Eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu'nun genel başkanlığını yaptığı Gelecek Partisi, TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edilen infaz yasası teklifiyle ilgili yedi itirazını açıkladı. Teklifin; TBMM dışı partiler, sivil toplum kuruluşları ve kamuoyuyla paylaşılmadan hazırlandığını belirten Gelecek Partisi, geçici düzenleme yerine İnfaz Kanunu’nda köklü değişiklik önerdi.
Gelecek Partisi Adalet Politikaları İzleme Kurulu, Meclis Adalet Komisyonu'nda kabul edilen infaz teklifiyle ilgili yedi itirazını açıkladı.
"Yasa teklifinin toplumla paylaşılmamış olması ve toplumun içeriğini bilmediği ve yeterince tartışamadığı bir kanun yapma sürecini doğru bulmuyoruz" görüşünün altı çizildi ve yedi ayrı başlıkta itirazlar dile getirildi:
Yasa teklifinin toplumla paylaşılmamış olması ve toplumun içeriğini bilmediği ve yeterince tartışamadığı bir kanun yapma sürecini doğru bulmuyoruz. TBMM içinde ve dışındaki partiler, sivil toplum örgütleri ve baroların sürece dahil edilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Kanunun çıkarılma gerekçesi netlik kazanmış değildir. Bu kanun Koronavirüs sebebi ile mi çıkarılmaktadır yoksa bir ‘af' olarak mı? Yapılmak istenen iyileştirmelere katılmakla birlikte virüsün yayılmasına karşı tutuklu ve mahkûmların can güvenliğinin sağlanması birinci öncelikli sorun olarak ele alınması gerekirken, üzerinde yeterli çalışma yapılmamış, kamuoyu, siyasi partiler ve ilgili STK'ların görüşlerine başvurulmadan hazırlanmış bir infaz kanunu değişikliği yeni problemlere neden olabilir.
Yaşlı, engelli, çocuk, kadın ve hastaların eşitlik ilkesi çerçevesinde değerlendirilmesi ve adli-siyasi ayrımına gidilmemesi gerekmektedir. Yeni doğum yapan kadınların cezası 6 ay yerine 1 yıl 6 ay ertelenebilecek olması yeterli değildir.
0-6 yaş gurubu çocukların sağlıklı bir şekilde gelişmelerini temin edebilmek için iyi hal şartı aranmaksızın çocuk sahibi olan kadın hükümlü ve tutukluların cezaları da suçlar bakımından hiçbir ayrım gözetilmeksizin 6 yıla kadar ertelenebilmelidir.
Ceza ve tutuklu evlerinin kapasitesinin üzerinde dolu olduğu ve infaz kanununda affı çağrıştıran bir düzenleme yapıldığı bir durumda, yargılamaların zorunlu olmadıkça tutuksuz yapılması hem ceza usul yasası, hem adil yargılanma hakkı ve hem de cezaevlerindeki insani yaşam şartlarının iyileştirilmesi bakımından son derece önemlidir.
Son yıllarda maalesef terör tanımı hem siyaset hem de yargı makamları tarafından ceza hukukunun genel ilkelerine aykırı olacak şekilde genişletilmiştir.
Hukuk geriye doğru işletilmiş ve geçmişte suç sayılmayan fiiller yüzünden bireyler silahlı terör örgütü üyesi ya da sempatizanı sayılarak tutuklanmış veya mahkûm edilmişlerdir. İlkesel olarak, ‘Devlet, kişilere karşı işlenen suçları affedemez' yaklaşımı yerindedir. Lakin devlete karşı işlenen suçlarda kriter; ‘irtibat ve iltisak' değil ‘cebir ve şiddet' olmalıdır.
Cezaevlerinin şartları asgari insan onuruna yakışır standartlarda olmalıdır. Sağlık tedbirleri artırılmalı, karantina adı altında istiflemeye sebep olunmamalıdır. Eldiven, maske, dezenfektan vb. ihtiyaç maddeleri kolay ulaşılabilir ve ücretsiz olmalıdır. Hasta mahpusların sevk süreçleri hızlandırılmalı; kronik hastalar öncelikli olarak ve ivedilikle tahliye edilmelidir.
İnfaz Kanunu'nu teklif edildiği gibi bir kere daha kısmen değiştirmek; defalarca değişikliğe uğrayarak, insicamı ve bütünlüğü bozulmuş, tekli bir infaz rejimi olmaktan çıkmış infaz sistemimizi çok daha karmaşık hale getirecektir. Virüs salgını ve tutuklu ve hükümlülerin can güvenliği endişesi ve baskısı olmaksızın yeni bir ceza infaz sistemi ülkemiz için son derece önemli ve acil ihtiyaçtır.