Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

G-20 Zirvesi biterken ortaya nasıl bir tablo çıktı?

Ayşe Sonuşen, G-20 Zirvesi üzerine Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanı ve aynı zamanda AYBÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salih Yılmaz ile bir röportaj gerçekleştirdi.

G-20 Zirvesi biterken ortaya nasıl bir tablo çıktı?

Dünyanın en büyük 20 ekonomisinin liderlerinin katılımıyla her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen G-20 Liderler Zirvesi başladı.Bu yıl Japonya´nın Osaka kentinin ev sahipliği yaptığı zirvenin ana gündem maddeleri Trump-Şi Müterakesi, Küresel Ekonomi, İklim Değişikliği, İran ve Petrol meselesiyle Okyanus Kirliliği olarak belirlenmiş olsa da Türkiye için S-400´ler büyük önem taşıyor.

G-20 Zirvesi´nin ilk gününde Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanı (ABD) Donald Trump ile bir araya geldi.Görüşmelerin odağında S-400 savunma sistemleri ve F-35 savaş uçaklarının alım süreci yer aldı.

Görüşmenin başında kısa bir açıklama yapan Erdoğan, sözlerinde iki ülke arasında ciddi bir ivme yakalandığını belirtti.

Peki, G-20 Zirvesi´nin ilk günü geride bırakılırken ortaya nasıl bir tablo çıktı, Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanı ve aynı zamanda AYBÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salih Yılmaz ile konuştuk.

G-20 Zirvesi´nde yapılan temaslara bakarak, Türkiye´nin Rusya hükümetiyle yapmış olduğu antlaşmanınbeklendiği üzere temmuz ayında faaliyete geçeceğini düşünüyor musunuz?

G-20´de Trump ile gerçekleştirilen görüşmede, ABD´nin S-400´ü almaması konusunda Türkiye´yi ikna etmeye çalıştığı ama Türkiye´nin S-400´lerden vazgeçmediği görüldü. Bir şey daha açıklığa kavuştu ki ABD ile S-400 konusunda görüşmeler henüz bitmiş değil ve süreç devam ediyor. G-20 öncesinde ABD, Türkiye´yi vazgeçirmek için gerek senatonun ve Trump´ın söylemleriyle gerek askeri yolla baskıda bulunmuştu, hatırlayacaksınız. Ancak Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet yetkilileri vasıtasıyla S-400´lerden vazgeçmeyeceklerini dile getirdi. Trump, Türkiye´nin S-400´ler konusunda taviz vermeyeceğini anladı ve Türkiye ile sürdürülen diplomatik ilişkilerin olumsuz etkilenmemesi gerektiğine dair G-20 Zirvesi´nde sinyaller verdi.

Trump, Türkiye ve ABD arasında diplomatik kriz yaşanmasından yana değil aksine çözüm odaklı vir tavırda olduğunu gösterdi. Bugüne kadarki süreçte ABD, tehditlerini yapmış olsa da başarılı olmadığını gördü. ?S-400´leri alın ama NATO´yu tehlikeye düşürmeyecek şekilde ve bir defaya mahsus bir taviz olarak? demiş oldu, bugün. Bundan sonraki süreçte Türkiye´nin Rusya ile silah sanayi anlamında işbirliği yapmaması şartıyla tabii.

