Fecrin Doğuşu, Selam ve Esenlik…
O gece Ruh ve melekler rablerinin izniyle inerler… Tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir… Bin aydan hayırlı olan bu gece, geceler… Öyle geceler ki rablerinden bir değil bin armağan binlerce kazanç… Allah bir iken dergâhı bin olan…
İbrahim ararken Rabbini, makbul dilekçelerle ondan kurtuluş mağfiret diledi ve şöyle duada bulundu: Vechimi (yüzümü, yönümü) yalnız ve yalnızca yerin ve göğün yaratıcısına çevirdim Hanif ve Müslüman olarak ve de ben müşriklerden değilimdir… Yunus bin Metta Ninova (Musul / Irak) halkından yüz çevirirken kendisine üç karanlık duçar oldu… Gece karanlık, deniz karanlık ve balığın (hutun batnı) karnı zifiri karanlık… Deruni bir seda dikey bir helezonla deldi bu üç karanlık perdeyi Süphaneke… Süphansın, münezzehsin… Senden başka hiçbir ilah ama hiçbir ilah yok ve ben ise zülüm edenlerden oldum… Bu nasıl bir nida bu nasıl bir teslimiyettir ki bu üç zülumatı ışık hızıyla delebiliyordu mümkünatı mucizelere kalan aklı ve idraki zorlayan… Tarih böyle nadir teslimiyet misallerine şahittir…
Ve Asiye (Firavun’un eşi) rabbine şu tarzda münacatta bulunurdu: Ey rabbim, bana katında bir ev bina et ve beni Firavun ve Firavun’un amelinden necat eyle, halas eyle…Asiye’nin (r.anha) sığınmak istediği Allah’ın katında bir merhamet eviydi. Asiye’nin sığındığı ne Firavunların içinde tanrılık ilan ettikleri saraylar ne de içinde ölümsüzlüğü aradıkları Gize evleriydi (Gize Piramitleri)…Gönlü ne istibdattan ne de müstebitten ne de müstebitlerin dünyanın yedi harikası sayılan tahakküm sembolü eserlerindeydi… Türlü belalara musibetlere müptela oldular, imtihan oldular kuraklık, kan, kurbağa, tufan, çekirge, haşere, tasallutundaydı Firavun’un Halkı… Musa bir mucizeydi Firavun’un sarayında Asiye’nin kucağında, Allah’ın himayesinde… Musa ismiyle müsemma olan Musa suya salınan… Firavunlar fena oldular, fenaya karıştılar fakat maalesef hala tekerrür eden Firavunların istibdadıydı. Mısırlıların tabiriyle medeniyet beşiği ebedi (Nil’ulhalid) Nil’in eteğinde… Ve Teslimiyetlerini rablerine şöyle sunacaklardı zamanın Müslüman gençleri… Elbenna (Hasan)’nın “El Mesurat” adlı dua kitabında bu şebabın (gençlerin) nidalarını şu şekilde duyarız: Esbehna ev emseyna ala fıtreti’l İslam: Ey Rabbimiz biz İslam fıtratı üzerine ihlâs kelimesi, nebimiz Muhammed (s.a.v)’in dini üzerine ve de babamız İbrahim’in milleti üzerine geceledik sabahladık ki o hanifti müşriklerden de değildi… Dirençleri bu ahit üzereydi tevekkülleri de… Bu ahit ve tevekkül nesillere çağlara tevarüs eti durdu… Mücahit ve muvahhit oldular tarihe şahit oldular tarihe şehit düştüler… Mısır’ın sultanları değil Mısır’ın kükreyen aslanları oldular…
Çeşitli belalara, musibetlere müptela olan bizler böyle bir teslimiyet üzere geceleyip sabahlamalıyız ki musallat olunduğumuz türlü, türlü musibetlere karşı Yunus bin meta gibi zülumatın üç kasvetli perdesini balığın batınında (karnında) depreşen diliyle, dilimizle delip necat bulalım. Nuh’un (a.s) g