Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı´nın öldürülmesine ilişkin gelişmeler, ulusal ve uluslararası basın mensuplarınca izlenmeye devam ediyor.
Kaşıkçı´nın evlilik işlemleri için gittiği ve bir daha çıkmadığı 2 Ekim´den bu yana Levent´teki başkonsolosluk binası önünde gelişmeleri takip eden basın mensuplarının bekleyişi 35´inci günde de sürüyor.
Yerli ve yabancı basın mensupları, etrafı polis bariyerleriyle çevrili başkonsolosluk binasının önünde gelişmeleri yakından takip ediyor.
Gazeteciler, saat başı canlı yayın yaparak olayla ilgili gelişmeleri aktarıyor.
Gelişmeleri TRT World adına takip eden Alaattin Kılıç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, olayın uluslararası büyük bir öneme sahip olduğunu belirterek, "Bu olay sadece bir kişinin ölümünden ibaret bir olay değildir. İnsanlar, olay ilk gündeme geldiği zaman sadece Cemal Kaşıkçı´nın kaçırıldığını biliyor ve zannediyorlardı ama daha sonra Suudi ve Türk yetkililerin açıklamalarından Kaşıkçı´nın öldürüldüğünü anladılar. Gelinen noktada ise Kaşıkçı´nın normal bir şekilde değil parçalanarak öldürülmüş olduğunu anladı." dedi.
Türk yetkililerinin Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin gerekli bilgileri gazetecilerle paylaştığını anımsatan Kılıç, şunları kaydetti:
"Şu an elimizdeki bilgiler sadece bizi değil, bütün dünyayı şoke eden bilgilerdir. Olayın sıcaklığını koruyup, korumadığını geçin, olay daha büyük bir yere taşınmış durumdadır. Yani bu olay normal bir ölüm değil. Bu, basına yapılan bir darbedir ve ayrıca insan haklarını ayaklar altına alan bir şekilde gerçekleştirilen bir ölümden bahsediyoruz. Olaya bu açıdan baktığımız zaman olay ilk günkü sıcaklığını koruyor diye düşünüyorum."
Gazeteci Kılıç, konsolosluk önünde çalışmanın zor olduğunu ifade ederek, "Zor olmasının yanında kurumumuzun bize sağladığı ve diğer gazeteci arkadaşlara sağlanan bazı kolaylıklar var. Burada arabalarımız var ve bazen onların içine giriyoruz. Elbette bu, vaktimizi sürekli sıcak bir ortamda geçiriyoruz anlamına gelmiyor. Soğuk hava şartlarına rağmen, yaklaşık 8 canlı yayın yapıyoruz. Merhum Kaşıkçı mesleğimizin erbabı olduğu için üzerimize yüklenen bir yük var ve o yükün sorumluluğuyla işimize devam ediyoruz." şeklinde konuştu.
Kaşıkçı cinayetinin, uluslararası alanda sadece bir gazetecinin öldürülmesinden ve basına yapılan bir hareketten ibaret olmadığını ifade eden Kılıç, "Bizler gazeteciler olarak bu olayın üzerine önemle gidiyoruz çünkü meslektaşımızdı, hiç kimsenin söyledikleri yüzünden böyle bir ölüm ve muameleye maruz kalmasını istemeyiz. Dünyaya burada olan bütün gelişmeleri aktarmaya çalışıyoruz." diye konuştu.
Al Jazeera muhabiri Muhammed Moawad ise bir ay önce Türkiye´ye geldiğini ve Kaçıkçı cinayetine ilişkin olayları Suudi Arabistan Konsolosluğu önünden takip ettiğini belirterek, "Cemal Kaşıkçı ile başlayan bu olayın her türlü senaryoya açık bir durum olduğunu düşünüyorum. Olayla ilgili gelişmeleri takip etmeye devam edeceğiz." dedi.
Moawad, şunları kaydetti:
"Ülkeme ne zaman döneceğim konusunda ise herhangi bir fikre sahip değilim çünkü şu anda olayı takip etmeye devam ediyoruz. Kaşıkçı´nın başına gelen bu kötü olay çok büyük ve önemli bir hikaye çünkü Kaşıkçı, Washington Post yazarı Suudi bir gazeteci olduğu için çok fazla okuyucusu vardı. Hem ABD´de hem de bütün dünyada takip ediliyordu. Kaşıkçı cinayeti, 21. yüzyılda meydana gelen büyük bir felakettir."
Washington Post gazetesi yazarı Cemal Kaşıkçı´dan, 2 Ekim Salı günü evlilik işlemleri için Suudi Arabistan´ın İstanbul Başkonsolosluğu´a girdikten sonra bir daha haber alınamamıştı.
Suudi Arabistan yönetiminden 20 Ekim´de yapılan açıklamada, Kaşıkçı´nın "konsolosluk binasında yaşanan arbede sonucunda öldüğü" belirtilmiş ancak cesedinin nerede olduğuyla ilgili bir bilgi verilmemişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nca yürütülen soruşturma kapsamında görevlendirilen bir başsavcıvekili ile bir savcı koordinesinde, konsolosluk binası ile Türkiye´den ayrılan Suudi Arabistan´ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed el Uteybi´nin konutunda inceleme yapılmıştı.
Soruşturma kapsamında aralarında şoför, teknik bakım, muhasebe ve santral görevlilerinin de bulunduğu 38 konsolosluk çalışanının ifadesine başvurulmuştu.
Kaşıkçı´nın öldürülmesiyle ilgili incelemelerde bulunmak üzere İstanbul´a gelen Suudi Arabistan Başsavcısı Suud Muceb, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan görüşmüştü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan yapılan açıklamada ise "Maktul Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim 2018 tarihinde, evlilik işlemleri için girdiği Suudi Arabistan Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu´nda, daha önceden yapılan planlama doğrultusunda, başkonsolosluk binasına girer girmez boğularak öldürülmüştür. Cesedi, boğularak yine önceden yapılan planlama doğrultusunda parçalanarak yok edilmiştir. Gelinen aşama itibariyle gerçeğin ortaya çıkartılmasına yönelik tüm iyi niyetli çabalarımıza rağmen görüşmelerden somut sonuç elde edilememiştir." denilmişti.