Siyaseti retorik esaslı ele aldığımızda Recep Tayyip Erdoğan’dan daha cesur bir siyasetçi tanımıyorum. Hatta attığı adımlarla Kürt sorununu haklar sorunu olmaktan çıkarmış fiilen siyasi bir sorun olarak masaya yatırma cesareti gösterebilmiştir.
Çok çok eleştirilen RTE o zamanki yardımcısı SADAT’ın başı; federal yapıyı savunacak kadar ileri gidebilmiştir.
AK Partiyi ve RTE’ı birden bire dönüştüren, liberaller, demokratlar ve Kürtlerle çıktığı yolda Perinçek-Bahçeli-Çakıcı ve bizim bilmediğimiz birçok yeni kanki ile yoluna devam etmesini sağlayan ne idi, kimdi.
Burada gözümüzden kaçmaması gereken RTE’nın özgürlükçü dönemini de, baskıcı dönemini de belirleyenin devlet ile olan ilişkisi olmasıdır. Fettullah ile karşı karşıya gelmeden devlet içi dengelerden kendi sözünü söyleyebilen bir Ak Partiden, Fettullahçıların tasfiyesi ile artık devletin sözünü söylemek zorunda kalan bir Ak Parti hükümeti ve Recep Tayyip Erdoğan dönemine geçiş yapmasıdır.
Çözüm süreci Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana bu halkın gördüğü en cesur girişimdi. İlk defa halk büyük çoğunluğuyla(Kemalist-sol hariç) çözüme razı edilmişti.
Peki Gelecek Partisi ve Deva Partisini Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan’dan ayrıt edecek yeğane saik nedir?
Davutoğlu ve Babacan’ın hangi söylemleri RTE’dan daha ileridir. Bu topraklarda turnosol görevi gören Kürt sorunu ile ilgili RTE’dan daha cesur hangi cümleyi kurmuşlardır-kurmaktadırlar.
MGK kararları ortaya çıktığında sayın Davud oğlu “devlat adamlığının” gereğini mi yapacaktır. Yoksa toplum merkezli demokratik bir siyaseti mi esas alacaktır.
Babacan’ın siyasetle ilgili cesurca bir retoriği yoktur. Kürt sorununda en büyük cümlesi Kürt dili çerçevesindedir.
Kürtlerin Davutoğlu ve Babacan’a olan ilgilerinin temelinde nefes alma ihtimalinden başka bir gerçekçi politik gerçekliğe sahip değildir.
Davutoğlu ve Babacan’ın devlet ile kurdukları ilişki, kuracakları ilişki CHP’nin devlet ciddiyeti ile meclise gelen her “savaş tezkeresine EVET” demesinin ötesine geçemez.
Bu bağlamda Davutoğlu ve Babacanın retorikleri RTE’den daha aşağıdır. Devlet ile kurmak istedikleri ilişki tarihseldir, sahiplenicidir “devlet adamı ciddiyetindedir”.
Devlet adamlığı ciddiyetinin yüzü Kürde dönmez, Kürde bakmaz. Devlet adamlığı ciddiyeti her bahsinde her Kürdün yüreğinde tuz gibi korku geçer.
Türk sağ-İslami siyasetine mecbur kalan Kürtlerden ciddi bir kesim korku ve umutları içerisinde yeni bir RTE yaratma sürecine hızla girmektedirler. Ve bunu en iyi deneyimlemiş olanlar kendileridir.
Yeni, özgür ve özgün bir siyaset yaratma cesaretleri olmayanların aynıyı yeniden denemek dışında başka bir yolları yoktur.
Babacan ve Davutoğlu söylem olarak demokratik ve özgürlükçü siyaseti dillendirseler dahi devlet ile kurdukları ilişki itibarıyla statükocu ve devletçi bir siyasetin ancak devamı olabilirler.
Tarih kendi siyasetlerini kurma cesareti gösteremeyen Kürde kışın ayazında kapının arkasında yer ayıracaktır.
HABER AZAD