İsrail askerleri tarafından gözaltına alınıp serbest bırakılan ve psikolojik destek sağlanması amacıyla Türkiye´ye getirilen down sendromlu Filistinli Muhammed et-Tavil, "Türk halkına, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan´a çok teşekkür ederim. Filistin inşallah özgür olur, barış içinde olur." dedi.
Batı Şeria´nın El-Halil kentinde 10 Aralık´ta İsrail askerlerince gözaltına alındığında çekilen fotoğrafıyla direnişin sembolü haline gelen Muhammed, annesi Vecihe ve babası Halil İbrahim et-Tavil, Filistin´den Türkiye´ye uzanan süreçte yaşadıklarını anlattı.
Çevirmen Şükrü Çetin´in desteğiyle AA muhabirinin sorularını yanıtlayan down sendromlu Muhammed, "İsrail askerleri beni dört saat boyunca hapsettiler. Darbettiler, kelepçelediler ve bağladılar. Darp ettikten sonra da bir depoya hapsettiler. Ben korkmadım." dedi.
Askerlerin, ayaklarına ve sırtına vurduğunu, ayrıca hakaret ettiğini aktaran Muhammed, gözaltına alınmasıyla tüm dünyanın kendisini tanıyabileceğini hiç aklına getirmediğini vurguladı. Muhammed, İsrail askerlerince gündüz vakti gözaltına alınıp, gece serbest bırakıldığını belirterek, Türkiye´de olmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi.
"Türk halkına, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan´a çok teşekkür ederim. Filistin inşallah özgür olur, barış içinde olur." diyen Muhammed, Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın dün kendisini kabul etmesinden dolayı çok heyecanlandığını dile getirdi.
Filistinli Muhammed, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesini, "Elhamdülillah çok mutluyum. Çok iyiyim. Cumhurbaşkanına çok teşekkür ederim, ona Türk vatandaşı olmak istediğimi söyledim, Sayın Cumhurbaşkanımın cevabı olumluydu, yapıcıydı." sözleriyle anlattı.
Muhammed´in annesi Vecihe et-Tavil, "Biz diğer bağımsız ülkelerin yaşadığı gibi yaşayamıyoruz. Kendi topraklarımıza giremiyoruz. Düşünün, bu nasıl bir yaşamsa biz işte onu yaşıyoruz. Hürriyetimiz sınırlı, işgal altında yaşıyoruz." dedi.
On çocuğu bulunduğunu, dört kızı ve iki oğlunun evli olduğunu aktaran anne et-Tavil, "Muhammed ve diğer oğlumla buradayız. Bir çocuğumuz ise vefat etti." dedi. Diğer çocuklarının ise Filistin´in El Halil kentinde olduğunu aktaran anne et-Tavil, down sendromlu oğlu İsrail askerlerince gözaltına alındığında hissettiklerini, "Muhammed´in İsrail askerleri tarafından gözaltına alındığını internetteki fotoğraflarından öğrendik. İlk başta çok korktuk, endişelendik. Serbest bıraktıklarında rahatladık. Yaşadığımız yerde maalesef bu tip olaylar sürekli oluyor." sözleriyle dile getirdi.
Baba Halil İbrahim et-Tavil ise İsrail askerlerinin Filistinlileri devamlı gözaltına alıp serbest bıraktığını belirterek, "Özellikle ABD tarafından Kudüs´ün İsrail´in başkenti ilan edilmesiyle gösteriler başladı. Orada ciddi baskı başladı. Devamlı gözaltı ve serbest bırakılma, günlük hayatımızın bir parçası haline geldi." şeklinde konuştu.
Türk yetkililerin kendileri ulaşması sonrasında Ürdün üzerinden Türkiye´ye getirildiklerini dile getiren baba et-Tavil, şunları anlattı:
"Filistin halkı olarak barışa, güvenliğe çok ihtiyacımız var. Her insan, her Müslüman gibi güven bizim için çok önemli. Filistin yeter ki güvenli olsun, orası bizim vatanımız. Filistin´den başka bir yere göç etmek istemiyoruz, vatanımızdan ayrılmak istemiyoruz.
