Ankara Filistin Dayanışma Platformu tarafından organize edilen, Gazze'ye Özgürlük Konferansları kapsamında "Gazze'de Gazeteci Katliamı ve Basın Özgürlüğü Sorunu" ile ilgili bir konferans düzenlendi.
7 Ekim 2023 tarihinde Kassam Tugaylarının başlattığı Aksa Tufanı operasyonu sonrasında Gazze'ye vahşi bir şekilde bombardımana başlayan işgalci Siyonistler; karadan, havadan ve denizden yaptığı saldırılarla yıllarca abluka altında tuttuğu Gazze'de, 99 gündür katliamlar gerçekleştiriyor.
Konferans, Ankara Filistin Dayanışma Platformu Diploması ve Basın Komisyonu Üyesi İsmail Mansur Özdemir'in sunumuyla başladı.
Filistin Dayanışma Platformu Adına Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Ali Dalaz, açılış konuşmasını yaptı.
"Gazze, 99 gündür onurlu bir şekilde direnmektedir"
İşgalci siyonistlerin saldırıları ve katliamlarına karşı Ankara’daki sivil toplum kuruluşları ile 7 Ekim’den bu yana Filistin ve Gazze’ye destek, siyonist rejim ve Amerika’yı protesto eylemlerine 99 gündür devam ettiklerini belirten Dalaz, "İsrailin saldırıları son bulana kadar da eylemlerimiz devam edecek. 200’e yakın basın açıklaması, protesto ve eylemler, 24 Aralık’ta Ankara’daki STK’larımızla birlikte Anadolu Meydanında toplumun her kesiminden vicdan sahibi yüzbinlerle bir araya geldik. Ve en sonunda 'Gazze için Vicdan yürüyüşü ve Mitingini' gerçekleştirdik. Gazze’ye uygulanan soykırım savaşının üzerinden bugüne 99 gün geçti. Gazze, 99 gündür onurlu bir şekilde direnmektedir. Onlar canları pahasına topraklarını terk etmediler." dedi.
"Gazze’de yaşanan soykırım karşısında devletlerin takındığı tavır insanlık adına utanç vericidir"
Dalaz, konuşmasının devamında şunları aktardı: "Gazze Devlet Medya Ofisinin 11 Ocak tarihli açıklamalarına göre; Hastanelere ulaşan şehit sayısı: 23 bin 469'u buldu. 7 bin kayıp ile birlikte şehit sayısı: 30 bin 469'dur. 23 bin şehit içinden 10 bin 300 çocuk, 7 bin 100’ü ise kadın. Yani şehit edilenlerin yüzde yetmişi kadın ve çocuk. Gazze’de yaşanan soykırım karşısında genel olarak devletlerin takındığı tavır insanlık adına utanç vericidir. Başta Amerika olmak üzere, batılı devletlerin çoğu israilin saldırılarına ve katliamlarına destek verdi. Buna karşılık İspanya, İrlanda gibi bazı batılı devletler müstesna, batılı devletlerin bu tutumuna rağmen sivil kamuoyu insanlık adına umut verici tepkiler, kalabalık ve etkili protestolar ortaya koydu. Maalesef İslâm Ülkelerinin tavırları da bütün Müslümanlarda bir hayal kırıklığı oluşturdu. İslam İşbirliği Teşkilat toplantısı sonuç bildirgesi ise evlere şenlikti maalesef. Onlar Filistin için mücadele eden başta HAMAS olmak üzere diğer bütün grupları yok sayarak Filistin Halkının tek temsilcisinin FKÖ olduğu ilan ettiler. Bu durumu tüm onurlu insanlar gibi bizlerin de kabul etmesi elbette mümkün değildi."
"Uluslararası Adalet Divanı'nda Güney Afrika’nın yanında Türkiye’yi de görüp gururlanmak isterdik"
Filistin meselesiyle ilgili Türkiye'den beklentilerin daha da çok olduğunu belirten Dalaz, "Türkiye’nin israile karşı söylemleri yerinde ve önemli olmakla birlikte biz Türkiye’nin israil ile ticari ilişkileri kesmesini ve Türkiye limanlarından israile her türlü sevkiyatın durdurmasını, Türkiye ve israil vatandaşlığı gibi çifte vatandaş olan, Gazze’de Gazze halkına karşı savaşıp Türkiye’ye gelenleri tutuklamalarını ve cezalandırmalarını arzu ederdik. Bugün Uluslararası Adalet Divanında Güney Afrika’nın yanında Türkiye’yi de görüp gururlanmak isterdik. Sadece Türkiye değil, İslam dünyasını Güney Afrika’nın yanında görmeyi arzulardık. Koskoca İslam dünyası 'yalın ayaklı Yemen halkı kadar olamadı.' Yemen'in yiğit insanları Kızıldeniz'i emperyalistlere dar etti. İsraile giden gemilere el koyduğu için bugün ABD ve İngiltere tarafından vuruldu. Biz, katilin kim olduğunu biliyorduk. Kendileri de bunu aşikâr ettiler." ifadelerine yer verdi.
"Bu savaş, silahların savaşı olmaktan daha çok medyanın savaşı oldu"
Son olarak Dalaz, "7 Ekim’den bu yana Gazze’ye karşı devam eden bu soykırım Savaşı’nda 11 Ocak tarihi itibariyle görevleri başında şehit edilen basın mensubu sayısı 117'ye ulaşmış durumda. Buna rağmen basın mensupları Gazze’den Dünyaya hayatlarını riske atarak haber ulaştırmaya devam ettiler. Onlar, israilin en çok korktuğu şey olan Savaşın gerçeklerini Dünyaya duyurmak eylemine devam ettiler. Bu savaş, silahların savaşı olmaktan daha çok şimdiye kadar hiç olmadığı kadar medyanın savaşı da oldu. Hayatlarını ortaya koyarak israil ve ABD başta olmak üzere batılı güçleri karşısına alarak gerçekleri dünyaya duyuran bütün medya mensuplarına buradan selâm ediyorum. Ey insan safını belirle… Seni yok etmek isteyenlerin safında mı duracaksın, yoksa insanlığı sonuna kadar savunanların safında mı duracaksın? Bu karar senin ve kararın geleceğini belirleyecektir. Sana adı konulmamış bir savaş ilan edilmiştir. Nerede olursa olsun, bilerek taammüden ‘bir çocuk, bir kadın ve hamile kadınlar öldürülüyorsa bu senin soyunu yok etmenin ifadesidir’ bunu unutma… Ben sözü daha fazla uzatmadan, mikrofonu sahada bu onurlu mücadeleyi devam ettiren aramızdaki basın mensuplarına bırakıyorum." dedi.
Yapılan konuşmanın ardından "Gazze'de Gazeteci Katliamı ve Basın Özgürlüğü Sorunu" konulu konferans verildi.