Milat gazetesi yazarı Akif Çarkçı yazdı;
Roger Garaudy 20.yy’ın en büyük düşünürlerinden birisiydi. İki ayrı üniversiteden felsefe doktorası olan, Arapça, İngilizce, Almanca, Rusça bilen değerli bir entelektüeldi. 100 yıla yakın yaşadı, 1913’te doğdu, 2012’de, Fransa’da 99 yaşında vefat etti. İnsanlık tarihinin özeti olarak tavsif edilen 20.yy’a şahitlik etti. Pek çok önemli entelektüel ve siyasetçi ile bizzat görüştü, fikirlerini paylaştı. İki üniversite, kendi adına bir vakıf kurdu. 60 kadarı kitap hacminde olmak üzere 80 civarında eser kaleme aldı. Ailesi ateistti. Ama kendisi “hayatın bir anlamı olmalı bu anlam da dinle irtibatlı olsa gerek” diyerek Hristiyanlığı seçti.
20’li yaşlarda yoksullar ve ezilenler tarafında durduğunu düşündüğü Komünizmle tanıştı, 40 yıla yakın Fransa’da Komünist Parti yöneticiliği yaptı. Ancak Sovyetlerin Prag’ı işgalini eleştiren tavrından dolayı partiden ihraç edildi. Komünistken de Allah ve ahiret inancı konusunda partililere brifingler veriyor, sosyalizmin maneviyatla birlikte yürümesi gerektiğini aksi halde insanlığın sorunlarına çare üretemeyeceğini düşünüyordu. 3 yıla yakın Cezayir’de tutuklu ve sürgün hayatı yaşadı. Fransa Hükümeti İkinci Dünya Savaşındaki yararlılığı ve kahramanlık madalyasına rağmen kendisini böyle bir cezaya layık gördü. Zaten o Fransa’nın Cezayir’i işgalini de onaylamamıştı.
Neredeyse bütün dünyayı dolaştı, dinler ve ideolojiler sahasında derin araştırmalar yaptı. Marksizm hakkında çok sayıda eser kaleme aldı. Bu gezilerinin ve okumalarının neticesinde en son geldiği durak İslam oldu, insanlığın kurtuluşuna vesile olacak yegane hayat nizamının ve inancın İslam olduğuna karar kıldı. Müslüman olur olmaz umreye gitti. Ardından İsrail barbarlığını ve Siyonizm’i eleştiren kitaplar kaleme aldı. Fransız medyası tarafından adeta tecrit edildi. Makaleleri, mülakatları hiçbir batılı yayın organında yayınlanmaz oldu. Kitaplarını hiçbir yayınevi yayınlamadı ve hiçbir kitabevi vitrinine koymadı. Siyonist baskı Garaudy’i bu şekilde cezalandırdı.
Garaudy dini anlamda Yahudiliğe değil, ırkçı, şovenist, sömürgeci, seküler Siyonizm’e karşıydı. Bu tavrından dolayı antisemitist ilan edildi ve entelektüel çevrelerden de dışlandı. Oysa ki Garaudy sıradan birisi değildi. Fransız parlamentosunda vekillik, başkan yardımcılığı gibi görevlerde bulunmuş, Stalin’le, Fidel Castro ile bizzat görüşmüş, çağın çok önemli entellektüelleri ile oturup kalkmış birisiydi. Siyonizmle ilgili eserleri yüzünden öyle bir ceza aldı ki bütün kamuoyu kendisini bir anda yok saydı. “İsrail, Mitler ve Terör”, “Siyonizm Dosyası”, “İsrail Sorunu” adlarıyla Türkçe’de de yayınlanmış kitapları yüzünden Siyonistler kendisini hedefe koydular. Özellikle İsrail, Mitler ve terör isimli eserinde Siyonizm’in maskesini düşürdü, Siyonizm’in felsefi arka planı ve uygulamaları hakkında çok önemli bilgileri kamuoyuyla paylaştı.
Şimdilerde Garaudy’nin doğduğu ve yaşadığı Fransa’yı finans kapitalin Yahudi ağababalarından büyükçe bir ailenin kuklası konumundaki Macron yönetiyor. Siyonist siyasete Fransa’da uşaklık eden Macron Rotschildlerin baş kuklası ve eski bankacısı. Şimdilerde Fransa’da İslamofobia yı körüklemekle meşgul. Oysa Fransa kendi içinde fena kaynıyor, Fransa halkı Paris sokaklarını cehenneme çevirmiş vaziyette.
ABD’ye dönüp baktığımızda “Siyonist olduğumu gizlemiyorum, açıkça ilan ediyorum” diyen Biden başkanlık seçimini kazandı ve yakında iş başı yapacak. Fransa’dan sonra ABD’de de Siyonist olduğunu ya da Siyonistlere uşaklık yaptığını gizlemekten imtina etmeyen politikacılar at oynatıyorlar. Garaudy hayatta olsaydı acaba bu liderler hakkında neler düşünür, neler yazardı? Mesela kitaplarından birisinin adı “Çöküşün Öncüsü ABD” olan Garaudy, Amerikan Efsanesi’nin çöküşünü nasıl yorumlardı? Pazar tek tanrıcılığı kavramı ile kapitalizmi yerden yere vuran Garaudy acaba Siyonist siyasetin bugün dünyada geldiği noktayı nasıl yorumlardı? İsrail, Filistinli Müslümanları öldürmeye, yurtlarından etmeye devam ediyor. Suudi yöneticiler, Siyonist liderlerle ele ele vermişler, açıkça İslam dünyasına sırtlarını döndüler. Suriye’de sözde Baas rejimi kendi halkına kurşun sıkmaktan geri durmuyor. Mısır’da kukla yönetim bölgedeki şer odaklarıyla ve Siyonist politikayla gayet uyumlu çalışıyor, Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Garaudy yaşasaydı elbette bunların hiç birisine bigane kalmaz, birkaç esaslı kelam ederdi. Zira Garaudy pek çok eserinde iki yüzlü Batı’nın da maskesini çok defa düşürmüş, içinde doğduğu medeniyeti yargılamaktan imtina etmemişti!