25. 07. 2018 Çarşamba
KUR´AN VE İLİM 972. haftalık seminerimizden seçkilerle devam ediyoruz?
?Topluluk bir kabın içine konmuş gaza benzer. Balonu şişirmeye başladığınız zaman balon basınçla genişlemeye başlar. Basınç yeteri kadar büyümüşse birden patlar.
Topluluklarda da durum böyledir. Belli bir yere kadar düzen devam eder ve öyle bir yere gelir ki patlama olur ve o düzen birden çöker.
Firavunun düzeni de zaten bugünkü sömürü sermayesi yani karşılıksız dolar gibi yalana ve boş şeye dayanıyordu, Hz. Musa´nın asası veya yılanı onu patlattı.
Bir gün gelecek sermayenin karşılığı olmayan doları patlayacak, kimse artık doları para olarak kabul etmeyecektir. Bugünkü para oyuncuları yeni parayı kabullenmek zorunda kalacak. Sermaye yine pes etmeyecek devam edecek ve yeni para çıkaracaktır. Nitekim sermaye bunun hazırlığını yapmaktadır...
***
?Bugünkü Firavun yani sermaye ne yapıyor?
Basın-yayın organlarını kullanarak halkı yanıltıyor ve karşılıksız para ile tüm dünyayı dolandırıyor. Dünkü sahirler sihirlerini yaparken Firavunun baskısı ile yapıyorlardı. Bugünkü sahirler olan ilim adamları da sermaye korkusu ile Tanrı ve ahiret yok diyorlar.
Semt kooperatifleri gelecekte kurulup ?Semt Bonoları? sermayenin dolarını yutunca, o günün ilim adamları ve yazarları özgürleşecektir. Artık yazar okuyucusundan korkacak, patronundan değil. Herkese basın ve yayın hakkından yararlanması için vergiden pay ayrılacaktır. Vatandaşlara, ?sen istediğin yazarı seç, biz ücretini verelim´ denilecek. Her yazar okuyucusu oranında bu fona ayrılanı paylaşacak. Artık sermaye Firavununun yazarları âlimleri ve din adamlarını korkutamayacak. Bugünkü sermayenin tüm kurumları ile yaptığı zorlama ve zulümleri o gün yani Hz. Musa zamanında Firavun tarafından yapılmıştır.
***
?İnsanlar çalışırlar, üretirler ve tüketerek yaşarlar. O şekilde yaratılmışlardır ki çalışmaları sonucu elde ettikleri ürünleri tükettikten sonra artan kısım olur; işte o artan kısım baki olur. Onunla çoğalırlar. Kendilerine benzer yeni nesilleri yetiştirirler. Bir de servet edinirler. Böylece saatte ürettikleri miktarla daha fazla gün yaşama imkânını bulurlar.
Tüketim araçlarına mal denmektedir.
Her işletmede girdiler vardır, çıktılar vardır. Girdileri gün/saat olarak değerlendirirsek, çıktıları da gün/saat olarak değerlendirirsek, bakiye artan gün/saattir. Böylece daha kârlı anlamına gelmiş olur. Sermaye ve artan sermaye, emek ve artan emek. Matematikte kendisi ve türevi veya kendisi ve entegrali. Tüm denge bunlar üzerinde kurulur.
***
?Bir gün gelecek, sermayeye bu gerçekleri anlatan çıkacaktır. Bu faizli düzenin, karşılıksız doların sürdürülebilir olmadığını anlatacaktır.
Tam istihdamın sağlanmadığı yerde faizli sistem çalışır. Girişimcilere faizli kredi verirsiniz. Onlar işsiz insanlara iş verirler ve çalıştırırlar. Üretim olur. Hem çalışanlar hem girişimci kazanır, hem de faiz ödenerek sermaye sahibi de kazanmış olur. Girişimciler arasında yarış olur, kimi iflas eder devreden çıkar, kimi ise servetini artırarak tekele doğru kayar ama ekonomik çark çalışır, sadece acımasız yarış olduğu için de gelişme olur. Bugünkü sahirler olan ekonomistler işte bu dönemin sahirleridir, ne var ki ömürleri dolmuştur.
Eğer tam istihdam sağlanmışsa, artık yeni girişimci ortaya çıkamaz, çünkü işçi bulamaz yahut daha fazla ücret vererek bulmaya çalışır. Bu da başka işletmeleri iflas ettirdiği gibi kendisi de pahalıya mâl ettiği için kazanamaz ve o da iflas eder. Sermaye bunu krizlerle ve savaşlarla aşmaya çalıştı, ancak şimdiye kadar üçüncü cihan savaşını çıkaramadı. Dolayısıyla o metot da bugün yürümez duruma gelmiştir, sermayenin faizli sömürü düzeni sistem olarak ömrünü tamamlamıştır, artık sona ermektedir... (Devamı var)
Kaynak.milligazete.com