu bir ucundan bırakıp diğer ucundan çıktığı zaman o tertemiz su kirlenmek zorundadır. Onun için son 15 yıldan beridir iyi niyetli çabalarla iyi şeyler yapan iktidarın almış olduğu karne tam ters orantılıdır. Aile kurumu çökmek üzere. Evlilik oranlarında hızlı bir düşüş, boşanmalarda çok büyük bir yükseliş var. İnsanımız çareyi anti depresan ilaçlarda buluyor. Nüfusun yarısından fazlası anti depresan ilaçları kullanarak rehabilite oluyor. Bu normal bir durum değildir. Bunu nasıl yapacağız. Pansuman tedavilerle bu iş hiç iyi sonuçlanmayacak. 15 Temmuz´da bu milletin ortaya koyduğu iradeye göre bu kirlenmiş boruyu hep beraber değiştirelim. Peki, bunu nasıl yapacağız. Uzlaşarak yapacağız. Ötekileştirerek, nefret dili kullanarak değil. Uzlaşacağız başka çaremiz yok."
"HÜDA PAR eksikliklere dikkat çekerken manevi dinamikleri dikkate alıyor"
"Müminler ancak kardeştir. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin, ıslah edin." ayetine atıfta bulunan Yavuz, "HÜDA PAR eksikliklere dikkat çekerken işte bu manevi dinamikleri dikkate alıyor. Çatışmayı bir kenara koyarak ıslah edici olarak, uzlaşarak, birbirini ikna ederek, yanlışları dile getirirken nazik ve nezih bir üslupla uyarıyor." diye belirtti.
Suruç´ta meydana gelen olaya değinen Yavuz, bu olayların olmaması adına YSK´nın kararı sonrası seçime girme yeterliliğine sahip tüm partilerle HÜDA PAR olarak bütün siyasi partilerden randevu talep ettikleri hatırlattı.
"Siyasetin hedefi akan kanı durdurmak, kanın dökülmesine engel olmaktır"
Siyaset kurumunu ve partilerin genel başkanlarını daha sorumlu bir dil, daha birleştirici bir söylem kullanmaya davet eden Yavuz, "Çünkü hiçbir siyasi kazanım insan hayatından daha değerli değildir. Siyasetin hedefi akan kanı durdurmak, kanın dökülmesine engel olmaktır. Onun için HÜDA PAR olarak diyoruz ki daha büyük olayların yaşanmaması, açı tabloların yaşanmaması adına herkesi biraz daha sorumlu hareket etmeye, farklılıkları hoşgörüyle karşılamaya, tahammül kültürünü biraz daha geliştirmeye davet ediyoruz."
"Gelin, HÜDA PAR´ın manifestosunu hep birlikte bu memlekette hâkim kılalım"
Yavuz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gelin diyoruz, devleti yeniden tanımlayalım. HÜDA PAR´ın manifestosunu hep birlikte bu memlekette hâkim kılalım. HÜDA PAR olarak diyoruz ki devlet ideoloji, din dayatmasın. Devletin dini adalet olsun. Peki, devletin görevi nedir. Devletin görevini esaslarda İstanbul´dan sizlerin aracılığıyla bütün Türkiye´ye açıklıyoruz; bizim için devletin öznesi insan ve insanlık değerleri olacak. İnsan etkin olacak, etken olacak, mani olacak, edilgen olmayacak, nesne olmayacak, aktif bir iyi olacak, sorumluluk üstlenecek. Ey insan! HÜDA PAR olarak sana sesleniyorum; dilin, milliyetin, aidiyetin ne olursa olsun sen büyük insanlık medeniyetinin bir parçasısın. Sen boşuna yaratılmadın. Senin dinine, örfüne, illiyetine, aidiyetine bakmadan diyoruz; sen HÜDA PAR´ın devlet tanımlamasında etkinsin, öznesin. Devletin öznesi insan ve insanlık değerleri olacak. Devlet bütün inanç gruplarını ve etkin kimlikleri yasal olarak tanıyacak. Hiçbirini ötekileştirmeyecek. Birini ön plana çıkarıp diğerlerine üvey evlat muamelesi yapmayacak. Bütün inançları ve bütün etnik kimlikleri yasal olarak tanıyacak. Herkesin dil, din, mal, can, nesil ve akıl emniyetini yasal olarak teminat altına alacak. Hukukun üstünlüğünü adalet temelinde herkes için eşit bir şekilde uygulayacak. Oligarşik bürakrasiye, bürokratik oligarşiye son verecek. Çoğulculuğu ve katılımcılığı ele alarak hür ve adil bir sistemi tesis edecek. İşte HÜDA PAR´ın devlet tanımlaması budur, HÜDA PAR´ın devlete yüklediği anlam budur. Böyle bir devletin oluşması bizim nezdimizde adalet devletinin kurulması, İnsanların dünyada cenneti yaşamasıdır. İlahi iradenin maksadı ve amacı da budur. Bu amaç doğrultusunda HÜDA PAR siyaset yapıyor, siyasi anlayışını ortaya koyuyor." (Nizamettin Aşkın- İLKHA)