Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

FETÖ ile İltisaklı Olan Atamalar, Erdoğan´a Olan Güveni Sarsıyor!!

Nurettin Veren - 26.09.2018

FETÖ ile İltisaklı Olan Atamalar, Erdoğan´a Olan Güveni Sarsıyor!!

24 Haziran başkanlık seçiminden sonra, gönlümüz arzu ediyordu ki; Erdoğan Başkan seçildikten sonra, halkın içerisinde olup bitenlerle doğrudan ilgilenip, etrafında kendisini kuşatmış yöneticilerin çemberini kırıp, halktan gelecek fikirleri ve düşünceleri rahatlıkla dinleyebilecek, bir merkez ofis kurulacağını söylemişti. 

Bu merkez ofisler de parti dışından tecrübeli danışmanlar ve işin ehli olan insanlarla istişare ederek, ülkenin sıkıntılarına uygun çözümler bulabilecek ofisler, kurulmuş mudur? 

Daha önce, Doğu ve Güneydoğu´daki terör hadiselerinin çözümü için uzman olmayan kişilerden seçilen akil adamlar, Başkanımıza doğru raporlar iletemediğinden faydalı olamamıştı. Bilakis, tepkilere sebep olmuş, adeta bir şova dönüşmüştü ve pek çok lüzumsuz adam devlet kasasından yararlanıp, olayları daha karışık hale getirmişti. 

Tıpkı Meclis ve Darbe Araştırma Komisyonunun, darbe ve FETÖ çalışmalarından bir netice çıkmadığı gibi. FETÖ ile mücadele değişik kamu kurum ve kuruluşlarında, darbeden iki yıl geçtiği halde, aktif olarak askeriye, mülkiye, emniyet ve yargı sistemi içerisinde, her gün yapılan operasyonlarla muvazzaf yüksek rütbeli subaylar, yargı ve emniyet mensuplarının yüzlercesi ele geçirilmektedir.

Darbeden önceki ve sonraki zamanlar içerisinde bu mevki ve makamlar da oldukları süre içerisinde, FETÖ´nün talimatlarıyla devlete yapmış olduğu ihanetlerin, yeni kriterler belirlenerek görev süresi ve yetki alanları içerisinde olan işler, yeni bir FETÖMETRE hazırlanarak, incelenmesini gerektirir. 

Ben 2003-2005 ve 2006 yıllarında yazdığım 3 kitabımda ve 2007´de de Genelkurmay merkezinde 8 saatlik görüntülü ifade kasetimde, canlı yayın programlarımda bu yapının Türkiye´yi bölüp parçalayacak bir terör örgütü olduğunu açık ve net bir şekilde yazmıştım. Örgüt üyelerinin isimleri ve resimleriyle beraber canlı yayınlarım da ve kitaplarımda açıklamıştım. İşte hakiki FETÖMETRE ve FOTOMETRE kriterlerini, MİT ve bütün kurumlarına, bu bilgileri o tarihte vermiştim. İki büyük valiz belge AnkaraTEM elemanlarına ve 3 gün aralıksız arka arkaya İzmir TEM şubeye, 1 yıl özellikle MİT´ten gönderilen ismi bende kayıtlı, 2 görevli isme verdiğim bilgiler ile örgütün 200 bine ulaşabilecek mensuplarını bulmak mümkün idi. 

Bütün bunlar hakiki bir FETÖMETRE ve FOTOMETRE değil midir?

Şimdi Nurettin Veren olarak, buradan bütün yetkililere soruyorum? Benim 2007 yılında Genelkurmay´a verdiğim, 8 saatlik ifademin önce kayboldu denilip, 2017´de ise, Ankara adli emanette olduğu ortaya çıkan ifadem, neden ve niçin gündeme getirilmiyor?

Bilgi zamanında uygulamaya geçer ve değerlendirilirse bir kıymet kazanır. Geç kalınmış adalet, adalet değildir.

Bu kadar alametleri, delilleri ortaya çıkan yapılanmanın, bütün elemanları o tarihlerde Türkiye´de olan bu örgütün, hiçbir tahkikatı ve araştırılması yapılmadan, cemaat ve hizmet hareketi denilerek, bir canavar haline gelmesine yol verenlerin vebali yok mudur?

250 şehit, 3000 civarında gazimizin ve ülkemizin geçirdiği büyük sarsıntının sorumlusu olan siyasilerin, hâlâ daha tekrar darbe olmaz gibi davranmaları, kesinlikle milletimizin ve benim affedemeyeceğim çok büyük bir günahtır. 

Bazen yöneticilerin etrafında oluşan bir grup menfaatçi danışmanlar, halkın yöneticilere ulaşmalarına engel olur. Güya onu meşgul etmemek için ve ona zarar gelmemesi veyahut da onların Başkana ulaşıp kafalarını karıştırmamak için gelenleri engellerler. Yönetici bu çemberi kıramadığı için bütün iyi niyetine rağmen hata eder. Aslında bunu çözmenin yolu, zaman zaman en yakınlarını kendilerinden uzaklaştırmaktır. 

Hz. Ömer de bu gibi olayların farkında olan bir yöneticidir. Namaz esnasında sırtından hançerlendiği zaman, bu duygu ve düşüncesini ve geç kalmış olduğunun pişmanlığını şöyle fısıldar: Eğer yaşasaydım, bir yıl içerisinde insanların içine girecektim, insanların ihtiyaçlarını kendilerinden dinleyecektim, biliyorum insanların bazı ihtiyaçları var ama bana ulaşamıyorlar, yanımdaki yardımcılarım da bana iletmiyorlar ve idareciler de bana engelliyorlar. Keşke Şam´a gitseydim ve orada 2 ay kalsaydım. Keşke Mısır´a gitseydim ve orada iki ay kalsaydın. Keşke Bahreyn´e gitseydim ve orada iki ay kalsaydım Keşke Kufeye gitseydim ve orada iki ay kalsaydın. (Siretü Ömer Taci.) Sayfa 80

Osmanlı ve Selçuklu dönemindeki padişahların da, zaman zaman tebdili kıyafet yaparak, çarşı pazar dolaşıp, halkın nabzını tutup, gerçek değerlendirmeleri yapmaya ihtiyaç duyduklarını biliyoruz. En doğru bilgiler aracısız tabandan alınacak kasıtsız doğru değerlendirmelerdir. 

 



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER