Birkaç gündür erken seçim kararıyla başlayan hareketlilik baş döndürücü. CHP´nin 15 milletvekili transferi, eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül´ün devreye sokulması, 0.7´lik SP´nin siyasi aktöre dönüşmesi, HDP´nin Gül´e destek açıklamaları birbirini izliyor ama ortaya ne çıkacağı meçhul.
Hâlâ tek aday mı yoksa ortak aday mı belli değil. Muhalefet cephesinde kaos ve kargaşa sürüyor. Her hamle aslında kendi içinde karşıtını da yaratıyor. Çünkü süreç, doğal değil ve kirli bir siyaset mühendisliği ürünü. Aday CHP´li ve İP´li olsa, Kürtler ve dindarlar oy vermeyecek, Gül aday olsa ulu- salcılar ve sol vermeyecek. Tam bir kısır döngü... Durumu en çarpıcı biçimde adı adaylar arasında geçen CHP´li Muharrem İnce, Nagehan Alçı´ya özetledi:
"Gül 7 yıl cumhurbaşkanlığı yaptı, bu süre içinde hangi yasayı veto etti? Tek yaptığı onların dümen suyuna gitmekti. Böyle şey olur mu? Ben ikisinin arasında kalsam Erdoğan´a oy veririm!"
Bu gerçeği siyaset dışı hamleleri örgütleyenler de biliyor ve bu yüzden gizikapaklı bir süreç izleniyor. Şimdilik zaman kazanmaya ve algı oluşturmaya çalışıyorlar. Peki neden açık ve şeffaf bir ittifak siyaseti izlenmiyor? Ya da neden her parti kendi adayıyla siyaset yarışına girmiyor? Çünkü bunun için toplumu etkileyecek, umut verecek bir siyaset ortaya koymuş değiller. Düşünün CHP gibi 95 yıllık bir parti, kendi mensubu olan, farklı kesimlere güven verip oy alabilecek bir siyasetçi çıkartamıyor.
Ve çaresizce eski AK Partili Abdullah Gül´e sarılıyor. Koca CHP, Türkiye´nin kader seçiminde iki AK Partilinin yarışını izleyecek. İP´in durumu daha da vahim. Milliyetçi-Muhafazakârlardan oy almak için yola çıkan bu parti CHP´nin 15 milletvekili transferiyle siyasi aktör olabiliyor. Gerçek anlamda "mağdur" olmayı bile beceremiyor. Çünkü dertleri siyaset üretmek, toplumun beklentilerine cevap vermek değil, siyaseten yenemedikleri Cumhurbaşkanı Erdoğan´ı katakulli ile devre dışı bırakmak.
Bu tam anlamıyla bir FETÖ yöntemi... FETÖ´cülerin, 2010´dan bu yana siyaseti ele geçirmek için nasıl kirli yöntemler kullandığını biliyoruz. CHP ve MHP´yi dizayn etme, 15 Temmuz öncesi MHP´yi ele geçirme operasyonları ortada. Ayrıca CHP´ye sızdırılan danışmanların etkisini şimdi de görüyoruz. Bunlarla istediğine ulaşamayınca 15 Temmuz darbe girişimine kalkışan bu kirli yapı, şimdi sabahtan akşama bir tek şey söylüyor: AK Partili biri aday olmalı... O isim de açık açık seslendiriliyor:
Abdullah Gül...
Düne kadar Akşener güzellemeleri yapan FETÖ´cülerin rota değiştirmesi tesadüf değil. Herhalde, Türkiye´nin seçime gitmesini "endişe"yle karşılayan ve oyunları bozulan küresel güç odakları kulaklarına fısıldadı. Bundan sonra seçimi etkilemek için, içeriden siyaset mühendisleri dışarıdan da güç odakları akıl almaz bir çalışma yürütecek. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçim kararını açıklarken bu hazırlığın ipucunu vermişti:
"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi üzerinde fitne üreten, dedikodu imal eden, kriz ve kaosa ´gel gel´ yapan yerli ve yabancı mihrakların, son dönemlerde faaliyetlerine hız verdikleri bellidir, belgelidir."
O belgeler ortaya saçıldığında sadece yaz değil, seçim de çok sert ve sıcak geçecek.