Fitne günlerinde söylentiler çoğalır, dedikoduyu yayma ve abartma arzusu artar. Bu sinsi tehlike içinde kulaklar her söyleneni kabul etmek için hazırdır. Fitne günlerinde pek çok kelime kılıçtan daha şiddetlidir. Bunun için, hakikatten kopuşu artıracak ve fitne ateşini artıracak her kelimeden dilimizi tutmak/korumak üzerimize vaciptir.
Allah'ın insan vücudunda yarattığı en tehlikeli şey dildir. Bunun için Allah(c.c) müminleri uyararak şöyle buyuruyor: “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” (İsra, 53)
Şerefli sahabe Muaz b. Cebel, Peygamber'e (s.a.s) cennete sokacak ve cehennemden uzaklaştıracak amelden sordu. Peygamber (s.a.s) başı, gövdesi ve zirvesiyle ona haber verdi. Sonra şöyle buyurdu: “Bunların tümünü temelleriyle size haber vereyim mi?” Evet, Ey Allah'ın Rasulü dedi. Peygamber Efendimiz(s.a.s), kendi dilini tuttu, sonra şöyle buyurdu: “Bunu tutman gerekir.” O, biz konuştuklarımızdan sorumlu mu tutulacağız? dedi. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurdu: “Ey Muaz annen seni kaybetsin, insanlar yüzleri üzere veya burun delikleri üzerine ateşe atılmaları ancak dillerinin ürünleriyledir.” (Tirmizi)
Dilin afetlerden temizlenmesi, sözden önce dili korumak, konuşmadan önce sözü ölçmekle mümkündür, Peygamber Efendimizin(s.a.s) buyurduğu gibi; cennete girmek, önemli işlerle temin edilir. “Kim bana iki çenesinin arasının ve iki bacağının arasının garantisini verirse, ona cennet için kefil olurum.” (Tirmizi) (Bkz. Bilali, Edebü'l Bela, sh. 51)
Kaynak: Yeni Söz Gazetesi