S-400 anlaşması öncesine bakacak olursak ABD´nin Türkiye´ye bir takım teklifleri oldu. Pahalı olması ve teknolojik bulunmaması gerekçesiyle Türkiye tarafından kabul görmedi o dönem. Ama 9 Temmuz´da ilk sevkiyatın gerçekleşmesi planlanan S-400´ler konusunda Türkiye´nin tavrının net olduğu artık görülen bir gerçek. Dediğim gibi, ilerleyen süreçte ABD, S- 400´ü bir istisna olarak kabul edip Rusya ile yeni bir ileri teknoloji silah anlaşması yapılmaması şartıyla bu antlaşmayı kabul edecek gibi bir tablo var şu an. Ancak Türkiye hükümeti bu şartı kabul edecek mi, onu bilmiyoruz. ABD´nin, Türkiye´ye nasıl bir imkân sunacağıyla ilgili bir durum bu ve Türkiye´nin bu konudaki kararını zaman gösterecektir. Türkiye yalnızca ABD´ye bağımlı olmak istemiyor ve ABD, Rusya´da alternatif bir silah pazarının olduğunun farkında buna rağmen ABD, uygun fiyatlarla ve teknoloji transferleriyle Türkiye´nin ihtiyaçlarını karşılayacak mı, şüpheli. ABD, zaman zaman Türkiye´ye karşı tehdit ve baskı yöntemi uygulamış olsa da bu krizin kendisine de ağır bir bedel ödeteceğini biliyor. Türkiye, doğu kanadının en ucundaki ülkedir. Soğuk Savaş döneminde Türkiye´yi konum itibariyle iyi kullandığını biliyoruz. Ukrayna, Kırım, Suriye Türkiye ile sınır komşusu. Bu anlamda NATO ve ABD´nin Rusya ve İran ile mücadele etmek için Suriye´de uzun vadede Türkiye´ye ihtiyacı var. Türkiye ile ilişkiler krize dönüşürse Karadeniz, Suriye ve Doğu Akdeniz´de ABD hâkimiyeti de olumsuz etkilenecektir. Trump da pek tabii bunun farkında.

2. Gerçekleşmesi halinde bugünkü görüşmeden yola çıkarak ABD´nin uygulayacağı yaptırımlarla ilgili neler bekliyorsunuz?

ABD´nin Türkiye´den daha ağır problemleri var. İran´la yaşadıkları kriz ciddi boyutlardadır. Türkiye´yi hedef alırsa İran operasyonu tehlikeye girebilir. Hatta aksine Türkiye´ye direkt ya da doğrudan ekonomik yaptırım uygulamak istemiyor. S-400 antlaşmasında imzası olan şirketler üzerinden bir yaptırım uygulayabilir. Ancak bugün G- 20´deki havaya bakılırsa Trump´ın böyle tehditkâr bir tavrı olduğu söylenemez. Türkiye´nin son dönemde çok iyi işler yaptığını belirtti. Ayrıca rahip Brunson krizinde Türkiye´nin Brunson´ı serbest bırakarak dostluğunu gösterdiğinin altını çizdi. ABD´nin Türkiye ile ilişkilerinin olumlu devam etmesinden yanayız diye de ekledi? Yine de S- 400´lerin ilk teslimatından sonra oluşan tabloya bakmak lazım. Çünkü sadece Trump´ın Türkiye´ye olumlu bakışı bu işin çözümü için yeterli olmayabilir. Sonuçta pentagon ve Senato´yu da ikna etmesi gerekiyor.

3. İran´ın Basra Körfezi üzerinde ABD hava sahasında insansız hava aracını düşürdüğünü biliyoruz. Bir sonraki hamlede ABD hükümetinden neler bekleyebiliriz?

Türkiye ile olası bir kriz halinde ABD´nin İran´a karşı başta petrol olmak üzere uyguladığı ambargolara Türkiye uymayabilir. Trump bunu göze alır mı, bu soru önemli. Pentagon, Senato´daki bazı güçler ne istiyor bunu bilmek lazım ama Trump açısından bakacak olursak olumlu bir hava var. Trump´ın Temmuz´daki Türkiye ziyareti sonrası asıl sonucu görebiliriz. ABD, Türkiye ile krize girerek İran´ı daha da güçlendirmeyi istemeyecektir.

4. Önümüzdeki süreçte Türk Silahlı Kuvvetleri ile Rus Ordusu ve İran Devrim Muhafızları arasında stratejik ve askeri yakınlık açısından daha ileri adımlar atılacağını öngörüyor musunuz?

