Fransa 1830 yılında Cezayir´i işgal etmişti.1962 yılında Cezayir bağımsızlığını kazanana kadar, Fransa, Cezayir´i Fransızlaştırmak için kültürel bir asimilasyona tabi tuttu. Amaç bir Fransız Cezayir´i yaratmaktı. 19.yy´ın sonlarında bir milyona yakın Fransız Cezayir´e yerleştirildi. Göç eden Fransızlara önemli imkanlar sağlandı Göç bu şekilde teşvik edildi. Tabiî ki Fransızların bölgeye göç etmesi, Cezayirlilerin işsizlik noktasındaki sıkıntılarını daha da artırdı. Bu durum ise Cezayir´den Fransa´ya tersine bir göç hareketi başlattı. Fransızlar aslında böylece istediklerini elde etmeye başlamıştı.
I.Dünya savaşından sonra Cezayir´de Fransız egemenliğine karşı milli bir mücadele yaşandı. Bu mücadelenin önderliğini ise Şeyh Abdullah Ben Badis yaptı. Şeyh Abdullah´ın şu ifadeleri Cezayir mücadelesinin sloganı oluyordu : İslam benim dinim,Arapça benim dilim ve Cezayir benim vatanım.? Şeyh Abdullah´a karşı Fransa´nın tepkisi sert oldu. Tutuklandı. Camilerde vaaz vermesi yasaklandı. Böylece bu mücadele bastırılmaya çalışıldı. Bu tedbirlerin ardından II.Dünya savaşının da başlaması mücadeleyi yavaşlattı. Çünkü Fransa Cezayirlilerin savaşta kendi yanlarında olması karşılığında savaş sonunda özgürlüklerine sahip olacakları vaadinde bulunmuştu.
Fransız ordusu karadan ve havadan saldırdı: Setif katliamı
Savaşın sona ermesinin ardından Cezayirliler hem savaşın galibiyetini kutlamak için hem de özgürlükleri için ellerindeki bayraklarla Setif ketinde büyük bir gösteri yaptı. Ancak Fransa´nın bu gösteriye verdiği tepki insanlık tarihinin trajik günlerinden birini Cezayirlilere yaşattı. Fransız ordusu havadan ve karadan bölgeye saldırı düzenledi. Birkaç gün süren bastırma harekatında 45 bin kişi hayatını kaybetti. Bu katliam Cezayir´de yeni bir süreci başlattı. Cezayir Kurtuluş Örgütü adıyla ortaya çıkan bir grup hem siyasi hem de askeri olarak mücadele etmeye başladı. 31 Ekimde 1954´te Fransa´ya karşı büyük bir ayaklanma başlatıldı.
Kaynak:dunyabulteni.net