Türkiye´de bulunmamızın esas sebebi tedavi olabilmek. Eşim kolon kanseri. Bende de kanser başlangıcı var. Türkiye olarak bizleri çok güzel karşıladınız, yürekten karşıladınız. Bunun için çok teşekkürler ama vatanımız her şeyin üzerinde."
Baba et-Tavil, kendilerini kabul eden tüm yetkililer ve Cumhurbaşkanı Erdoğan´a sonsuz teşekkürlerini ileterek, "Cumhurbaşkanımız bizi çok güzel karşıladı. Misafirperverliğinden dolayı da kendisine teşekkür ederiz. Aslında giderken çekiniyorduk ama bizimle sanki yakınlarımızdan, akrabalarımızdan birisiymiş gibi konuştu. Bizlerle birlikte dertlendi." ifadelerini kullandı.
Et-Tavil, "Kudüs, Filistin´in başkentidir. Sonsuza kadar da Filistin´in başkenti olarak kalacaktır. ABD´nin bu kararı baştan reddedilen bir karardır, kabul edilebilecek bir şey değildir. Dünya da buna katıldı. Kudüs bizimdir." diye konuştu.
Et-Tavil ailesinin Türkiye´ye getirilmesine öncülük eden Uluslararası Down Sendromu Federasyonu Genel Sekreteri Aydan Gömügen Tuncay da, önce Muhammed´in haberini yapan gazeteciye, ardından da aileye ulaştıklarını aktardı.
Aileyi Türkiye´ye getirebilmek için önce Tel-Aviv´den uçak bileti aldıklarını ama İsrail´in aileye çıkış yasağı koyması sebebiyle oradan çıkamadıklarını söyleyen Tuncay, "Bu nedenle Ürdün üzerinden getirmeyi istedik. Aileyi gecenin bir yarısı Ürdün´e kaçırdık. Oradan da sabah 05.00 uçağıyla Ankara aktarmalı olarak geldiler." ifadelerini kullandı.
Tuncay, et-Tavil ailesinin Türkiye´de yapılacak tedavilerine ilişkin şu bilgileri verdi:
"Muhammed´de çok ciddi bir sağlık sıkıntısı çıkmadı ama olayların ortasında kalmak, onda büyük bir depresyon yaratmış. Babada ve annede kolon kanseri tespit edildi. Anne Filistin´de 12 tane ameliyat geçirmiş, kadınlık organları alınmış. İki kere de kemoterapiye girmiş. Tabii orada kendilerini çok güvenli hissetmeyerek, kemoterapiyi bırakmışlar. Sayın Cumhurbaşkanımıza da bunları anlattık, kendileri talimat verdiler. İstanbul´daki Göztepe Araştırma Hastanesinde kendilerine yardım edilecek."
Muhammed´in ağabeyinde ise çok ciddi bir kolesterol sorunu bulunduğunu anlatan Tuncay, ailenin tedavi süreçleri tamamlanana kadar İstanbul´da bir otelde kalacağını ve bu süreçlerde federasyon olarak kendilerinin yanında bulunacaklarını dile getirdi.
Tuncay, İsrail askerlerince yapılanın, insanlığa sığmadığına işaret ederek, "Bu çocuklar, tamamen savunmasız, sadece sevgi var yüreklerinde. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi down sendromlu çocuktan bile korkan, korkak bir zihniyet bu. Çocuğun hiçbir şey yapmadığını gördükleri halde onu darbedip kelepçelediler." şeklinde konuştu.
İstanbul´daki Ataşehir Yunus Emre Özel Eğitim İş Uygulama Okulu Müdürü Ahmet Özgül ise Muhammed´e Türkiye´de bulunduğu süre zarfında hem psikolojik destek, hem dil eğitimi hem de kabiliyetlerine yönelik mesleki eğitim verileceğini söyledi.