Türkiye ? NATO arasında ittifak ilişkisi güçlü kalırsa ve ABD, S-400 antlaşmasında Türkiye´ye muafiyet sağlarsa Türkiye´nin doğrudan İran´a karşı bir politika izlemese de ABD ile ilişkilerini zora sokacak bir durumdan uzak duracağı söylenebilir. Yani Türkiye, İran konusunda mutabakata varılan uluslararası antlaşmalara ve BM gibi örgütlerin alacağı kararlara itiraz etmeyecektir.

Kaldı ki Türkiye, ABD´nin İran´a uyguladığı petrol ambargosuna şimdilik uyuyor. ABD şunu anlamalı; Türkiye ABD için bir tehdit olmaktan ziyade Nato´nun en büyük müttefiki ve bu ilişkilerin korunması, sürdürülebilmesi ABD açısından avantajdır. Rusya´yla dost olan bir Türkiye işlerine gelir. Suriye´de Astana ile başlayan bir süreç var. Türkiye-Rusya ilişkiler,i ABD için tehdit değil tam tersi bir ilişki kurmak fırsatıdır.

NATO genel sekreteri Jens Stoltenber yaptığı açıklamada ; ?Biz Türkiye´yi kaybetmek istemiyoruz.? dedi. Bu aslında ABD´ye verilen bir mesajdır. Türkiye, S-400 almışsa bunun en büyük sorumlusu ABD´dir. İhtiyacı olan bir dönemde Türkiye´ye gerekli silahları vermedi ama öte yandan F-35 ile birlikte kullanımında risk içerebileceğini de düşünüyorlar. Ancak dediğim gibi bu güvenlikleri ve bütünlükleri açısından tehdit unsuru olmadıkça Türkiye´nin bir defaya mahsus olarak Rusya ile anlaşma yapabileceği yönünde NATO tarafından da Türkiye destekleyici bir tavır var.

5. S-400 konusuna NATO ile olan ilişiklerimiz bağlamında bakacak olursak; Türkiye´nin Suriye politikası üzerinden ilerleyen süreçte, bölgenin ne gibi gelişmelere gebe olduğunu ve TSK´nın ne gibi adımlar atacağını öngörüyorsunuz?

S-400 konusunda ABD ile antlaşma sağlanırsa Türkiye, ABD ile güvenli bölge konusunda anlaşacak ve yola ABD ile devam edecektir. Ancak anlaşma sağlanamadığı takdirde kriz ortamı doğarsa Türkiye, Menbiç başta olmak üzere Suriye´nin kuzeyinde Rusya ile operasyonlar düzenlemeye başlar. Suriye´nin kuzeyinde Rusya ile bir operasyon olur, güvenli bölge Rusya ile kurulur. ABD açısından Türkiye, sadece S-400 üzerinden harcanabilecek bir ülke değildir. ABD eğer gerçekten Türkiye ile kriz yaşarsa S-400 yalnızca bir bahane olur. Bunun asıl sebebi Türkiye´yi yeni dönemde düşman safında görmek istediği veya çıkarlarının güçlü bir Türkiye ile çatışmasından kaynaklıdır. Türkiye-ABD ilişkilerini etkileyen en büyük sebep İsrail-Türkiye ilişkilerinin krizde olmasıyla ilgilidir. İsrail´in ABD´de Türkiye aleyhine propaganda yaptığını düşündüğümüzde ABD´de asker ve siyasilerin bundan etkilendiğini de görüyoruz. Ancak hem ABD hem de İsrail, Türkiye konusunda yanlış bir politika ile kendi geleceklerini de tehlikeye atıyorlar. İki ülke Körfez ülkelerine güvenerek bir politika yürütüyorlar. Ancak şunu bilmeliler ki Körfez ülkeleri kısa sürede domino taşı gibi yıkılabilir ve taraf değiştirebilirler.

Kaynak: Dünya Bülteni



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER