"Gazali Düşüncesi" isimli eserinin sonuç kısmında Arent Jan Wensinck şöyle demektedir:
"Gazali düşüncesi ile ilgili araştırmamızın sonunda, onun etkilendiği üç büyük düşünce sistemi karşısındaki konumunu açıklamaya çalışalım: İlk olarak Gazali Müslümandır. Allah tasavvurunda, O´nu kaza ve kaderi elinde tutan, irade sahibi ve yaratıcı bir ilah olarak düşünürken Müslümandır. Kişiliğini yansıtan takvası ve dini duyarlılığı gibi şahsi özellikleri noktasında da Müslümandır. İslam dünyasında "akla dayanma" eğilimine yönelik mücadelede -ki öncülük Eşari ye aittir bütün gücüyle savaşmıştır. Aynı şekilde neredeyse dini hayatı boğmak üzere olan taklit eğilimine karşı da savaş açmıştır. Yeni Eflatunculuk ve Hıristiyanlıkla ilişkisine gelince, -ister kelamcı ister mütefekkir isterse bir mutasavvıf olarak kabul edilsin- bu iki düşüncenin ondaki etkisi, onlarsız Gazali düşünülemeyecek boyuta ulaşmıştır. Böylece şunu diyebiliriz, Gazali bir mütekellim olarak müslüman; ilim adamı ve düşünür olarak Yeni Eflatuncu; bir ahlakçı ve mutasavvıf olarak da Hristiyan´dır."[1]
Hollandalı bir oryantalist olan Arent Jan Wensinck; İslam´ın diğer dinlerden alıntılar yaptığı iddiası üzerinde ısrarla duran oryantalist geleneğe bağlı biridir. Oryantalizmin ana dayanaklarından biri olan İslam´ın diğer dinlerden beslendiği görüşünü ispat konusunda Gazali´ye yönelik olan bu iddia eserleri üzerinden ele alınmamış sadece düzcümle olarak ifade edilmiştir. Gazali´nin eserlerine bakıldığında Hz. İsa´nın bir insan olduğunu, Allah tarafından gönderilen bir elçi olduğunu hem akli deliller ile hem de Yuhanna incili üzerinden ispatlamaktadır. Hululü savunan Hıristiyanlara karşı da birçok delil getirmektedir. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler Abdullah Şarkavi´nin yayına hazırladığı Gazali´nin Hıristiyanlık üzerine değerlendirmeler[2] adlı esere başvurabilirler. Gazali´nin ?Ey oğul? ismi ile nam bulmuş eserinde Hz. İsa´ya atfedilen sözlere benzer sözlere epeyce yer vermesi ve İncil´e vakıf biri olması onun Hıristiyanlıktan etkilenmiş olduğuna delil olamaz. Nihayetinde ilim ve düşünce adamlarının çoğu farklı gerekçeler ile İncil´e vakıf olabilirler.
Wensinck´in iddiası ahlakçı ve tasavvufçu olma yönü ile Hristiyan olması üzerinedir ki bu yaklaşım ancak bir oryantalistin sahip olabileceği bir garabet. İslam düşünce tarihine bir dönem damgasını vurmuş olan Gazali gibi bir şahsiyet üzerinden bir kısım dezenformasyonlar oluşturmaya çalışan oryantalist anlayışın bu amaçlarını engellemek için net karşı koyuşlar ortaya koymalıyız.
Diğer iddia ise Gazali´nin ilim ve düşünce adamı olarak yeni Eflatuncu olduğu iddiasıdır. Gazali, varlık felsefesi görüşünü beyan ederken yeni Eflatuncu izler taşıyan görüşler sarf eder. Fakat felsefenin diğer ana konuları ile ilgili görüşleri yeni Eflatunculuktan uzak görüşlerdir.
Gazali, kendi döneminde tasavvuf, batıni anlayış, yunan felsefesi öncelikli olmak üzere felsefi görüşler ve kelamcıların görüşlerini analiz etmiş ve eleştirmiş bir düşünce adamıdır. Bu yönü ile Gazali´yi yeni Eflatuncu olarak dar bir alana hapsetmek Gazali´ye yapılabilecek en büyük haksızlıklardan biridir. Gazali hem felsefe hem de kelam konusunda islam düşüncesinde yeni bir çığır açmış, kendisinden sonra gelen hemen bütün ekol ve sembol kişileri düşünce olarak etkilemiş biridir. Aristo mantığını yine Aristo mantığı ile eleştirmek gibi ilginç bir yönteme sahiptir Gazali.
Gazali sadece İslam dünyasını etkilememiş aynı zamanda Avrupa felsefe ekollerini de etkilemiştir. Descartes, Kant ve Pascal Gazali´den en fazla etkilenmiş sembol kişiler olarak söylenebilir.
İhya üzerinden yapılan bu eleştiri kanaatimce ön yargı ve olumsuz şartlanmışlıktan kaynaklanan bir eleştiridir. İhya eseri kişinin durduğu yere göre farklı anlamlar yüklenebilecek bir eser. El-Cabiri, Gazali karşıtlığından dolayı böyle yaklaşırken bir kısım düşünürlerde İhya´nın kendi döneminde dini konulardaki yozlaşmanın ve sapmanın önünü almak için kaleme alınmış bir eser olduğunu savunmaktadırlar. Ele aldığı konuların çeşitliliğine ve o dönemde sapkın ve yozlaşmış dini görüşler göz önüne alındığında ikinci yaklaşımın daha evla olduğu görülecektir.
Mevdudi İslam´da İhya Hareketleri[4] eserinde Gazali´nin İslam düşüncesindeki yeri ile ilgili şunları söylemektedir. Gazali, felsefe eleştirisi yapabilmek için Yunan felsefesini bütün detayları ile öğrenmiştir. Felsefenin İslam düşüncesi üzerindeki etkilerinin azalmasına vesile olmuştur. İman esaslarını halkın anlayacağı ve delilli bir yöntem ile kendi döneminde çok yönlü ele almıştır. Yeni bir eğitim modeli ortaya koymaya çalışmıştır. Kendi döneminde yönetim ile ilgili eleştiriler yapmış olması gereken yönetim şekli ile ilgili görüşler beyan etmiştir. Bu tespitler ile birlikte Mevdudi net bir Gazali eleştirisi de yapar aynı eserde. Mevdudi´nin Gazali eleştirileri şu yöndedir. Hadis konusunda yetersiz olması ve eserlerinde bir kısım zayıf ve uydurma hadislere yer vermesi. Tasavvufa yatkın olması ve bir kısım sorunlu tasavvufi görüşlere sahip olması. Kelam ve felsefe ile çok fazla meşgul olması şeklinde ifade edebiliriz.
Netice itibari ile Gazali, ahlakçı ve tasavvufçu yönü ile asla Hıristiyan anlayışına paralel düşünememiş ve hareket etmemiştir. Varlık felsefi konusunda yeni Eflatuncu görüşleri olsa bile her yönü ile yeni Eflatuncu olarak tanımlanamaz. Bütün düşünür ve ilim adamları gibi bir kısım sıkıntılı veya yanlış görüşleri olma ihtimali olan bir kişi olarak donanımı ve eserleri ile kendi dönemine ve sonrasına damgasını vurmuş bir düşünür ve ilim adamıdır.
Ferhat Özbadem
[1]Metnin çevirisi Yrd. Doç. Dr. Mesut Okumuş tarafından yapılmıştır.
[2] Beyan yayınları
[3]M. Abid el-Cabiri/Arap Ahlaki Aklı
[4] Pınar yayınları