27. 09. 2018 Perşembe
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan´ın önceki gün Birleşmiş Milletler Genel Kurulu´na hitaben yaptığı konuşmanın en dikkat çekici yönlerinden biri, Türkiye´nin askeri operasyonlarını Kuzey Suriye´nin Fırat´ın doğusunda kalan bölgesine kaydıracağını bütün dünyaya ilan etmiş olmasıdır.
Erdoğan, konuşmasında önce Türkiye´nin Suriye´nin kuzeyinde 4 bin kilometrekarelik bir alanı DEAŞ ve PKK-PYD-YPG teröristlerinden temizleyerek Suriye halkı için güvenli ve huzurlu bir yer haline getirdiğini belirtiyor, ardından ekliyor:
?Hedefimiz, Münbiç´ten başlayarak Irak sınırına kadar olan Suriye topraklarının tamamını teröristlerden temizlemektir?.
Bu arada, Erdoğan, ?stratejik ortaklar?ın, yani isim vermeden ABD´nin burada terör örgütlerine sağladığı desteği de eleştiriyor.
Belli ki, Erdoğan´ın kafasındaki hedef, TSK´nın Özgür Suriye Ordusu ile işbirliği yaparak Afrin ve Fırat Kalkanı gibi harekât alanlarında tesis ettiği ?güvenli bölgeler´in önümüzdeki dönemde Fırat´ın doğusuna da yayılmasıdır.
*
Bu fikir aslında bir süredir Erdoğan´ın resmi söyleminde zaman zaman kendisini göstermekteydi. Erdoğan, Afrin´deki ?Zeytin Dalı´ harekâtının geçen mart ayında tamamlanmasından sonra 12 Nisan tarihinde Ankara´da yaptığı bir konuşmada?İnşallah İdlib, Tel Rıfat, Münbiç, Ayn El Arap, Tel Abyad, Rasulayn, Kamışlı taraflarını da güvenli hale getirecek ve tüm Suriyelilerin evlerine, yuvalarına kavuşmalarını sağlayacağız? şeklinde iddialı bir hedef açıklamıştı.
Cumhurbaşkanı´nın ifadesinde geçen Ayn El Arap, Tel Abyad, Rasulayn ve Kamışlı, Fırat´ın doğusunda kalan ve Kürt nüfusun baskın olduğu, PYD-YPG kontrolündeki yerleşimlerdir.
Erdoğan´ın New York beyanları, bu hedefinden geri adım atma niyetinde olmadığına işaret ediyor. Son açıklamasının önemi, bu hedefini dünyanın en büyük uluslararası forumu olan BM Genel Kurulu´nda kayda geçirerek, Türkiye açısından daha da bağlayıcı bir hale getirmiş olmasıdır.
*
Çizilen perspektif yeteri kadar açık: Fırat´ın Suriye topraklarına girdiği Karkamış´tan Irak sınırına bitişik Cizre´ye kadar kuş uçuşu 380 kilometre uzanan sınır hattının güneyindeki alanın tümünün, PKK´nın Suriye´deki uzantısı PYD/YPG unsurlarından arındırılması...
Türkiye´nin Fırat Kalkanı, Afrin ve İdlib´de uyguladığı ?bölgesel askeri aktivizm´ konseptinin, yeni dönemde Fırat´ın doğusuna uzanacağı anlaşılıyor.
Ankara´nın stratejik ilgisinin yöneldiği bu geniş coğrafyada, PYD/YPG´nin 2012 sonrasında kuruluşunu ilan ettiği iki özerk kanton yönetimi bulunmaktadır. Bunlar Kobani ve Cizre kantonlarıdır. Her ikisi de Türkiye sınırına bitişiktir. Kantonların yönetiminde Arap, Yezidi gibi grupların temsilcileri olmakla birlikte, ipleri elinde tutan PKK çizgisindeki PYD/YPG oluşumudur. PYD hareketin siyasi kanadını temsil ederken, YPG sahadaki askeri gücünü oluşturuyor.
Erdoğan´ın BM kürsüsünden duyurduğu hedefin sahadaki uygulaması, her iki kanton yönetiminin sona ermesi, buradaki PYD/YPG unsurlarının tümüyle bölgeden çıkarılması anlamına geliyor.
*
İşi daha karmaşık hale getiren faktör, PYD/YPG´nin Fırat´ın doğusundaki varlığının önemli ölçüde ABD´nin himayesi altında olmasıdır. ABD, Suriye´nin güneyindeki bölgede DEAŞ´la savaşırken YPG´yi askeri müttefiki olarak kullanıyor. ABD´nin aynı zamanda Kuzey Suriye´de askeri üsleri bulunuyor.
Dolayısıyla, Türkiye Fırat´ın doğusunda PYD/YPG hedeflerine doğru yöneldiğinde, karşısında aynı zamanda ABD´yi de bulacaktır. Erdoğan´ın açıkladığı stratejik hedef -ikili bir anlaşmaya varılamadığı takdirde- Türkiye ile NATO müttefiki ABD´yi Fırat´ın doğusunda karşı karşıya getirme potansiyelini taşıyor.
Erdoğan´ın BM´deki bu çıkışının aslında önce İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani,ardından Rusya´nın Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov´un ABD´nin Fırat´ın doğusundaki varlığını ve buradaki faaliyetlerini eleştiren mesajlarının ertesinde gelmesi meselenin bir başka kayda değer yönüdür. Bu yönüyle, ABD´ye karşı üçlü bir meydan okuma söz konusudur.
Fırat´ın doğusu, önümüzdeki dönemde Ortadoğu´nun yeni sıcak bölgesi olmaya doğru yol alıyor.